Sıla Geyik, Mükemmel Aşkım
Evet, bununla geleceğe bakmak çok kolay. O yazıyor sizler okuyorsunuz. Hım, başladı yazmaya hamarat kalemim! İnsanları ve yaşamı sadece kendi içimizde olan potansiyelimizle tanırız. Birine […]
Evet, bununla geleceğe bakmak çok kolay. O yazıyor sizler okuyorsunuz. Hım, başladı yazmaya hamarat kalemim! İnsanları ve yaşamı sadece kendi içimizde olan potansiyelimizle tanırız. Birine […]
Yayıncılığımızın dışa bağımlı olduğu malum. Ana hammaddesi kâğıt. Kâğıt da ithal ediliyor. TL’nin her değer yitirişinde kâğıt fiyatları otomatik olarak artıyor. Kâğıt fiyatının artması da […]
Biz insanlar olarak kimiz, neyiz? Sen,ben? Güzel biri, zengin bir adam, kötü bir eş, kumarbaz baba, hırsız, sevgili, sevgisizcahil ve sonsuza kadar devam edebilecek etiketler. […]
Yüz elli yıl önce, bir gün, Fas kıyılarından binlerce antilop hep birlikte denize atladı. İtişip kakışarak boğuldular. Tüm Afrika’dan geliyorlardı, ormanlardan, dağlardan, savanlardan; kararlaştırılan gün, […]
Tanıtım bülteninden: Koç Üniversitesi Yayınları’nın (KÜY) yeni serisi “Asya Çalışmaları”nın ilk kitabı olan “Haklarını Yitirenler” yayımlandı.Joel Andreas’ın imzasını taşıyan çalışma, Çin ekonomisinin ve siyasetinin son […]
Roger Caillois, “Şiir Sanatı” adlı kitabında bir öykü anlatıyor: New York’un Brooklyn Köprüsü’nde dilenen bir kör varmış. Köprüden gelip geçenlerden biri adamcağıza günlük kazancının ne […]
Sana yirmi beş yaş dayanılmaz haşarılığını kanıtlayan yazılarından kopya ettiğim bir kaçını gönderiyorum. Kızma! Biliyorum yanlıştı sana gelmem. Kalan yanlışlıklar değil midir zaten. Karşılaştığımız ilk […]
Yaşarken güzeldi. Şimdi de güzel. Bu ülkeye büyük ve onurlu bir miras bıraktı. Aşkını da. Allah rahmet etsin. Çok üzgünüz. İZDİHAM
Günlük mü tutuyorsun? Rolf gülümsedi. Böyle bir şey istediğini niye söylemedin? Sana gerçek bir günlük defteri alayım, kilidi olan, böylece küçük sırlarını benden saklayabilirsin. Hiç […]
Modern Türk edebiyatının tarihi sadece Tanzimat’tan bugüne kadar olan dönemin değilmodernleşme öncesi edebiyat tarihinin, kavramlarının, dönemlerin de yeniden inşa edilmesini gerektirdi. Dolayısıyla bugünün tanımlanması “geçmişi” de […]
15 Şubat Sorun şu: Yıllar önce bir gün, tabii oldukça üzgün bir halde,Laurenziberg yamaçlarında oturuyordum. Yaşamdan dilediklerimi gözdengeçiriyordum. En önemli ya da bana en çekici […]
Önce tiz bir çığlık, daha sonra da küt bir ses duydu. Kahvesini yudumladı, başını kitaptan ayırmadı bile. Apartmanda yine birisi intihar etmişti. U dönüşü 1 […]
Bir canlı olarak hayatımızı idame etmemiz için nelere ihtiyaç duyarız? – Yemek,– Su,– Uyku,– Nefes alma… Çok mu sıradan oldu bu? O zaman şöyle soralım […]
Sezai’nin ölümünden ben sorumlu değilim. Ben sorumlu olsam bile ben sorumlu değilim. Sorunlu varsa, yani illa olması gerekiyorsa öyle şanssız biri ya da ortada bir […]
Seninle görüşüyorum, bu görüşmenin hemen ardından yine seninle görüşmenin isteğini duyuyorum içimde Nadiren gerçekleşen ve git gide azalan mesajlaşmaların arasında seninle görüşmenin ateşi yanıyor içimde […]
1966’da ‘Hareket’ olarak yola çıkan, 1977’den beri ‘Dergâh’ adıyla yoluna devam eden yayın dünyamızın köklü yayınevinin hikayesi ‘Mekanlar ve İnsanlar’ adıyla belgesel oldu. Belgeselde konuşan, […]
Sacit Kalamar, sayın Kalamar veya Saco; Üsküdar’da yaşayan ve boşanmadıysa halen evli olan bir öykü karakteri. Öykünün adı bu yazının başlığı ile aynı veya bu […]
Geçen kış, bir miras işini yoluna koymak amacıyla Ignace K. adlı bir toprak sahibini ziyarete gitmek zorunda kaldım. Birkaç gün izin aldıktan, işlerimi de yardımcıma […]
Yağmurun üçüncü günü evin içinde öyle çok yengeç öldürmüşlerdi ki, sonunda Pelayo onları denize atmak için seller altındaki avludan bata çıka geçmek zorunda kaldı, çünkü […]
Hatırı sayılır bir kalabalıkta muhabbet almış başını giderken söz yeniden ikiye bölünüyor. Demin de araya giren Spinoza, şimdi Heidegger’e dönüşerek söze başlıyor. Konudan uzak şekilde, […]
Ayın çağrısı gelmeden önce başladı herşey… Lalaith sonbaharda geldi. Minik ayaklarının altında ezilen lâl rengi yaprakların çığlıklarını duyabiliyordum. Onu fazla beklememiştim ama beni şaşırtmıştı tüm […]
Sokrates Batı’da temel bir kişiliktir, hatta öylesine ki Sokrates’ten önce ve Sokrates’ten sonra diye niteleme yapılır. Oysa ki buna karşın, onu dolaylı olarak tanırız. Onun […]
Uyanmışsın, huzur içindesin. Zihnin tertemiz ve tüm pesimist düşüncelerden, kaygılardan uzaksın. Sonra ansızın bir şey oluyor. “DAN!” diye, aniden. Sanki uçuyor ve uçtuğunu fark ettiğin […]
19. yüzyılın başlarında Yunan isyanının patlak verip sona yaklaştığı bir dönemde Fransız yazar Victor Hugo, bu isyanı desteklemek için ”Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” olarak anılagelmiş […]
Hava sıcak. Camlardan giren rüzgar yüzüme, enseme yalaz olup vuruyor. İvrindi çatırına indikçe Şapçı’nın serinliği arkada kalıyor. Eski traktör lastikleri doldurmuşum kamyonete; yük havaleli. Kamyonet […]
Kısa ömrüne “Yabancı” ve “Sisifos Söylencesi” gibi eserleri sığdırmış olan Albert Camus, “vicdani sorunları ciddi gözlem ve ağırbaşlılıkla aydınlattığı, önemli edebi eserleri için” 1957 yılında […]
DİLSİZ USTALAR, SUSKUN ÖĞRENCİLER Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından […]
Oturuyorlardı. Karşılıklı. İkisi. Yalnızdılar. Dışarıda (ve içeride) hava kararmıştı. Gece değildi, hayır. (Yaz da değildi.) Soğuk, sislenmiş puslanmış bir kasım günüydü. Bugün günlerden neydi? Bilmiyordu. […]
Şiiri seviyorum. Şairlerin dilinden anladığımı düşünüyorum. Türkçe şiir zirvelerine eski şiirimizde ulaşmış, bunca yıllık şiir okurluğumun bende oluşturduğu kanaat bu. Ama yeni şiirile de bir […]
Sabahın köründe kapımın alacaklı gibi çalınmasının benim evimde olacak bir hadise olmadığına, korkuyla karışık şaşırarak uyandım. Ya da birkaç dakika uyandığımı sandım veya rüya gördüğümü. […]
Perde arkasından Esma’nın çıkacağı kapıyı gözlüyorum. Her gün 07.30’da evden çıkıyor, okula gidiyor. Liselim benim. Bu sene lise son sınıfta. Yaz tatiline girer girmez açılacağım. […]
Sonunun nereye çıktığını çok iyi bildiğim bir yolda yürüyorum Sevim. Çok belli ne olacağı. Ezelden belli. Ödüm kopuyor bu sefer kaldıramam diye. Ama biliyorum bu […]
Her gün kalbimin sızladığı bir memlekette yaşamaktan yorgunum. Birhan Keskin Çoğu sayfaları eksik ve kahve lekeli kitapların satıldığı limon küfü rengindeki küçük sahaf dükkânın dar […]
“Sonuç olarak; yeryüzünde mutluluk mümkünken, mutlak mutluluk mümkün değildir. Hayatın içinde acı ve hüzün mutluluk kadar gerçektir” (Prof. Dr. Medaim Yanık) Sahi ne oldu da, […]
Bir gün bende öleceğim Tanrım! Dışarıda beni bekleyen koca bir hayat var ve ben şafak sayar gibi emekli olacağım günü hayal ediyorum. Belki Tolstoy […]
Bu yazıyı bitirip, türü ne oldu acaba diye düşündüğümde, türü ”yazı işte” diye cevap verdim kendime. Tarihi bilgilere sık başvurma gereği duymuş olsa da bu […]
Sezai geldi bugün. Bıktım bu adamın çat kapı gelmelerinden. Hayır yani iyi hoş adam ama insan bir haber verir. İçmiş yine. Üstü başı leş gibi […]
Uzun süre sonra toprakla buluşuyorum bugün. Uçsuz bucaksız gibi görünen ama her şeyin olduğu gibi sonsuzca yürüdüğüm bu ormanın da sahip olduğu bir sonun varlığını […]
O tarihte babam Paris’te öğrenci imiş. Eğitim ataşesi onlarla irtibata geçip hemen yurda dönmelerini; öncelikle Paris’teki elçilik ve ataşeliğin Marsilya’ya kaydırıldığı ve o yüzden bir an […]
Aralarında sadece bir yaş vardı. Çok benzerdiler. Saç kesimleri aynıysa ve benzer kıyafetler içindeyseler, ikiz misiniz diyen çok olurdu. Aşağı yukarı her özellikleri birbirini tutardı. […]