Ali Emre, Kıyamet Mevsimleri
Ali Emre’nin ilk şiir kitabı olan Kıyamet Mevsimleri’nin yeni baskısı Okur Kitaplığı’nca yapıldı. Daha önce Asanat Yayınları ve Şule Yayınları tarafından basılan kitabın üçüncü ve […]
Ali Emre’nin ilk şiir kitabı olan Kıyamet Mevsimleri’nin yeni baskısı Okur Kitaplığı’nca yapıldı. Daha önce Asanat Yayınları ve Şule Yayınları tarafından basılan kitabın üçüncü ve […]
Ceviz ağaçları, kavaklar ve elmalar ve dahası Bir ikindi vakti yeşile boyuyorlar Gözlerimi, ellerimi, kollarım ve ayaklarımı Ciddi bir muhabbetin ortasındayım Ciddi bir muhabbetin dışındayım […]
Sevmek biraz ölümdür..hele yaşlandıkça ne çok seyrederiz, mûnis ve kimsesiz odalarda kendimizi. Ah! Ben sizi taşrada, çok önceleri bir romanda tanımıştım, biraz Halit Ziya öldürmüştü […]
Ağlamaya üşenen kadınlar biliyorum Sergio Ve ağlamak için duşa girmeyi bekleyenleri -Kaldırım taşı gibiydi kadının elleri Sanatsal değeri olmayan fakat biçimli- Tırnağında ölüm uzatan Acındıkça […]
Müslüman kadın olmak bu dünyada, İçi kabararak dehşet saçan yer sarsıntısından, Şakağına dayanmış buz gibi namlunun soğukluğundan, Aylardır açlıktan kıvranırken kırışmış bedeninle, Dostların diyete girerken […]
Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, […]
böyle yalnız böyle iyi bir öyküyü yeni baştan okur gibi yeniden başlar gibi denize ama hiç bilmediğim bir denize yeniden başlar yeniden okur gibi derindeki […]
yolcunun ayak izi bellidir -kimdir bu yolunu yitiren, bu bilinmeyen yol- ne kat ediyor? bu yolculukta, bu yolda ne arıyor o? bu çölden arzu kentine […]
Bir fotoğraf: Alnı iyice açık bırakan geriye doğru taranmış, yılların yorgunluğunu bütün izlerini üzerinde taşıyan, beyaz dalgalı saçlar. Yolunda gitmeyen bir şeylere bakar gibi bakan […]
Türk öykücülüğü, dilin sınırlarını zorlayan; öykünün uçlarında gezinen ve bu uç sınırları daha da genişleten, kült haline gelmiş birkaç öykücü dışında bir kısırdöngü yaşıyor son […]
Anarşist olmaya gidiyordum Memur oldum.” Gözlerim, ellerim kadar soğuktu karşımdaki bilgisayarın beyaz yüzüne dökülmüş kırmızı cansız ve küçük harfli cümlelere bakarken Öğretmen olduğumu söylüyorlar, beni […]
“Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil” Yunus Emre’de ölüm bilinçli bir “bilmek” hali ile mevcuttur. İnsan ölümünün farklı tezahürlerini idrak ederek bilir. “külli […]
Türkçe öykünün Türk edebiyatındaki yeri, öykücünün bahtsızlığına denk düşer. Her zaman sallantıdadır. Edebiyatın suskun kaldığı dönemlerde de ciddi atılımlarla yükselişe geçip parıldadığı dönemlerde de Türkçe […]
Bir çarşamba sabahı çıkageldi. Başında omuzlarının üstüne düşen işlemeli yeşil renk bir örtü. Ayağında siyah pantolon vardı. Ayakkabılarına bakamadım. Yüzünde keskin bir beyazlık… Sol yanağından […]
Gırtlağının gerildiğini hissettin. Coğrafyalar boyu yol alırken en ufak rüzgârda dahi savrulan, savruldukça çingene topraklarının utangaç kokusunu dağıtan; bir yandan da acıyı toplayan eteklerinin ve […]
Bağışla. Geç günahından Hastaneden çıktım. İçim dışım titriyordu. Öfke ve ağrı nöbeti geçiriyordum. Doktor beni odasına çağırmış büyük bir ciddiyet ve soğukkanlılıkla “ciğerlerin bitmiş, ölüyorsun” […]
ÖYKÜMÜZÜN İZİNDE/ Ertan Örgen Önce söz vardı, yazı sonra… Ertan Örgen 1969 yılında Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede […]
Ne tarihin, ne de falların bahsettiği hayatlara benzemiyordu yaşadıklarım. Al basmasın diye bebekliğimi kırk gün kırk gece eşikten geçirmeyen annem şu imtihanı bir türlü verememiş oğlunu […]
İlk sayısı Ekim’de çıkan aylık edebiyat ve fikriyat dergisi İtibar, Şubat sayısında da sürpriz isimlerin ürünlerine yer veriyor. Ekim ayından bu yana zengin bir içeriği […]
İtibar, Ocak sayısını da önceki sayıları gibi ayın ilk gününde okura sundu. Ocak sayısının kapağında, Prof. Dr. Turan Karataş ile yapılan söyleşi duyruluyor. Akademik ortamda […]
Eşref Edip, bir gün Mehmed Âkif’e sorar: “Türkiye’de seni çok seviyorlar. Acaba köylüler de şiirinizi okuyor mu!” Mehmed Âkif cevaplar: “Sana bir hadise nakledeyim. Sebilürreşad’ı […]
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler Cemal Süreya Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Aragon Kansam […]
Ey görünmez kovaların sahibi sal bir kova, Yahut yeşert bu kuyudan bir sarmaşık yaprağı Hicabi Kırlangıç (Mahalle Mektebi / Temmuz-Ağustos 2015) Barbarlığımı severek barbarlığımı yazarak […]
zincirlerim pas içinde unutulmuşsam bu şarkıyı al duygumdan bu kadını al ve bu sabah esintisi çocuklarını çeperlerini döven bir dalga olsun saçlarım kürdün teki kadar […]
Hece Dergisi Aralık 2012 sayısı çıktı. Dergiden özel bir bölüm var. 2012 ŞİİRİ Sözle hiçbir şeyi yerinden edemediğini bile bile o “cansıkıcı” eleştirme işiyle uğraşmak […]
(Bir uykudan sıçrayarak koşulan şiirler) Her şeye küserek başlanmış bir yaşamda sevindiğim yerlerden sancıdım incindiğim yerden kaçıncı kopuşum alıştıkça vazgeçiyor mu insan vazgeçmek saksıda susan […]
Kıyısında durmuş denize bakar gibi Derin nefesler alıp derin sözler ile Güzelleştirebilir elbet Güzel bakmasını bilenler. Nurettin Durman (Yedi İklim, Şubat 2014) işte bir başka […]
ah yok mu senin şu kibarlığın! üstüne su sıçratmaktan korkmaların yağmur yağıyor haydi yola çıkalım! ahmaklar saçak altındayken biz ıslanalım. Zeki Altuntaş (Barbar, 6) Ben […]
duyuyor kamçı gibi bu acı acı değil kılıç değil gürz değil kargı ok ucu değil düşlüyor yorumunu kimse bulucu değil kitaplara bakıyor kan geliyor ağzından […]
Dışarda kar sesi ve soğuk Buğday tanelerini serpseydik dağlara Kapılarımız gıcırdasaydı dişlerimiz gibi açılmamaktan Yeryüzünde bir kaplan olmaktan Hüseyin Atlansoy (İtibar, 39) Bir kız […]
çocuğun yere düşerken çıkardığı sessizlik havada bir lastik top gibi patlayan kubbe soluksuz çatlayan ev çocuksuz ölü sokak annenin kara gözü kara çöl kardeşim- güneşte […]
Kentin orta yerinde bağıra çağıra soyunup geçtiysem de ruhumu, kim duydu Ahmet Günbaş (Mühür, 50) Böyle kar görmedim fakat Öfkeyi usul usul beyazlatan içimde Donarak […]
Nasıl da yakışmış tenine Binlerce yüz binlerce Ayin yapan kelime! Taha Aycı (Edebiyat Ortamı, 36) hâlâ mı çalkanıyor göğsümde hicrî gelgitleriyle mutantan bir deniz ……. […]
Yanağından dişlenmiş bebeydi Kefensiz gördüğümde Sarılıp ağlasaydım keşke Nazım Payam (Dergah, 285) gidemiyorsak, ağlayalım çok fazla ağlarsak yakınlaşabiliriz belki uzaklara çocuğu gördün mü hani koşarken […]
iki yay gibi yan yana inandık tutuştu şavkımız ve her gece yanmıştı hep o görünmez kandiller Seyfettin Ünlü (Yedi İklim, Aralık 2013) Kahrol dememek için […]
bilsen şaşardım geliversen gözlerin ışısa kalırdım öylece güneşe dik hiç kırpmazdım bakışımla gizlediğim özleyişi sarı beyaz bir çöl dökülürdü parmaklarımdan Hüseyin Atlansoy (Hece, 204) madem […]
İşte tam orada Adını vermek istemeyen bir çiçek Otopark manzaralı bir ağacın yanında Çalışıp çabalıyormuş ama istemeyerek. Rüzgârdan aldığım izinle bir İki yaprağın arasını düzelttim […]
Yaşamak dedim senden ne kaldı bana Şu zoraki duruşumdan namaza Şu göğsümde tümseklenen dünyadan Kral ödlek ve tavşan kartal avında …… Şükür ki terzilere diktirdiğim […]
yılın ilk karına sövüyor dünya kapıları çarpıp çıkıyorum cümlelerden, o soruyu buluyorum, koyduğum yerde bir sis düdüğü gibi, gizli ve aşina: insanda teselli var mı […]
Bugün günlerden Salı Yaşadım yaşadığımca, fazlası yok hayatın Günahsız değilim elbet, melekler beni tanır Bir bilirim Allah’ı, Muhammed’dir sevgilim Allah’ın hakkı üç Bir de seni […]