9 Mart 2016

Dilek Kartal, İtibar’ın Nisan 2015 sayısından mısralar seçti

ile izdiham

Tundan tuna derdi annem

Tundan tuna savrulsun seni bir defa üzen

Mezarımı bulduğumu

Söylemek istiyorum

 

Fatma Şengil Süzer (İtibar / Nisan 2015)

 

 

Sen ısırıp cennetten dökülen sırçaları

Kütür kütür kırarken çocukları dişinde

Bakmazsın yaşın yaşı göğün ağlamasına

Aşk yazmaz kitabının eşşek kadar cildinde

 

Süleyman Çobanoğlu

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Kadınlar pazardan dönüyor mutsuz

Adamlar evlerde oluyor yorgun

Ölümün önüne kattığı ömür

Günlerden akşamdır, üzgün ve ağır.

 

İbrahim Tenekeci

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

haaa sürünerek başladıysan hayata

kanatlanıp da uçmaya pek zaman kalmaz

kelebekleri hatırlatırım sana

sorum yok ama lütfen cevap yaz

 

Zafer Acar

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Sivillerle aynı vagonu paylaşıyorduk

Sen Hacı Osman’da indin bense devam ettim

Kalpleri geçersiz kılan öfke

Hareket eden her şeye el koymuştu…

 

Furkan Çalışkan

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Dirensem ve inansam yeniden

İnansam sevinmek vardır

Bilebilsem bahar oradadır

Yine de söyle, bu darlığı kaldır

 

Elif Nuray

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

düşününce insan teselli buluyor:

uçurumlar yalnız çalışır,

güneş arkadaş aramaz..

öyleyse ben neden üzülecekmişin?

başımı eğdim gökyüzü geçti.

 

Muzaffer Serkan Aydın

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

gene de haksızlık etmeyelim insanlığa

körleştik sağırlaştık ama dilimizi yutmadık

şeytanla şakır şakır konuşuyoruz mesela

 

Aykut Nasip Kelebek

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

saçları iki kere taranmış gençliğim annemin yüzüne hevesli

biliyorum, tavanı göğe bakan sokaklar

kiraz çiçeğinin güle yenilmesinden şikâyetçi

 

Cengizhan Konuş

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Suyun gövdesi toprakla konuşacaktı

beni okul tatilinde on beş gün

buz gibi dükkâna koydular

somutlaştım

.

 

şair olmadan her şeyi böylece demem gerekecek

şimdiden yazıyorum bunları şimdiden yaz

ilerde şair olursan yazamazsın

demem gerekecek.

 

Samed Karataş

(İtibar / Nisan 2015)

 

Seni maalesef ben de anlamam anlarmış gibi yaparım

Çayını doldururum, yanağımı uzatırım, hayallerine evet

 

Muhammet Mücahit Yılmaz

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Kendine bakmış olsa görecek en nihayet

Bize bakan bir ayna dünyanın neresinde

Nurettin Durman

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

müşterek bir şeyler buluruz belki seninle

biraz gayret edip şurada hiç konuşmasak

.

.

 

aynı güzellikte iki hareket olsaydık

yan yana durunca bu kadar insan içinde

 

Nadir Aşçı

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Son elde kazanırım diye oturduğun masada

Öğrenirsin yeniden, yeniden kaybetmeyi

 

Orhan Özekinci

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

çünkü ben, akşamları üzülürüm diye haber izlemeyenim

canım neremdeyse oralarım ağrıyor acizlikten

 

Melih Tuğtağ

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Geriye bakan kadınların şakağındaki ter

.

.

Aralanmış tül, gözde yağmur, hâtıra ve fer

 

Rabia Gelincik

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

Biz varken devlet yoktu, bizden iktidarlar gördük yalnızca

Wesphalia’ya giderken aldı da bir yağmurdaki yağmura dek bizden

Ve biz; sağanağa tutulunca umurlarında olmadığımız

Fakat kesilince dua için akla gelendik

 

Ve biz üçümüz, şimdi size ambalajsız bir soru sorsak;

“İçinizde Müslüman olduğu anı hatırlayan var mı?”

 

Yusuf Armağan

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

karanlık mahzenlerde bekleyip mayalanan öfkem

gün yüzü görmemiş umutları var ülkemin

 

Bilal Can

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

 

haç ve isalar arasında girince Müslüman mezarlığına

burada ölmesem diyordum burada ölmesem iyi

 

Ahmed Ölmez

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

İdeolojisi henüz belli olmayan

Taze bıyığım ve sakallarım

Sokağa çıkmaya hazır değilim

 

Bilal Çağlar

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

 

insanlar kaçıyor hızla şehrimizden gövdeleri taze bir tütün

 

Ömer Fatih Andı

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

 

Bir de mecnunlar çıktı mahallede düzmece,

Ağızları İngiliz anahtarı dilleri piespidir.

Yolarak kanadını pazara arz üzere,

Aşk sözleri satarlar hem de indirimlidir.

 

Berat Demirci

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

 

namaz kılmak, eve ekmek getirmek

baba sırtı ne mübarek şeydir anladım böyle

.

.

.

 

oğulların gözlerinden öpülemez

gözlerinden öpüyorum denir ancak.

 

Mehmet Emin Küçüker

(İtibar / Nisan 2015)

 

 

Dilek Kartal hazırladı.

İZDİHAM