Düğüm, Gülden Bayraktar
İnsan yalnızlığını en çok da buz gibi bir sabaha uyandığında fark ediyor. Bu sabahyine çok üşüdüm dün sabah olduğu gibi. Hiç şaşmayan alarmımla rutin kavgamızıedip […]
İnsan yalnızlığını en çok da buz gibi bir sabaha uyandığında fark ediyor. Bu sabahyine çok üşüdüm dün sabah olduğu gibi. Hiç şaşmayan alarmımla rutin kavgamızıedip […]
Aylardan Eylül. Ağustos sıcağı, sonbahara vardığının farkında bile değil. Gün batarken hava son şakasını yapıyor gibi. Egzoz ve sigara dumanları da havaya karışınca nefes almak ne […]
“Ihlamur ’un altında…” Dedem, küme evlerinin en uç kısmında yağmurun en çok yağan tarafında bir ev kurmuş. Burada her evin adresi birbiriyle aynıdır. Maçka’nın yüksek rakımlı […]
Bu küçük öyküyü 9 yaşındaki Anıl yazdı. Biz de yayınlamak istedik 🙂 Merhaba, ben Kaplumbağa Toby! Beni sıradan bir kaplumbağa sanmayın. Valla herkes gördüğü yerde kabuğumu […]
Bir öykünün okur tarafından kabul görmesini sağlayan en önemli özelliklerin başında yazarın kelimelerle kurduğu dünyaya kattığı gerçeklik algısı geliyor. Yazarın kendi dilini ve anlatımını bulmuş […]
“Gençlik Parkı’na nasıl giderim?” “Ben de o tarafa gidiyorum, buyrun takip edin.” Tereddüt. “Olur, teşekkür ederim.“ Adımlarımı hızlandırdım. Telefonu çıkarıp karanlık ekrandan kendime baktım. Trenden […]
Annem; kara kuru ,gözleri nemli bir kadındı. Onu hep öyle hatırlarım. Gölgeden silüetten ibaret.Çocukluğum hep annemin duvarların dibine çöküp ağlamasını bilmekle geçti. Yatak odasınınkapısı kilitlendiyse […]
”Yaz geldi, fark ettin mi? Dışarıdan çocukların cıvıl cıvıl sesleri geliyor. Biliyorum nefret ediyorsun güneş ışığından ama odanın hava alması lazım. Perdeyi açtım diye bana […]
Beklemenin zamanı kişi kendi isteğinden vazgeçince işlemeye başlıyor, Ben hayattan aldığımı veriyorum hayata… *** Bir dağın arkasında, bir yolun sonunda bir yeşilliğin ortasında sonu başından […]
Gururu kırılan insan sadece kalben incinmez, öfkesi de oluşur. Öfke, bütün duygulara hükmeder, doğru düşünmeyi engeller. Gururun kırıldığı an, mantığı esir olmuş kişi var olur. […]
Kaç parça oldu! Ellerim buz kesti, saçlarımın arasından enseme inen damlalar hırıltılı nefesimle hızlanıyor. Yapıştırsam. Ya anlarsa. Salim Abide yapıştırıcı vardı, koşup alsam. Ya anlarsa. […]
Kükreyen fırtınanın iniltileri, arabasının camlarına çarpıyordu. Onuncu yılını kutlayacağı sergiye yetişmek için direksiyonun başındaydı ve doğanın öfkesine göğüs geriyordu. Zaman aleyhine işliyordu, her saniye onu […]
Ellerindeki ojeye baktı. Ojenin fazla sürülmüş kısımları vardı tırnağının üzerinde. Biraz fazla kaçırmışım, dedi. Hayret verici bir gülümseme yerleşti yanaklarına. Sinirden gülüyordu ama ne gülüyordu. […]
Nehrin kenarındaki iri kütükte el ele tutuşmuş bir çift oturuyordu. Konuşmuyorlardı. Kadın uzaklara dalmıştı. Kafası tekdüze göğün ötesini merak eder gibi hafifçe yukarı kalkıktı. Yumuşak […]
Telefon çalıyordu. Yattığı yerden rast gele elini uzattı. Ancak üçüncü denemede susturmuştu alarmını. Biraz daha dedi biraz daha uyumak istiyorum. Yavaşça kapandı gözleri. Bir şekilde […]
Kitaplığımın yanı başında yer edinmiş Nergis çiçeği birkaç tütsü kokusu biraz da farklı aromalarda mum… ruhuma yolculuğum tam da burada başlamıştı. Sanki dar-ı dünyada kaybolmuş ruhumun […]
Işığı yaktı. Kapadı. Yaktı, biraz bekledi. Ben tepki vermedim. Tekrar kapadı. Daha seri açıp kapattı. Belliydi, gerilimi arttırmak istiyordu ancak kılım kıpırdamadı. Onun rutin bir […]
Varlığı ile yokluğu farksız kabul edilen âdemin, kararsız kaldığı anda çıktığı yolculuktan arkasında bıraktığı iki çocuk bir olup babalarının tersi istikamette yola koyuldular ilk geyiklerini […]
Tarihler yirmi bir haziranı gösteriyordu. Yılın en uzun günün ağırlığı çökmüştü üzerine. Tarlada işini bitirip bir an önce eve gitmek istiyordu. İkindi ezanı okunurken işine […]
Elindeki kitapları kapının yanına bırakırken, ayakkabılarını çıkarttı. Ayakkabıları değerliydi çünkü yeni alınmıştı. O yüzden okulda arkadaşları ile top oynamayı bırak, koşmuyordu bile. Çamur bulanmış çizmelerini […]
Bugün işte çok yoruldun. Yolda yürürken, arabadayken ve hatta merdivenden çıkarken aklında tek şey vardı: “ Kendimi şu eve bir atsam”. Tamam, eve geldin, […]
Çalan alarmın sesiyle gözlerini ovuşturarak kalktı. Uykulu gözlerle odasının perdesini çekti, baktı. Dışarıda sararmış bir sabaha uyanmıştı. Penceresinin baktığı üç katlı evin bahçesinde ağaçlar bütünüyle […]
İnsan düşerken -atlamış olsa bile- tutunacak bir dal istiyor. Takılı kalıp hızını kesecek bir an. Ben buradan atlarken düştüm sananlar oldu. Zaten kafası güzeldi, çok […]
“Denizden gelen denize gider, bir şey nereden gelmişse oraya avdet eder…” Mesneviden Dönmemek pahasına çıktığım seferde üçlerin ve yedilerin sarmalında, hiçbir korunak yokken başımla […]
Saliha küçük yaşta başlamıştı hayatın dayağını yemeye. Babası Yakup Efendi on sekiz yaşında everdi Saliha’yı. Sormadan sordurmadan vermişti kızını ellere. Onun düşüncesinde bir boğaz eksilsin […]
“Anneanne neden elma doğruyorsun çorbaya?” “Vitamin Ayşe’m vitamin…” “Ya, ben Ayşe değilim. Torunun Elif, unuttun mu?” “…” Anneannesi dönüp kim olduğunu anlamaya çalışıyorken, Elif, donuk […]
Bedenimdeki küçük adamlara bugünlük izin vermiştim. Bugünlük bedenimde değillerdi. Bunu, Tibet’le ilgili bir kitabı okuyan arkadaşım anlatmıştı bana: Sadece beyazı düşün. Yoksun artık. İzin ver […]
Oraya gitti. Zamanın içine. Yirminci gidişiydi. Şubattı. Sabah. Sis, henüz dağılmadan… Gece soğukta donmuş karın kıtırtısı ses verirken. Ağaçtaki kuşun ürküp salladığı daldan dökülen kar […]
Sacit Kalamar, sayın Kalamar veya Saco; Üsküdar’da yaşayan ve boşanmadıysa halen evli olan bir öykü karakteri. Öykünün adı bu yazının başlığı ile aynı veya bu […]
Geçen kış, bir miras işini yoluna koymak amacıyla Ignace K. adlı bir toprak sahibini ziyarete gitmek zorunda kaldım. Birkaç gün izin aldıktan, işlerimi de yardımcıma […]
Radyodan anons geçiyor: Bugün saat 13.00 ila 14.00 arası tüm vatandaşlarımızın bu melunların halline icabeti elzemdir. Her vatandaşımız, bu melun sineklerin tasallutundan kurtulmamız için en az […]
Sonda söyleyeceğimi başta söylemek huyumdur. Büyük bir tufanla yeniden helak edilmemiz halinde, Nuh’un gemisi gelip önümde dursa, binmeyeceğim. Yemin olsun! Yaşamak, doyasıya nefes alamadığım şu […]
“Bazı insanlar için dünya, kötümser bir ressamın tablosu gibidir, her renk kötüye çalar. “ Leyla kitabın son cümlesiyle başında yoğun bir ağrı hissetti, bir kez […]
Her akşam, ağzı burnu yamulmuş beş litrelik şişesiyle caddeyi yukarı aşağı dolaşır, kedilerin su kaplarını doldururdu. Bazı günler, yani emekli maaşının yatmasıyla faturaların gelmesi arasındaki, […]
Her gün kalbimin sızladığı bir memlekette yaşamaktan yorgunum. Birhan Keskin Çoğu sayfaları eksik ve kahve lekeli kitapların satıldığı limon küfü rengindeki küçük sahaf dükkânın dar […]