İlhami Çiçek, Satranç Dersleri VII
şebçerağ söndü mü diye bir ses sahi şebçerağ nerde iskender! iskender! diye bir ünlem bu nasıl iskender aramaz bengisuyu diye bir hüzün ‘hişt! dostlarıma şunu […]
şebçerağ söndü mü diye bir ses sahi şebçerağ nerde iskender! iskender! diye bir ünlem bu nasıl iskender aramaz bengisuyu diye bir hüzün ‘hişt! dostlarıma şunu […]
Merak ettikleri sen değil Senin nasıl geldiğin Yelkenin yırtık kırık küreğin Merak ettikleri nasıl Yüzüne baktılarsa Renklerin uçuşunu Yakalayıp gitmeyi İstediler onlar gibi ol Bir […]
hiçbir şey olmuyor iki kez ve olmayacak da. Bu nedenle işte deneyimsiz doğmuşuz ve rutinsiz öleceğiz. yinelenmeyecek tek bir gün bile, birbirine benzer iki gece […]
Bir ırmak bir ırmağı seviyor sakın heyecan yapma Bir deniz aylar boyunca yükselme halinde endişelenme İçinde tomurcuklar patlıyor o sese tanıksın Binlerce serçe oynuyor ağacın […]
Kandırmak istemem kendi kendimi, Ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var. Bilmiyorum niçin bana, O Yesenin rezili Bilmiyorum niçin bana, O şarlatan diyorlar. Ne bir […]
Bir lise müdürü öğretmenlerine şöyle mektup yazarmış. “Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin […]
Sevinç, karaya ait bir ruhun Gitmesidir denize Evleri geçerek, burunları geçerek Sonsuz derinliğin içine! Bizim gibi dağların ortasında yetişmemiş Bir denizci anlayabilir mi Karadan ilk […]
Ayvalık’ta, sahilde yanarlı dönerli arabası ve şıngır mıngır çıngıraklarıyla bir dondurmacı bağırıyor: “Herkese bir top ölüm !” ilk sevgililer tadıyor bunu gözlerinde yaşanacakların özlemi böylece […]
sesin uzak kıyılardan işitiliyor; şen şakrak ellerim soğuk ve hazin bir şarkının nakaratı “dalgın geceler” günde uçan bir martı gibi düşüyor işte sevdiğim ağaçtan o […]
Boşuna izlemedi zor harfler zor heceleri geceler gündüzlere çengellenmedi boşuna sanki bir nehir kendinden kendine aktı önce -her nehir gibi- sonra koptu kolları, şaşkın delta […]
Sonunda farkettiğinde yalnızca trenlerin durmadığı kentleri sevdiğimi bundan sonra unutabileceksin beni anlayabilmek için kim olduğumu gerçekte. Gerçekte kimim anlayacaksın ve ağaç kabuğundan alyanslarla yapıp düğün […]
I bir örnek giysili efendileri beklemekten yorgun fincan gibi turtularının gülümsemesi yani afrikalı artık kimseler gelmiyor; cezayir yabancı dil kursu parmaklarını taklatınca kuşları havalanmıyor bella’nın […]
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım. […]
Bir şeyler düşündükçe dolaşıyor zihni eşyada ve dönüp garipçe eşyaya bakmakta gözleri. Bir şeyler tasarladıkça, dili dönüyor,işte: “Ya Şairân! Ya Hûbân! Titrek sakallı dervişân! Ey […]
Şu dünyada düşeceksen yollara, İyisi mi yedi kez doğmaya bak. Bir kez, yangın çıkan bir evde doğ, bir kez, buzdan soğuk sellerde, bir kez, azgın […]
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar Kapanırdı daha gün batmadan kapılar Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen! […]
Sözü vardı bize suskun dudaklarının ne oldu?! Yıllanmış şarabı vardı aşk kadehinin ne oldu?! Kaldı aşk ayakları altında arzuların, Allah aşkına, Ferhâd, Şirin ağızlı sevdasındaydı […]
Hâlbuki sadece birkaç yıl önce ölmüştün Temiz bir yüz, açık tenli eller, hepsi yok oldu şimdi Bu dünyadan ayrılmak o kadar çetin bir iş ki! […]
benim bu dermanımı kesik yapan hangi makas hangi yol ayrımı halkayı koparan hoşça kalın desem bir kapı gıcırtısı basamak tedirginliği bu bilirim bu bilmeyi pay […]
bu arsa iyi sonra bu bahçe bu sokak bu ben duygusu her yerde içinize akan her şeyden sorumlu olma bilinci kapılar yaylı bırakınca kapanıyor günler […]
Bir bahar var yanı başımızda duran, kışın sonrasında belki gelir belki gelmez O ağzı bozuk ve gecikmişliği ile kış hani Taraf olunan ve kar topu […]
1. Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir Sen kaç köşeli yıldızsın […]
yaşlanmak hatıra denizinde boğulmaktır üzerine alma sen zaten ne zaman senin için konuşsam senden kendime doğru bir kuruma nöbeti ikimiz de geciktik kalktı bütün vapurlar […]
Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır Değişen bir dünyaya karşı Kerpiç duvarlar gibi katı Çakır dikenleri gibi susuz Kayıtsızca direnerek yaşarlar. Aptal, kaba […]
Ailem beni evlendirip dünyanın öbür ucuna gönderdi Çok uzaklara, Wu-sun hükümdarının yaban ellerine. Çadır benim evim, keçe benim duvarlarım Et yiyorum, kımız içiyorum. İçimde bitmeyen […]
Bilirim ne yapsam hata, Yanlış attığım her adım; Ellerim elma dalında; Âdem’le Havva ecdâdım. Belli ne birdir ne iki; Günahım başımdan aşkın. Yarab sen de […]
Ağaç duruyor. Yol da, ot da. Duran bir şey var bende, ağaç gibi. Onu ayaklandırıp, oradan oraya gitmem zor. Bende bir ağaç duruyor, bir ot […]
bir ellerin var demişti, anamın beslediğinden kırk kat daha şevkatle besledi beni. demişti ki bana, seni sevmenin bi tadı var. tatlı mı, tuzlu bilmem. ama […]
Perçemleri dağınık, biraz da elleri kirli. Soluk soluğa kalmış, çocukluğunun peşinde. Kırmızılar boyamış dizlerini. Derin bir sessizlik, biraz da haylaz. Huzur, tüm kara kutuların peşinde. […]
Kayalıklarda dinlenen bir şarkıydık yoksul adamlar bilirdi yüzümüzü gittin niyetsiz bir şafakla söyleştin ıslak pervazlarda gülüşün kaldı yağmurdan önce saçların ateşte kızarmış güllerin vardı Sen […]
Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden, teper ha babam teper paralanmaz teper taşlı yolları. Bir vapur geçer Varna önünden, uy Karadeniz`in gümüş telleri, bir […]
mavi gök orda mı bakıyorsun kuşlar hazır sokak lambaları yanık unutulmuş bir kadıköy vapuru hınca hınç insan çok geçmeyecek martılar beyhude turlar atacak kıyılar lağım […]
elimden tut yoksa düşeceğim yoksa bir bir yıldızlar düşecek eğer şairsem beni tanırsan yağmurdan korktuğumu bilirsen gözlerim aklına gelirse elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni […]
bütün fantastik kalplere bekçi diye atanacaktım görevimi anlasaydım ve unutmasaydım nerede büyülendim hiçbir fikrim yok ve kim istedi dünyaya alışmadan burada yaşamam gerektiğini ben bir […]
(izafiyet gereksiz bir kavramdır.) görüntüler bit gibi yerken saçları kelimelerin gümbürtüleri bir hayli dikkat dağıtır lakin üç kelimeyle daha yalın bir şiir yazılabilir yedi,kütüphane ve […]
Eyvâh! Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim o hâksâr kaldı, […]
ahmet fırat yaşar’ a 1. Kuzgunun Otobiyografisi -ne- söylemeden -ne söyleyerek- edemeyeceğim mouse altlığı olarak kullandığım kitaplar anlatınca anlaşılabilen sorunlardan bıktım boşuna almam için orta […]
fazla bu aynadaki ruj, ip iriyse kuklalar cani intihar ağzının içinde gizli, fayton akşamında kus titrek masal yuvaları bir de, üşütme gözlerini yaprak yarın bütün […]
Yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten? Seninle çarpışmak kişiliğimi pekiştirir benim. Ayak bileklerime kadar bu deredeyim işte, Yerin yassı taşları tabanımın altında, Alnımda birleşmekte güneşin raylarından […]
Gelin olduğun gün gördüm seni Yüzünde alevden bir pembe Oysa mutluluk sarmıştı çevreni, Bütün dünya bütün aşklar önünde Ve gözlerindeki yakıcı ışık (Artık o şey […]