Dücane Cündioğlu, İnsan Nefesine Hasret
Çıplak olarak ölü bulunduğunda Romy Schneider’ın avucunda sıkışmış bir kağıt parçasından babası Wolf Albach-Retty’nin bir zamanlar kendisine yazıp bir yaş gününde hediye ettiği şu sözler […]
Çıplak olarak ölü bulunduğunda Romy Schneider’ın avucunda sıkışmış bir kağıt parçasından babası Wolf Albach-Retty’nin bir zamanlar kendisine yazıp bir yaş gününde hediye ettiği şu sözler […]
Bana şöyle diyordunuz: «Yurdumun büyüklüğüne paha biçilmez. Onu büyük yapan hiçbir şeyin anlamı olmayan bir dünyada biz genç Almanlar gibi, uluslarının gücünde bir anlam bulanlar […]
Uçmaklara uçanlara uçuşa Bu çok fazla İlk sendin elini tutunca ayakları yerden kesilen Hep aynı kalmanın laneti üzerinden gitti İlk uçuşundu ya da kaçıncı acemiliğin […]
“Merhamete bakışım, sözlük anlamıyla acıma duygusundan ibaret değil. Maddi dünyayla ilişkisi kesilmiş son derece manevi kalmış bir hali var merhametin” diyen Zeynep Arkan dokuz yıl […]
O sabah ana mektebinin bahçesinde fevkalade bir telaş ve canlılık vardı. Talebe bayramı günüydü. İlk ve orta mektepler, kafile kafile marşlar söyleyerek sokaklardan geçiyor, şehrin […]
Hadiye’ye Mektuplar, Reşat Nuri Güntekin’in yaklaşık on beş yıllık bir süreçte karısına yazdığı mektupları bir araya getiriyor. Yıllarca müfettiş olarak ülkenin her yerini dolaşan romancı, […]
İki sene evvel bir iş için Fransa’ya giden bir arkadaş anlatmıştı. Eşya olarak bir bavulum vardı, bir de ahbaplarımdan birinin Marsilya’daki bir dostuna gönderdiği […]
Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim. Gece de sonsuz değil, kötülük de. Ben de denedim. Lav fokurdarken, gidip geldim delilikleri. Bin vampir besledim şuramdaki inde. Sövdüm […]
Bana bakarken göz bebeklerin büyüyor. Belli ki ben senin nazarında, oldukça ilginç ve bir o kadar da parlak bir şeyim. Bence, bana öyle bakma. Çünkü […]
Çok az şey saklamışım yaşamımda; ne bir fotoğraf var ilk aşklardan ne bir mektup, dostlardan beş on tane; şunları yazmış Stockholm’den Demir Özlü 1983’te: […]
siyahın gezginiyim: her gün daha derine yanar akşamla caddede vebalı lambalar, bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine; redingotlarıyla mumya gibi otururlar iş yerlerinde, kahvelerde. ve akar […]
Avusturyalı yazar ve muhabir Stefan Zweig, 28 Kasım 1881’de Viyana’da doğdu. 18 yaşına geldiğinde, Viyana Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Bilimleri Fakültesi’ne girdi. Yüksek öğrenimini burada […]
Gözlerimi açtım. Bahar gelmiş. Bahar! İnanılmaz ama olmuş işte. Ağaçları tutmuş, karşı dağları. En son denize değmiş ucu. Yosunların keyfi gelmeye başlamış. Su böcekleri, karides […]
“ah evet biliyorum demode lakırdılar bunlar demode irrasyonalizm, antikapitalizm demode dünya kocaman bir köy, en iyi sigara malbora…” —Ah Muhsin Ünlü Günümüzde ne kadar Doğu’ya […]
Kendimi hep bir rasyonalist olarak düşünürüm ve bana göre bir rasyonalist, insanların rasyonel olmasını isteyen kişidir. Rasyonellik günümüzde birtakım sert eleştirilere uğramış bulunuyor; öyle ki, […]
Çünkü gök sıkıntıyla ağar rüzgâr buruşur, bir yaprak düşer ve kaçıyordur solgun mavilikte maviler ve al geyikler. İşte altın ve kara akıntılar: analar, yitirilmiş resimlik […]
Fırlatıp atanlar var. Saklayanlar var. Evlerini düzenli olarak talan edenler var ya da onu, bir aşkın en gizli köşesi olan bir anıya çevirenler. Ve saklayanlar […]
Sevgili Ekmeleddin Amca, Öncelikle, neden Bey, Beyefendi, Sayın gibi sıfatlar kullanmadığımı belirtmek isterim. İsmi Ekmeleddin olan birine ancak bu gider diye düşündüm. Yani siz Hulusi […]
Her zaman dürüst biri olduğunu, bununla da gururlandığını biliyorum. Ama kendine tek bir soru sor: İnsan niye gerçeği söylemek zorunda? Bizi böyle yapmaya zorlayan ne? […]
Bülent Parlak “İzdiham” sitesini dergiye çevirdi, ikinci sayısında genç, dinamik, parlak bir hüviyete ulaştı. Umarım böyle devam eder. “İzdiham” sadece internet ve dergi yayımı değil, […]
[Prag, 9 Ağustos 1920] [Cumartesi] Pazatesi Öğleden Sonra (Aklım Fikrim Cumarteside) Bugün sabah yazdığım mektuptakinden daha fazlasını söylemesem, bir yalancı olurdum; üstelik sana, senin karşında […]
1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen 2- Gökyüzünde bir bulut 3- Bitlis’ te beş minare 4- Biri yazlık, biri kışlık iki […]
Aynalara söylediğim cümleleri gözlerine ağıt yakma imkanı bulsaydım. Bulsaydım birkez daha ölürdüm. Ölürdüm çünkü ölmek, bir tür ağıt yakmaktır, elbette Kürtçe. O gün onca kitabın […]
Merhaba, “Olmasını istersin olmasından korkarsın.” Ne ilginç bir ruh halidir. Olsun diye duaya dua eklersiniz; ama aynı zamanda “ya olursa”nın endişesini de duyarsınız. Zira olduktan […]
Burası çocukluğumun her mısrasını aruz ölçüsüyle kaldırımlarına yazdığım, inançsıza bile şükür sebebi olabilecek kadar güzel kadınların geçtiği, yalanlarını bildiğim en dürüst insanların yaşadığı sokak. Bu […]
İstanbul’a en yakın Anadolu denir Adapazarı’na. Bu tabiri bir arkadaşımdan duymuştum fakat yaygın, anonim gibi gelmişti kulağıma. Evet, neticede Adapazarı net şekilde taşradır: Merkeze, İstanbul’a […]
Eğitimli ve bilge kişilerin ortaya koydukları akla dayalı bilgi yaşamın anlamını reddederken büyük insan kitleleri, bütün insanlık, bu anlamı akıldışı bilgiyle algılıyordu. Bu akıldışı bilgi […]
“Hayat böyledir işte; kendi kaderiniz üzerinde bahçeden toplanıp fırında pişirilen sebzeler kadar bile söz hakkınız yoktur.” “..Ben o tür bir insan değilim elbette. Karşımda birisi […]
Pişmiş el sadece bir kahramanlıktır. Van Gogh’un akıl sağlığından söz edilebilir, o ki, hayatı boyunca sadece bir elini pişirmiş ve bundan başka da bir kez […]
Oysa dalda sallanan bir kağıt parçasıydım. Okulun koridorlarında çarpa çarpa soluğum, sürüklenen, 35 yaşında aftan dönmüş bir adam. Her gün iş yeri mahlûkunun ağzından can […]
Mektup ne güzeldir” Lâedrî “İnsan niye mektup yazar? Ya yüz yüze gelince anlatmak istediklerini açık açık söyleyemiyordur, ya da o ikinci kişi uzaktadır, onunla yüz […]
Geçen haftadan beri hayatımın pek bir anlamı yok gibi geliyor. Ne yazılarımı okutacağım birisi, ne sabah güldüğümüz birisi, ne de balkonda kuşları yemlediğimiz birisi var […]
Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta […]
24 Ocak 1962’de aramızdan ayrılan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mezar taşı üzerine en bilinen şiirinin iki dizesi işlenmiştir: “Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında.” […]
Ankara’da deniz yokluğunun, olası tufanda gemiye bineceklerin sıralamasını değiştirmeyeceğini bilmeseydi Sayıştay, sayabilirdi tüm şairleri şairden. Nilgün Marmara yetmiş yaşında yeğlerdi intiharı Gilles Deleuze gibi. Az […]
proleterim bugün, bir ekmeğe başlamak ve sigorta gülersen talih bana çeyrek takarım yakana fazlası gelmiyor elimden gibi şeyler ya çok abarttım düşmeyi ya az abandım […]
Kaderi düğünlerde çalgı çalmak olan adamlara çalgıcı denir. Nice adamlar şeytanın bacağına ortopedik müdahalede bulunamadığı için yerel kalmışlar, geçimlerini topladıkları bahşişlerle sağlamaya çalışmışlardır. Sanat bahşiş […]
Sıfır iki yüz on iki dokuz yüz on dört on sekiz kırk beş numaralı telefon tarafından arandım bugün. Açtım. Bana adımla hitap eden müşteri temsilcisi […]
Rıfat Eroğlu şiiri. ı. bir Yahudi kanser olduğunu öğrenir kalan üç aylık ömrünü doksan güne çevirir en yakın döviz bürosunda ıı. kargaların gıda tüketiminde atladığı […]
Daha uzun söyleyebilirdim bu sevinci kendime Bekledim biraz serinlesin yeryüzü Cümle ağrıların beni beslediği toprak Şimdi seninle sözleşecek bir ömrüm daha var Ellerimde birdenbire çoğalan […]