Esra Köse, Bir Cümle Bir Yemek
Bir işi vaktinden önce yapmanın rahatlığıyla günü sonlandırıyorum. Akşam, yorgunluğumu alırken, beni geceye hazırlayan motivasyonu da sağlıyor. Gün şahane bir şekilde rengarenk batıyor. Önce turuncu […]
Bir işi vaktinden önce yapmanın rahatlığıyla günü sonlandırıyorum. Akşam, yorgunluğumu alırken, beni geceye hazırlayan motivasyonu da sağlıyor. Gün şahane bir şekilde rengarenk batıyor. Önce turuncu […]
Fazlıpaşa yokuşunda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır, koyulaşan denizin ta kenarındaki küçük minare, gölgeler içinden garip bir tarzda uzanır, […]
Kırmızı ayakkabıları vardı. Eteğinin havalanan uçları, beyaz tenini güneşe açtıkça ayakkabıları daha da görünür oluyordu. Topuklarını öper gibi içine alan ve bileklerini kavrayan şeritleri kırmızıya […]
Cami avlusundaki çeşmeye ağzını dayayıp kana kana su içti. Hava sıcaktı. Çok sıcak. Vanayı bütün gücüyle sıktı ama kapatamadı, ip gibi ince bir su akmakta […]
1 Astrahan ilinin kumlara gömülü, kuytu, küçük bir şehrinde yaşayan yirmi yaşındaki Mariya Narışkina, güçlü adaleleri, sağlam basan ayaklarıyla delikanlıyı andıran, genç ve sağlıklı bir […]
Gecikmiş bir tesadüf için Gidiyorum artık, dedi. Ceketimi hafifçe çekip saate baktım. Erken değil mi, dedim? Öyle değil, yokum artık, buraya kadarmış, dedi. Beklemiyordum bunu. […]
“Canına tak etmişti. Kim bilir bu kaçıncı tak edişti? Tak etmek ne demekti? Bıkmak mı, ölmek mi, özlemek mi, üzülmek mi… Yeterdi! Hiçbir zaman doktor […]
“Yerler buz tuttuğunda ellerin ceplerinde yürüme, düşersin. “ demişti annem ben küçükken. Ben büyüdükçe, buz tutan çok daha fazla şeyin olduğunu öğrendim. Bugün buzları […]
Türkçeyi şimdiden ana dilleri gibi konuşan Suriyeli iki kara çocuk, balıktan dönen sandalı görünce yüzdükleri kıyıdan fırlayıp, kumsalda benim tarafa doğru koşuşarak adamın karaya çıkmasını […]
Bitkin bir şekilde yürüyordum parkta… Bir arabada çalan parça: “Özledim seni harbiden / aklıma da düşüverir aniden / içince, açılınca…” Müziğin verdiği “melankoli” ile […]
“Lithuril 300 mg kapsül, üç dozla başlayalım. Atak sırasında altıya kadar çıkabilir.” Hocam bir şeyim yok, demeye takatim yok. Gece çok yoğun geçmiş. Ellerimin görünür yerlerinde […]
Deli Kadın’ın çadırına bir an önce varmak için kapıya koştum. Ayakkabım yok. Çalmışlar şerefsizler. Boğazımı yırtar gibi bağırdım. Sado piçi sen mi çaldın lan ayakkabıları? […]
Ellerim. Ellerimin derisi her geçen gün buruşuyor damarları daha bir yüzeye çıkıyor daha bir engebeli, daha bir renkli. Parmaklarım, başparmak, badi parmak, orta direk, gül […]
Sedyenin üzerinde kainattaki en büyük ağırlıklardan biri,annesinin baygın bedeni ve etrafında iki adamla koşturuyor. Adamlardan biri kısa boylu, esmer. Bıyıkları var. Görülebilecek bütün kötülükleri görmüş […]
Derdini öykülerle anlatacak kadar sabırlı değil kalemim. Bu sabah erken uyandı, hiç görmediği bir rüyada bilmem neler buldu lakırdılarıyla laf kalabalığında boğamam kendimi. Bunu […]
Meryem “14 Şubat yaklaşıyor. İyileş de şu hastaneden çık. Bu seneyi hediyesiz geçirmek istemiyorum” dedi kocasına. Ağzında oksijen maskesi vardı Ahmet’in. Yine de zor nefes […]
İlk gün, tanışmanın olduğu o ilk gün. Aynaya bakarken tedirginim. Ya saçlarımın bir teli yanlış uçarsa diye. Uçarsa mahcup olurum. Seninle bulaşacağım için o gün […]
Dışarıda rezil bir yağmur yağıyordu. Yer, gök çamur rengine bürünmüştü. İçinin bütün sıkıntısını yansıtan yüzünü yaklaştırdı pencereye. Cama birikip iz yapan yağmur damlaları görüşünü engelliyordu. […]
Elinde bir demet çiçek… Bana doğru geliyordu. Ama hep beni geçip gidiyordu. Ruhumu delip geçiyordu. Ruhum onun ruhuna vurulmuşken onun ruhu benim ruhumun farkında bile […]
Siyah perdeyi araladım hafiften. Göle doğru uzayan sokağa baktım. Sokak lambaları yandı birden. Elinde poşetler olan adamlar geçiyor ara ara. Aceleci kadınlar, çocuklarının ellerinden tutmuş […]
Tüm kalabalıklar içinde yalnızlık nasıldır. Acı, ağır, kötü, katı. Anlaşılmamak. Anlatamamak. Duyuramamak. Gece olanca seyrinde gündüze doğru yol alırken bir nebze olsun anlaşılabildiğimi düşünüyorum. Dışarıda […]
Rüzgâr ısırıyordu suratımı soğukla beraber ve ben yürümeye çalışıyordum. Aklımda hep aynı nakarat… O nakaratın ortasında bir çizik hep… Ve yollar hep karmakarışık, insanlar bulanık, […]
Babam hep sürgün olurdu, doğal olarak biz de. Sürgün deyip geçmemek lazım, kısa aralıklarla sürünmek gibi bir şey. Sonra alışıyorsun işte, çok alışıyorsun. Ve hep alışıyorsun. […]
“Her şey, gördüğüm her şey bir rüya olamaz mı?” dedi kendi kendine. “Ne olur Allah’ım, gördüğüm her şey bir rüyadan öteye gitmesin” dedi. “Yaşadıklarım ve […]
Neneme, 2008’de abim beraber girdiğimiz bir kavgada bıçaklanarak öldü. Abimle ilk defa o kavgaya girerken samimi olmuştuk. Yeni bulduğu insanı kaybetmenin hayal kırıklığını yaşadım aileden […]
Suna, instagramdaki “Sunum Gelinleri”nden herhangi biriydi. Sabahın erken saatlerinde kalkar, yayınlayacağı her fotoğraf için dakikalarca uğraşır; evine gelecek misafirlerine türlü uğraşlar vererek binbir çeşit yemek […]
Ruhunun ıslak merdivenlerinden yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyordu. Önünde karanlık… Ama her adımında o karanlık aydınlanıyordu, önünde bir fener gidiyordu sanki… Belki de kalbiydi […]
“Veled Çelebi Efendi’ye” Büyükada’da. Temmuz başı- öğle üstü. Güneşin eriyip toprakları, yaprakları kavrayıp kavurduğu, yalayıp parlattığı bir gün. Gökten dökülen sıcak, yanakları yakıyor, göğüsleri eziyor, […]
Günlerdir kar yağsa da şöyle iyi bir tatil yapsak, dinlensek diye konuşuyorduk arkadaşlarla. İki gün sonra istediğimiz oldu. Kar geceden başladı. Durmadan, yorulmadan, temposunu bozmadan, […]
Meğer hanım, Oğuz’da Duha Kocaoğlu Deli Dumrul derlerdi bir er var idi. Bir kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmıştı. Geçeninden otuz üç akçe alırdı, geçmeyeninden […]
Adım Ali İhsan. Orada olduğunu biliyorum. Bu hikâyeyi sana anlatmam gerekiyor. Beni bil diye ismimle başladım. İsmimi bilmesen karşında bir hayalet varmış gibi olur. Anlatacağım […]
Son bardağını da içtikten sonra ayağa kalktı, parayı ödedi ve yalpalayarak kapıya çıktı. İçerinin boğuk havasından dışarının oksijenine kavuşunca ciğerlerine mis gibi giren havanın kokusu […]
‘Basarsan alırsın’lı ‘koşu yoluma at’lı klasik bir maçtı. Terden saçlarım birbirine yapışmış, boynumdaki kir çizgileri, güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum. Takım olarak ise gerçekten […]
İlk öykü kitabını 2002 yılında çıkaran Abdullah Harmancı Melek Kayıtları ( İz Yayınları, 2016) isimli kitabıyla okurlarına beşinci defa merhaba dedi. Aynı zamanda bir kuram […]
Biraz seyretmek istedim. Böyle uzaktan bakınca her şey eksiksiz ve yerli yerinde gibi. Gülce yatakta bir ölü gibi kıpırtısız , bir bebek kadar güzel uyuyor. […]
Hatice, (üç yaşında bir şeker) pencerenin kenarındaki koltuğa tırmanmış, dikkatle dışarıyı izliyordu. Dışarıda bir şey gördüğü belliydi. Sağa sola yatıyor, el kol hareketleri yapıp bir […]
Osman’ın, üstüne geçirebileceği bir hikayesi yoktu. Köyden getirdiği bir düzine türkü, setre, gömlek, bir çift papuç, şapkası ve bir denk yorgandan gayrı kimi kimsesi yoktu. […]
Sevgili Güzin, merhaba. Nasıl olduğunu sormayacağım, nasıl olduğunu biliyorum; dayım yanımda, dün hep senden bahsettik. Senin için üzüldüm, gerçekten çok üzüldüm. Dün senden bahsederken eski […]
Bulunduğum kasabanın hemen arkasındaki ormanlık bir dağa çıktım. Önce fundalıklar, sonra çamlar arasında, uzun uzun, hedefsiz ve maksatsız dolaştım. Dağın en yüksek yerinde saatlerce kalıp, […]
Urla Belediyesi ile Cumalı-Seferis Gökyüzü Kültür ve Sanat Derneği, Necati Cumalı Edebiyat Ödülü’nün ikincisini düzenliyor. Geçen yıl şiir dalında yapılan yarışma, bu yıl öykü dalında […]