6 Şubat 2017

Ayla Coşkun Ceren, Boşluğa Mektup

ile izdiham

Aylardan ocak. Kar yağmaya gece başlamıştı ve belli ki hiç ara vermeden yağmış. Bu kar içimize de yağıyor durmadan biliyorsun. Evimin önündeki merdivenlerden dış kapıya kadar kar var. Bahçe demirlerinin üstündeki hanımellerinin sararan yapraklarını tamamen kapatmış. Karşı binalardaki evlerin çatısı beyaz, yer beyaz, gök beyaz. Ara sokakların o her zamanki balçık çamuru görünmüyor. Mahalledeki bütün pislikleri kapatmış kar. Binaların önündeki kutular tamamen karla kaplanmış. Hangisinin çöp kutusu hangisinin geri dönüşüm kutusu olduğu belli değil.

Bu soğukta dışarıya çıkılır mı? Evim sıcak, sımsıcak. Dışarıya çıkabilirim aslında. Kar üzerinde yürüyebilirim saatlerce. Botlarım var içi yün kaplı, sonra atkım yünlü, yeşil deri eldivenlerim var parmaklarımı soğuktan koruyan. Kırmızı kabanım kalın mı kalın. Ayazdan, rüzgârdan, soğuktan korkmuyorum. Üşüyünce dönüp geleceğim bir evim var. Düşünmüyorum da artık. Ne gerek var. Yaşıyorum sadece. Bıraktım ipin ucunu. Zaten bütün ipler kopmak üzere inceldiği yerden. Özleyince Rus Edebiyatı okuyorum. Müzik dinliyorum işime gidip geliyorum her gün. Bankamatikten para çekiyorum her aybaşı. Aslında ayın ortası on beşi yani. Dördüncü dereceden bir memurum işte. Korkağım ayrıca.

Sizin oralara da kar yağıyor biliyorum. Üzerinde kahverengi kabanın, boynunda gri atkın olmalı. Kaldırımlarınız bizim kaldırımlara benzemez. Kaymazsın yürürken. Soğuklarınızda öyle kış daha sert geçer oralarda. İşte senin de içini titretiyor olmalı soğuk, dişlerin birbirine vuruyordur. Ellerin ceplerinde hızlı yürüyor olmalısın. Sonra içini ısıtacak bir kahve kokusu çeker seni kendine. Kendinle beraber yalnızlığını da alıp bir kafeye atarsın bedenini.

Bitmeyen işlerin gelir aklına ve bitmeyecek olan işlerin, planların, hayallerin, hepsi üşüşürler masaya. Onlar da yorgundur ve onlar da üşümüşlerdir soğukta. Ne düşündüğünü bilirim. Keşke hayat böyle bir kahve sıcaklığında olsa. Unutsan her şeyi bir an. Plansız bir kahkaha atsan masada, beynin düşünmese hiçbir şeyi. Şiirleri unutsan, şairleri unutsan, yazıları, yazanları, yazılamayanları, satır aralarını unutsan. Memleketi unutsan artık. Adı üstünde eski aşk işte. Onu da unutsan. Yazılayamayacak olanları rahat bıraksan. Daha cesur olmalı sizin oradaki insanlar. Öyle mi? Cesurlar mı? Sen de öyle misin cesur musun? Kitapta yazılanlar gibi yani. Ne demişti sözün sahibi. “Cesarette aşk gibidir, ikisi de umutla beslenmek ister.”

Hadi öyleyse düşünme artık. Cesaretin yoksa sadece yaşa.

 

 

 

 

Ayla Coşkun Ceren

İZDİHAM