Üç şair bir kadın
“Bir insan ne zaman ölür?” sorusuna Romalılar, eski bir taş yazıtta şöyle yanıt vermişler: “Onu en son anan insan öldüğü zaman”. Bu yazıda isimlerini yâd […]
“Bir insan ne zaman ölür?” sorusuna Romalılar, eski bir taş yazıtta şöyle yanıt vermişler: “Onu en son anan insan öldüğü zaman”. Bu yazıda isimlerini yâd […]
Mutluyduk İşte, Yaşıyorduk Bilmiyorduk, duymamıştık, habersizdik Mutluyduk işte, yaşıyorduk. Aydınlanmamış aydınlardık her birimiz, Maviydi gökyüzü, bulutlar beyaz Kar yenilebilir her daim, yağmur suyu içilebilirdi pekâlâ […]
Şairi Öldüren Rejim Kardeşimiz, değerli şair, saygıdeğer kişilik sahibi Cahit Zarifoğlu dünyamızdan ayrıldı. Ölümler üzerine yazı yazmak alışılagelen bir durum. Bu durumun biraz sahte, biraz […]
Bir de küt bir ağaç vardı önünde unutkan bir dut ağacı Bayılmıştım açlıktan lokantada, cezayir miydi fas mı Üç günde bir akıyordu o zaman sular […]
geçitte can veren otostopçular nihayetin akşamında salınıp durur med vakti şimdi evli adam evine köylü köyüne ya da cehennemin dibine demek kadar asabi değilim üstelik […]
Kocaman bir avlunun ortasında durdu durdu İçindeki bomboş avluya bakarak Gökyüzünden arada bir oraya Ölü bir kuş ya düşüyor ya düşmüyordu. Görseydi içinin olmadığını Çekip […]
Hiçbir ses yakalayamaz beni Dağlarda küskün, küçük Bir ot parçasının yankısından başka.Hiçbir ses yakalayamaz beni Nar ağaçlarının çıngıraklarından başka Duyuyorum burukluğumun tadını Kendimden uzaklığımın da […]
İlk şiir kitabımı, buradan çok uzakta yaşayan, daha doğrusu yazılan bir roman kahramanına adamıştım. Çocukluktan yeni çıkmış, yetişkinlerin dünyasının giriş kapısında dönsem mi, ilerlesem mi […]
Bir eylül günüydü. Aynada gördüğüm o sapsarı benzi, çökmüş gözleri ve buza kesen donuk simayı hiç unutmuyorum. Ona bakıp; “Sen gerçekten ben misin?” diye sormuştum. […]
Bakkal kokusu sinmiş marketlere Ey hatıra Sadakte Ben önde koştururdum Babam ağır ağır Vakit uçarı gider Hatıra arkadan gelir Lezzetini bulur Hafızada bekletilmiş zaman Daha […]
Düşünce dünyamızda derinlikli çalışmalar ile iz bırakma ve yol açma çabasıyla hareket eden Notlar dergisi 4. sayısı ile birinci yılını doldurdu. Derginin sunuş yazısında değerler […]
Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar’dan Bilge’ye Mektup Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir […]
Yoğun geçen bir kırk dakikadan sonra öğrencilerimin sorularından sıyrılarak kendimi öğretmenler odasına attım. Nefes almam gerekiyordu benim de. Çayımı alıp koltuğa yerleştiğimde bir ses dikkatimi […]
Taksim’de dünyayı kurtaran insan modelleri Taksim deyince akla İstiklal Caddesi gelir. Biz de İstiklal Caddesi’nde dünyayı kurtarmaya talip kişileri gruplandırdık. Umarız, beğenmezsiniz ama maalesef böyle […]
Ay Vakti dergisi sanki uzun bir maraton koşucusu gibi. Yıllardır koşusuna devam ediyor. Derginin kıstası belli. Ne şan ne de şöhret peşinde. Ay Vakti gündemlerin […]
İzafi Dergisi’nin 4. Sayısında “Kitap Neden Çalınır?” dosyası hazırlandı. Dosyada insan ile kitap arasındaki bu ilişkinin tüm boyutları ele alındı. Günümüz ekonomik sistemine de […]
14 Şubat, kimine göre kapitalizmin kasalarını doldurmak için uydurduğu para bayramı, kimine göre hengâmeli hayatın birbirimizden uzaklaştırdığı boşluğu sevgi sözcükleriyle doldurmak ve sevdiğimizi mutlu etmek […]
Panoptikon Fanzin’in ikinci sayısı çıktı Panoptikon, şiir üzerine düşünce üretmeye devam ediyor. Emrah Yolcu, “Şiir Geldi Word’e Dayandı” yazısıyla Panoptikon Ya Da Şiirin Gizli İktidarında […]
İnsan hayatı, bazen bir su birikintisine atılan taşın oluşturduğu dalgalanmalar gibidir. Bir bakıma taşı atanı beklemek, dalgalanıp hemen durulmaktan daha kolay… İnsan ne zaman ki […]
İnsan otuz yaşadığında n’apar? Dili dişi ağrır; dindışı ağrır. Gençlik lekesi çıkmaya başlar ovuşturdukça bağrını… İnsan kırk yaşadığında n’apar? Karşı odada alıngan bir ceylan biblosu […]
SKL Hareketi olarak 2 şeyin yasaklanmasını istiyoruz. Boks denen boktan spor, genç yaşta bir sürü insanın canını alıyor. Boks yasaklansın. Bu spor değil, vahşet. […]
SKL Hareketi eylem düzenliyor. Ne için düzenlediğinin bir önemi yok çünkü hepiniz önemsizsiniz ve hepimiz çok önemsiziz. Bunu anlayamadıysanız anlayacak yaşa gelmeyi bekleyin. Anlayana kadar […]
Aslında biz bütün bu olanlardan utanıyoruz. Bir gün pişman olmak için hepimiz sıraya gireceğiz / Bülent Parlak, Ricakeş, 26. sayfa […]
Ebru sanatı canımızı sıkıyor. Şimdi başlamadı bu can sıkma; yıllardır sıkıyor. Mıymıntı, sevimsiz, beyhude bir uğraş ebru. Belediyelerin bir şey bulamayınca açtıkları lüzumu tartışılmayan kurslarından. […]
O çocuğun adı Yiğit Mete. En küçük SKL Hareketi üyesi. Kendi bile haberdar değildi. Soldan sağa yazmak günahtır. İftar yapılmıştı ve hepimiz […]
“…Hiç kuşkusuz, bir film, kamu seyirliği olduğundan, özel sorunlarımız da özellikten ayrılarak kamusal bir nitelik kazanır. Kendi adıma bugün iyice belirli bir duygum var; bugün […]
Reha Erdem, sinemamızın son 15 yıllık süreçte yetiştirdiği en büyük yönetmenlerden biri kuşkusuz. Reha Erdem, sinemamızın son 15 yıllık süreçte yetiştirdiği en büyük yönetmenlerden biri […]
İzdiham’ın resmi olarak Yazı İşleri Müdürü olan Beyazıt Bestami, İzdiham’ın sivil insiyatif hareketi olan ama herhangi bir anlamı olmayan SKL Hareketi’nden komisyon kararıyla atıldı. SKL […]
Zamanımızda çalakalem yazmaktan mütevellit oluk oluk mürekkep sarfiyatına ve dolayısıyla gittikçe yükselen beş para etmez süprüntü kitapların seline karşı edebiyat dergileri bir bent, bir […]
Bazı insanların vicdanı vardır, içleri acır; sessiz kal(a)mazlar, görmezden gel(e)mezler. Yol ayrımlarında tereddüt etmezler, bir kişilik edinme kaygısı güderler, sürüklenmezler, tavır alırlar. Hayatlarının merkezinde bir […]
7. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali, bu yıl da 14-18 Ekim tarihleri arasında gerçekleşiyor. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali’ne 12’si yurtdışından olmak üzere toplam 26 şair katılıyor. […]
Martı Jonathan Livingston’dan değil, Küçük Prens’ten yanayım. İkisi bambaşka şeylerdir. Çünkü; -Martı Jonathan Livingston kariyeristtir, Küçük Prens anti-kariyeristtir. -Martı Jonathan Livingston sinekten yağ çıkartmayı önerir […]
her sabah okul yerine aşka giden bir çocuktun sen annen kırlangıçlar doldururdu beslenme çantana belki uykusundan hiç kalkamayan bir pazar sabahıydın sevgilim, yapışık ikizleriz biz […]
Anne ben bugün evleniyorum. Biliyorum Konuşacak çok şey var aramızda Aramızdaki sessiz harfler, üç noktalar, boş sayfalar Anne kelimeler anne kelimeler yakamdan tutmuş anla Gün […]
hep haziran gibi bir kere daha bir kere daha gölgemi öpüyorum bu altın yamaçlı kırmızı külahlı dağ bulutlarını da ben anamın mor nakışlı şalvarından istiyorum […]
Güneşle sevişmek bir hayal oldu ham sular yumadı yoz arzumuzu sözüm, parmağından sekip göğsüme değdiği zaman mı eritir buzu? Trenler ne kadar hızlanabilir süsleseler günlük […]
Anne ben geldim, üstüm başım Uzak yolların tozlarıyla perişan Çoktan paralandı ördüğün kazak Üzerinde yeşil nakışlar olan Anne ben geldim, yoruldum artık Her yolağzında kendime […]
Bu şiir Arzu için. – karıma bendeki o tuhaf bilgi, o garip ruh hali gece gündüz duran ve durmakla mükellef olan eşya hangi sırrımızla zehirler […]
Gecikmiş bir paydosun anonsu bu duyulan Hayır! Hiç kimse için istavroz çıkaramam! Ah şu Roma’yı yıkan bizdeki üstün akıl Ne çok azmettiriyor metruktaki güneşi. Sarsıyor, […]