10 Mart 2016

Hece Dergisi’nden mısraları Fatma Şengil Süzer seçti

ile izdiham

 

Hayat bir ritimdir bir ritimdir bir ritim
tutturdun yahut tutturamadın
oysa kural basit: kuşlar gökte uçar
ve ölüm her yerde alestadır
dikkat et beyhude bir yorgunluk olmayasın

Mustafa Köneçoğlu
(Hece, 208)

 

mazeretlerin perdeler örtülene kadar, sonra içinden
bütün dillere çevrilmek geçiyor ilk günkü sesinle
sonra alışınca bitiyor, korkudan kullanılmış bir kahkaha olarak
kalıyorsun günlerin ilmihaline

iyi dilekler, iyi saatler, iyi şiirler gibidir canım
sadece iyi olmak geliyor elinden o da her zaman değil
otopside unutulmuş o makas,
içinde unutulmuş göz çukurları, ağız boşlukları, kalbi olmayışın kararlılığı
yerini alıyor dünyaya hız veren karanlıkta
başka çaresi yok şair
gerçekten kurtulmak istiyor burada

ince döşenmiş o şiir evinde
son parça dünya kahrı içinde.

Salim Nacar
(Hece, 208)

 

Ben küçükken yaban keçisiydim, karışmak topluma
Bir onmaz ihmaldi aslında biliyorsun
Çünkü evcil ve medeni olan ne varsa
Sürüyordu bir uçuruma gülen ve ağlayan maskeleri

Tam ağaçtan düşmekten bahsedecektim
Armudun kırılan dalından
Toplu konutların plastik salıncaklarında buluverdim kendimi
Kime teşekkür edeceğini bilememenin güceniği.

Nergihan Yeşilyurt
(Hece, 208)

 

önümüzde dünyadan memnun olma kaleleri
tek tek yıkman için ellerini ovuyorum
ellerinde altın dokunuşlar

üzerinde savaş elbiselerin
hangi sefere çıktıksak ellerine bakıyoruz
ellerin ağır, yavaşça kaldırıp
savaş emirleri

Ümit Güçlü
(Hece, 208)

 

adımın kemiklerini öğüt
ayak etlerime bilenerek vardığın
şehri, bilen büyüklere soralım
sonra hırkasını alıp alıp atacak çocukları gören kapılardan
övülmüş dudakların kuyusundan çıkarıp –yarıda kalanları

Hasan Hüseyin Çağıran
(Hece, 208)

 

Söylemeliydim,
Ben çağırdım içime bütün büyücüleri
Kanayan avuçlarıma tütsüler bastı rahipler
Sırrıma hu! çektiler sırrıma vakıf dervişler
Söylemeliydim,
Sana bu kuşları haber vermeliydim
Ve büyücüleri
Ve rahipleri
Ve dervişleri

Enes Talha Tüfekçi
(Hece, 208)

 

İki kapıdan da kendime baktım –doğum ve ölüm aralığından
Beyaz mendile gönül koysan ne fark eder ki –balkona asılan
Kravatlar gibi düzgün mü sanıyorsunuz boyunları –yoksa fazla mı karamsarız?
Hava karardığında –gece şarkısı öpüyor ağaçları –yakışıyor uysallık papatyalara-
-Saçlarımın hatırına inanıyorum aynaya-

Ümit Zeynep Kayabaş
(Hece, 208)

 

Seni sevmekten yapılma bir dağın sebebi
kendini yüklenmiş bir kadın boğulmakta…
ağzımı kapatıyorum sıkıca, bir bant, plates lastiği
elyaf bir yorganla…

Emine Kocabaş Kılınç
(Hece, 208)

 

neresinden kopmuşsa kopmuş işte hayat
sarhoş seğirmesiyle geçip gidiyor günler
sonunda bıktım şehrinizden gölgenizden
biliyorum sonunda galip ayrılacağım gülüşünüzden

kaç günlük küskünlükler taktım ki yakanıza
gideceğim şehirde elbet bir derviş yavaşlığıyla bilineceğim
belki ben şiirden başka hiçbir şeyden anlamam
ve geçerim bir kış gibi güzelliğinizden

İsmail Aykanat
(Hece, 208)

 

beslenme çanta ve korna sesi
taşınamaz bir yalnızlık gibi
ağırdan düşer koltuğa
devam eder yüzündeki güzellik
çocuğun eli kendinde kalır

Abdurrahman Ekinci
(Hece, 208)

 

Ruhumun istilacısı o kambur düşünce
Saklı hazinem, kayıp haritam
Her kaldırım bir engel atlamalıyım
Sur kapıları, sfenksler, post modern dervişler
Sevmek alışkanlıktan yapılır fikri
Boş ver bunları çağ atlamalıyım

Onur Ocak
(Hece, 208)

 

tanrının gönderdiği tohum anlattı
nem yapışmış çölde üzerine
savrulmuş ayrılıp yağmurdan
demir perdesine yapışmış insanların
kargaşa tutku
bunların hepsini o anlattı

Afra Kutluğ Benli
(Hece, 208)

 

ve durup dinlenmeden aldığım bu savaşta
bir kalbi olana en son uğrayan nedir

Şükran Kara
(Hece, 208)

Fatma Şengil Süzer hazırladı
İZDİHAM