Murathan Mungan, Fay
kaç kişiyim bu yalnızlığın ortasında bir boğa, bir leopar Arena ve Opera İyot ve Rüzgar Arsenik ve Sözcükler arasında yüzüm çalılıklarla kaplı aralayan gözüpek avcılar […]
kaç kişiyim bu yalnızlığın ortasında bir boğa, bir leopar Arena ve Opera İyot ve Rüzgar Arsenik ve Sözcükler arasında yüzüm çalılıklarla kaplı aralayan gözüpek avcılar […]
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl […]
bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, bir yanlışı düzeltircesine açmış; gelmiş ta ağzımın kenarında konuşur durur. bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, güverteleri uçtan uca orman; […]
Bilgisayar olarak kullanmış bir gölü Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali Bir ilk aptallığı düğüm sayarak Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış. Bu yüzden önündeki ayna […]
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım […]
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık […]
Şimdi utançtır tanelenen sarışın çocukların başaklarında. Ovadan Gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan Çeviriyor o küçücük güneşimizi. Taşarak evlerden taraçalardan Gelip sesime yerleşiyor. Sesimin esnek […]
Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum. Yıkadılar, aldılar, götürdüler. Babamdan ummazdım bunu kör oldum. Siz hiç hamama gittiniz mi? Ben […]
III Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların boşluğa […]
I Betonun hüznünden doğdum suyun isyanından güneşin kırılganlığına dokunup geliyorum. Sana söz yakışır, ağzını hazırla. Kırık bir şehir hikâyesinden doğdum, kırk meseleden bardaklar ve demli […]
Konuşmam artık, ağır sözler söylemem bir düş için sabahları göğsüme sedeften bir çiçek işlerim Hiç bilmedim,konuştuklarımdan ne anladın, ormanın korkunçluğunu söyledim, ovanın serinliğini sustum, sen […]
Bir çiçek açtığında Bir eski avluda Diyor ki; Çalıda sarı bir çiğdemim ben Ve senin çok eski cümlen. Sen otursan, gitmemiş ki! olsan Ben sana […]
İçimin canına okudum Bu yüzden sadece ona Yine de kalktım gezdim dünyada Beyaz! Güya bembeyaz şeylerden bahsedecektim Lirik parmaklarıma dökülen mürekkeple canıma bulaşan ağu mesela […]
elim ayağım epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum adında hem ekmek, hem gül geçen kimseyi görmedim tanımıyorum ben biraz yavaş günde beş defa hiçbir şey […]
Bir kırlangıcın kanı var ön camımızda sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür picasso ve prezervatif işte tam da bu anda bu anda bir kız ağzına bir […]
Şiir bitti diyorlar, bitmeyecek efendi! Ben Şirazi’den sonra bilmem kaçıncı Sadi… And içtim ve devraldım yetimlerin ahını Her gece bozmak için istirahatgâhımı Sele verdim ırmaklar […]
at nalları şakağından vurabilir bir gün batıl olanı biz de bu sayede on iki yerimizden falan parçalanabilirsek ne âlâ renkli gözlülerin “maaşallah” demeyi unuttuğu her […]
anneme okunmasın lütfen anneler günü ritüelinden: kahvaltısız koşmalı, erkenden dört çarpı yüz koşmalı bayraksız koşmalı, marşız, çingene kızına koşmalı sar be ya demeli, böyle janjanlı, […]
kafaya koyduğumda yirmi bir falandı peki dediğinde taş çatlasın yirmi iki verirler mi bakalım diyordum kendime tamam istiyor da, kız öğrenci; hem öyle böyle değil […]
İrfan’a Bizim izinlerimiz yandı. Bomba patladı böyle oldu Duvar yıkıldı, har yüreklere su saçıldı Buzdolaplarının karı eridi Muslukları açık unuttular evlerini su bastı Dolar yürüdü […]
-Ey çalımla yerde yürüyen adam Göğün seni çektiği anda ne yapacaksın Kılıcın kınından keserek çıkması gibi Kağıdın bir bebeğin tenini kesmesi gibi Dünya hafifçe kesildiğinde […]
Saat Çini vurdu birden: pirinççç Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan Kasketimi eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin Bir […]
beyefendi öyle zannediyorum ki siz tam dişimizin kovuğuna göresiniz ki madem ki siz efendisisiniz bazı kelimelerin bir öğleden sonra aydınlık bir salonda birer fincan kahve […]
Evin önünde hark vardı, Harkın önünde alçacık köprü, Köprünün üstündeki çocuklar Hayalet gibi bir kuş gördü. Eğilip baktık tahtalar arasından Uzaklardan gelme bir garip kuş. […]
herkes zalimdir kendi gözüne karşı gözünden kir akar şehrin içinde herkesin herkes hep dua eder ve hiç inanmaz kimse sormaz herkes ölüyor ama nereye kimse […]
I. Ben halkıma bakınca ietete camından Bir sinek vızılca kıyamet turfanda toplar Muavinin ileri görüşlülüğü anayasaya uygundur Çağdaştır, laiktir, demokrattır başka bir boktur Şimdi ben […]
Ağzımda ölüler hapşırıyor doktor Onlara çok yaşa diyorum babam iri kemikli bir adamdı öldüğünde dizlerini öptüm ben annemin yatağının gördüğü rüyayken sarı çiçeğin babasıyla kafiyeliydim […]
Karışır kıpkızıl acılarla çocuğun alnı Daha cıvıl cıvılken düş arıları yüzünde bozbulanık Yatağına yaklaşır alımlı ablaları Zarif parmaklarıyla tırnakları gümüşten Oturturlar çocuğu pencere kıyısına Geniş […]
Uçmaklara uçanlara uçuşa Bu çok fazla İlk sendin elini tutunca ayakları yerden kesilen Hep aynı kalmanın laneti üzerinden gitti İlk uçuşundu ya da kaçıncı acemiliğin […]
Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim. Gece de sonsuz değil, kötülük de. Ben de denedim. Lav fokurdarken, gidip geldim delilikleri. Bin vampir besledim şuramdaki inde. Sövdüm […]
Çok az şey saklamışım yaşamımda; ne bir fotoğraf var ilk aşklardan ne bir mektup, dostlardan beş on tane; şunları yazmış Stockholm’den Demir Özlü 1983’te: […]
siyahın gezginiyim: her gün daha derine yanar akşamla caddede vebalı lambalar, bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine; redingotlarıyla mumya gibi otururlar iş yerlerinde, kahvelerde. ve akar […]
Çünkü gök sıkıntıyla ağar rüzgâr buruşur, bir yaprak düşer ve kaçıyordur solgun mavilikte maviler ve al geyikler. İşte altın ve kara akıntılar: analar, yitirilmiş resimlik […]
Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta […]
proleterim bugün, bir ekmeğe başlamak ve sigorta gülersen talih bana çeyrek takarım yakana fazlası gelmiyor elimden gibi şeyler ya çok abarttım düşmeyi ya az abandım […]
Rıfat Eroğlu şiiri. ı. bir Yahudi kanser olduğunu öğrenir kalan üç aylık ömrünü doksan güne çevirir en yakın döviz bürosunda ıı. kargaların gıda tüketiminde atladığı […]
Daha uzun söyleyebilirdim bu sevinci kendime Bekledim biraz serinlesin yeryüzü Cümle ağrıların beni beslediği toprak Şimdi seninle sözleşecek bir ömrüm daha var Ellerimde birdenbire çoğalan […]