28 Şubat 2016

Mustafa Akar, Yaşayana Ölüm Tarifleri

ile izdihamdergi

Hiç roman yazmadım bilemem nasıl yaşanır uzun bir hayat
Nasıl yazılır bilemem
Masalından atılmış Leyla’yı yeni bir aşka ikna etmenin şiiri
Hiçbir şey geri dönmüyor dünyaya
İlk fırlatıldığı zamana
Uçmayı bir baş dönmesi sanmaya alışırdım belki de
Yalnız içimdeki müziği çalmanın ustasıyım oysa ki
Yaşamın sonuna gelmişim gibi yaşıyorum her günü
Füruğ gibi ben de uzun bir caddedir demiştim yaşam
Ben başında sen sonunda beklediğimiz
Ve kader aramızda gidip gelen bir tramvaydır orda

Bana dolu gelirken sana bomboş giden
Yaşam demiştim, yabancı bir şehrin
Uzak bir otelinde kalmışız mahcubiyetidir belki de
Tanımlamalardan sıkıldım, tanımaktan dünyayı
Hâlbuki dünya beni tanımıştı,
Bir Yusufçuk böceği gibi dalgın atlatmıştım sebepsiz günleri
Geyiklerin karnını yasladığı sarıçamlara benzetmiştim
Yeryüzünün bayram sabahlarındaki ürpermesini
Esperanto demiştim birden yüksek sesle Esperanto
Hiçbir yere gitmek istemese de her yere giden bir şairim ben
Böylece modern zamanlardan istifa edebilir miyim rabbim
Rabbim, şimdi içime bir cennet ferahlığı üflesen
Üstüme düşse aynı ferahlık kuş seslerinden
Düşüme girse sancağın altındaki mübarek tayfa
Saygısını kazansam hısım akrabanın, konu komşunun
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Mustafa Akar, İtibar Dergisi
İZDİHAM