Cevdet Karal, İki Elma Şekeri
Bilemezdim böyle bilemezdim Bir gün evdeyim dediğinde Her şeyin dokunaklı geleceğini Geçenlerde bir arkadaş demişti İnsan yaşadığı kadınla ölmeli Bu gözyaşlarını tanıyorum bir yerden Tanıdığım […]
Bilemezdim böyle bilemezdim Bir gün evdeyim dediğinde Her şeyin dokunaklı geleceğini Geçenlerde bir arkadaş demişti İnsan yaşadığı kadınla ölmeli Bu gözyaşlarını tanıyorum bir yerden Tanıdığım […]
izdiham.com kurulduğu günden beri genç yazarların ve şairlerin yanında oldu. Olmaya da devam ediyor. Edebiyat dünyasının kalabalığında sesi boğulan genç isimlerin seslerine ses olmaya devam […]
Bir gün gelir, “Tanrım!” diyemezsin artık. Toptan bir temizlik zamanıdır. Artık “Sevgilim!” diyemeyeceğin bir gün. Çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın. Ve gözlerden yaş akmaz. Ve ancak […]
korkma sönmez’i okuyordum sahnede gözlerim çakmak ıslak sakallar içindeki babama bakarak kulaklarıma taşıyordu kan karlı bir şubat çiliyordu evren paşaya yanıktı örtmen kolonya içiyordu korkma […]
Bırak kalsın masada ekmek Testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, Gözlerin uykulu. Saksıdaki çiçek susuz, kedi Yalını bekler bir köşede […]
Ve Douve’sun işte sen şimdi son odasında yazın. Bir semender duvarda kaçıp gitmede. O güzel insan başı yaymada yaz ölümünü. Yok olmak isterim sende, dar […]
Giriş yerine Benim bir köpeğim vardı. Dişiydi. Mahallenin en gösterişli erkek köpekleriyle dolaşmaya çalışırdı. Ama her defasında gebe kalır ve terk edilirdi. Sonra öldü. Yalnızdı […]
Nabokov vardır. “Edebiyat, peşindeki iri gri kurtla bir çocuğun Taş Devri vadisinden ‘kurt, kurt’ çığlıklarıyla koşarak geldiği gün doğmadı; bir çocuğun ‘kurt, kurt’ çığlıklarıyla peşinde […]
Seni bırakıyorum semender ellerimle Seni bırakıyorum Seni bırakıyorum Duvarlarda kurutulan anemon ellerimle İçimdeki sulara İçimdeki sazlıklara İçimdeki bataklıklara Seni bırakıyorum Seni bırakıyorum kendine kapanmış Kollarımın […]
Doğu yeli esiyor karşıdan kirpiklerim tozlu Ergin başaklar geçiyor iki yanımdan Sensiz Bir serin denizde misin kumda mısın Öyle mi omzunda kuruyan deniz tuzu Bensiz […]
Şiir üzerine metinler. Şiirden, fizik ya da marangozluktan söz eder gibi konuşan insanlar vardır ve bunlar, sözü aldıklarında, bakın bu olmamış, bunun yetkinliğini kanıtlayacak hayal […]
Bildim. Babam karların üzerine yüzükoyun uzatıldığında, karın ne kadar dondurucu olduğunu. Kırarmaya başlamış sakalları kara değdiğinde, dudaklarındaki titremeyi. Morarmış dudaklarından çıkan nefesin karları erittiğini. Bir […]
Takahama Kyoshi 1954 yılında ölen Japon edebiyatçı. İşte Kyoshi haikuları. Şafak sökerken, Kiraz çiçeklerine Vurup geçer yağmurun sesi. Çisil çisil yağan Hoş yağmurda Kiraz […]
Akşam yemeği yiyorum biraz, aydınlık pencerede Oda kararmış gökyüzü görünüyor. Dışarı çıkınca Geniş kırlığa götürür dingin yollar az sonra. Göğe bakıyor ve yiyorum- kimbilir şimdi […]
İnsanız işte, en çok imkansızlık içinde ne kazandıysak o kıymetli oluyor. Emek, iş, hayat, okul, başarı, kariyer, maddi ve manevi daha birçok şey. Hepsi imkansızlıkla […]
Kimseyle anlaşma yoluna gitmedi. 19.yy’lın sonlarında 1848-50 devrimlerinin sonrasında,Paris’i kısa bir süreliğine de olsa özgürleştiren Paris Komünü’nün üzerinden tam 18 yıl geçmişti Makhno Uykayna’nın […]
cebime tıktığım kuşlar çok üşüyor ben de üşüyorum desem kim inanır bunca yıkıntının altında bunca kırık cam batmışken ayaklarıma belki yine seviyordur diye bir papatya […]
Kemal Ateş yeni romanı “Veresiye Defteri”nde 1940’lı ve 1950’li yılların Ankara’sına götürüyor okuru. Türkiye Cumhuriyeti’nin taze başkentine Orta Anadolu’nun köylerinden göç başlamıştır. Şehirleşmenin daha yeni […]
Bir anlamda, sıkıntı içinde olan İlkçağ insanının yaşamına yönelik psikolojik yardımı anlatıyor. Tümüyle İlkçağın yazınsal türüne özgü bir edebiyat olan ‘Teselliler’, Romalı filozof, devlet adamı […]
1. Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış. O zaman uçmanın anlamını da daha iyi öğreneceksin. 2. En yüksekten […]
haydar uzağı bir şehre gidiyorum ayaklarımın altı kızıl toprak varolmanın yokluğuna bir dergi aldım okumuyorum sayfalarına ağlıyorum insan acımadan yazamaz ki neden masumiyet hep ansızın […]
veda! birinci gün – martılar bu şehri terk etti ters giydiğim ayakkabılarla, adını bile bilmediğim sokaklarda yürüyorum. levha yok, yön yok, ışık yok. sağa sola […]
önce sola, sonra sağa, yine sola bakan akıldır, kalp uzatmaz. akıl iki kere ikiyi iyice bilir kalp ikiyi inkar edecektir. insan uykudadır, ölünce uyanır, günün […]
Ahmet Taşgetiren Avatar filmiyle alakalı yazdığı köşe yazısında (5 Ocak 2010 Salı) filmde görülen kuşları, tarihlere “Fil vak’ası” olarak geçen hadisedeki ebabil kuşlarına benzetir. Pandora […]
Gizem bir geyik başı gibi uzanıyor aramızda Boynuzlarında senin karmaşan ve sana ait Bilmediğim, Bilmek istemediğim onca şey. Buna benzer çözemediğim bir çok şey Ormanda […]
burada herkesin delirmekten sustuğu yerdeyim baktığım suretlere ayna olamayan ben içimin sarkıtlarından salladım kendimi tekinsiz bir rüyayım şimdilerde kim yorumlasa tersine akıyor ırmaklar göğün dibini […]
Ölüm, bütün zamirlere uğrayacaktır. içinizden biri mi ölmüştür ayakkabıları ters çevrilmiş soğuktur nefesi acıyla yıkanmış beyaz bir örtü üstünde kaygu kızgın bir mille içinizde […]
İbrahim Üzülmez Beşiktaş’a veda etti. Bir futbolcunun deli lakabı ile anılması başlıbaşına ona bir sempati duyma sebebidir zaten. Topu sürerken kafası hep yerde bir adamdı […]
Geceleri korkulu yollara gittiniz mi Biz çok şeyi vakit yok pek kısa geçiyoruz Limanda bilinen gemiler oysa açıklardadır Kullanırız bir sözü ama hangi anlamda? İnsan […]
bir kadın gözlerini gizlemeye karar vermişse korkunçtur, bütün gıcırtılarından yataklar durur. ne zaman bir çim kokusu konuşmaya karar vermişse belânın dilinden katanalar arka ayakları üzerinde […]
İzdiham göz alıcı tasarımı, yeni yazarları ve zengin içeriği ile tüm Türkiye’de. Aşağıdaki tablodan, il/ilçe veya kelime arayarak, size en yakın satış noktasına ulaşabilirsiniz. […]
I Kayalar bilmez Konuşur durursunuz onlardan Avuçlarında başlayıp biten Büyüklüktür yalnız Ve unutmak gelip gidişini yanıp sönüşünü denizin Güneşlerin kırmızı II Gülmek ağrısını duymazlar Yahut […]
evlere ve şehirlere kapısından girenlere… ey çoğunluk, azalın! azalın siz çoğaldıkça muaviyeleşiyorsunuz birlik putunuz olmuş merhametten çok cezayı konuşuyorsunuz daha kendi fethiniz tamamlanmadan atlara […]
Geriye bakarak yanıtlıyoruz birbirimizi Bir destek aranır bir güç alırcasına Dönerek ikide bir anıların ülkesine.. Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza […]
Çiçeklerin dişleri, çiylerin saç filesi, Elleri şifalı otların, Sen, mükemmel ıslak hemşire, Hazırla benim için dünyevi çarşafları Ve kuştüyü yorganını yolunmuş yosunların. Uyumaya gidiyorum hemşirem, […]
ölüyorum suçlarım için, suçsuzluklarım için yoksunluk için, bedenimin her parçasında ve ruhumun her parçasında duyumsadığım yoksunluk için, seslendirilmeyen, gürültülü sözlerle yazılmış bir gazete gibi beni […]
“Uyanıyorum, bakıyorum yok” dediğinde insanın boğazına bir şey oturuyor. Gönlünün eşini bulan garip değildir, demişti Neşet Baba.. Gönlünün eşini bulup da kaybedenden daha garip kimdir? […]
Çiy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı. Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı gözlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; mürekkebini […]
100 yıl önce basılan bir eserde delilik çeşitleri aşağıdaki gibi tarif ediliyor. Asıl deli: Kendi kendini cennetlik sanır. Ağzı açık deli: Söyliyecek yerde ağzını açar […]
Ey yazı yolunun genç yolcusu! Şimdi kulaklarını dört aç, sözlerimi iyi oku! 1-) Kitap okuyup okumaman beni ilgilendirmez, ne halin varsa gör! Fakat okumayan birine […]