25 Mart 2021

Yunus Karadağ: Ben Bir Çocuğun Rüyalarıyım, O Çocuk Her An Uyanabilir

ile izdiham

İbrahim Varelci: Kendi yaşamının şiirini mi yazıyorsun, yoksa şiir hayatının sadece bir parçası mı?

Yunus Karadağ: Bir parçadan çok daha fazlası ama hayat sadece şiir değil, bu düşüncede insanı kör edecek bir tehlike var.

Şairlik şiir yazmaktan, yayımlamaktan öte yaşantıyla ilgili benim için. Yaşadığım hayat nadiren de olsa şiirler getiriyor bana. Yolda nasıl yürüyorsam öyle yazmaya gayret ediyorum. Gördüğüm tüm taşları kaldırmaya çalışırım mesela, -taşı da incitmeden. Çünkü o taş belki Hacerü’l-Esved’le akraba, sonra onun için Kâbe’den bu kadar uzak olmak kim bilir ne zor. Taşsın koşup gidemiyorsun da taşsın ama taş kalpli değilsin. Hani hatıra olsun diye Mekke’den taş getirirler ya ben getiremem işte, o taşı yerinden ayıramam. Fakat bir kere çok üzülmüştüm, arkadaşımdan küçük bir taş istemiştim bağrıma basmak için. Sonra bir şeyler bir şeyler olmuştu da Haliç’e savurmuştum onu da, bu kötülüğümü hiç unutmuyorum. Bir gün Mekke’ye gideceğim inşallah, topladığım taşları da götüreceğim. Hatamı bu şekilde telafi ederim belki.

İbrahim Varelci: Şiirlerinde tabiattaki seslerden yola çıkarak insanın varoluşsal süreçlerine dikkat çekiyorsun. Şiirde tabii olanla imgesel olan arasındaki bu dengeyi sağlayan esas unsur nedir?

Yunus Karadağ: Ben bir çocuğun rüyalarıyım, diyorum bazen ve o çocuk her an uyanabilir. Çocuk uyanınca ne olacak? Bazı soruların cevabı yok, bu cevapsızlık bir sancı yaratıyor. Canı yanan ah eder, ah eden ses tonunu, onu kimin duyacağını düşünmez. Dikkat çekmek ise bir bilinci barındırıyor, benim varoluşsal süreçlerine dikkat çekmek gibi bir niyetim yok, bir sızım var. Bu yazdıklarıma sirayet ediyorsa ne mutlu.
Herkes anlaşılmak istiyor, şair de ve bazen ister istemez şiirini açıklamaya girişiyor, bu bir bahtsızlıktır, şair önce anlaşılmaktan vazgeçmeli. Vazgeçebildiği ölçüde o dengeyi sağlayıp güçlü imgeler yaratabilir.

İbrahim Varelci: Bir ağaca, kuşa, belki yosun tutmuş bir taşa dahi şiir yazılabilirken kime şiir yazılmaz?

Yunus Karadağ: Yazılmaz demek istemem, hayatta her türlü buluşma mümkündür.

İbrahim Varelci: “Gökyüzü Koşarken” insanlar onu sadece seyretmekle mi yetiniyor? Zamanın hızla akıp gidişiyle insanın hızla koşan gökyüzüne bakarak sarhoş bir halde merkezini kaybettiğini söyleyebilir miyiz? Yoksa bu şiir isminden sadece ben mi böyle anlıyorum?

Yunus Karadağ: Allah bize şah damarımızdan yakınken, biz O’na ne kadar uzağız. Kendimize de uzağız, sevdiklerimize de… Eskiler gökyüzüne bakarak vakti anlarmış, gökyüzü ve zamanla bir hukukları varmış. Bizse sanki zamanla kavgalıyız, onunla rekabet etmeye çalışıyoruz. Bir koşu bandında yaşıyoruz adeta, sürekli koşuyoruz da bir yere varamıyoruz. Sarhoşuz, dayak yemişiz, kalbimiz topallıyor. Ama bundan daha kötüsü durumumuzun farkında olmamamız çünkü insanın bir şeyi aramaya başlaması için önce onun yokluğunu hissetmesi gerekir.

Neden böyleyiz, tabiattan koptuk o yüzden sanırım. Yaratılandan uzaklaşınca Yaratan’dan da uzaklaşıyor insan. Bütün bu binalar, arabalar, sahtelikler arasında yaşamak zor biliyorum, sonra ekmek derdi, aş derdi var. Çoğu günler sabahtan akşama kadar çalışıyorsun, sevdiğinin yüzünden çok bilgisayarın yüzüne bakıyorsun. Yine de şehir, tabiata yakın olmamıza engel değil bence, evet burada bir kuzunun doğumuna şahitlik edemiyoruz ama her gün doğup batan güneşe, yağmura, geceye… Şahitlik edebiliriz. Tekrar kendimize gelmek için zamanımızı gökyüzüne ayarlamalıyız. O zaman hızla dönen dünyanın yavaşladığını, hatta durduğunu göreceğimizi umut ediyorum.

İbrahim Varelci: Şiirinizde sizi en çok şaşırtan şeyler nelerdir? Bazılarına göre bir şiirin bitişidir bu. Size göre nedir?

Yunus Karadağ: Çok şaşkınım.

Örneğin bazen bir dize yazıyorsun ama ne demek olduğunu açıklayamıyorsun, sonra senin bile açıklamadığın o dize, sana öyle bir şeyi açıklıyor ki…

Sonra… “Şaşkın şaşkın dolaşma” tehlikesi olsa da hakikat ile şiir arasında bir yerlerde bulunma ihtimalime de şaşıyorum. Bu kırık akılla ne cürettir yaptığın diyor ya şair.

Bir şiir biter mi… çok zor, bir şiirin bitişine ben de şaşırırım ama bir şiirin başlamasına daha çok şaşırırım, o ilk dizenin gelişine…

Bir şiir nasıl başlamaz? Buna yüzlerce cevap verebiliriz, her şeye rağmen bir şiirin başlaması muhteşem bir şey.

İZDİHAM

Editör: İbrahim Varelci