Eyüp Can Şimay, Mutluluk, Her Şeyin Yanından Geçiyordu
çok da etkisi olmayan cümleler karşılıyordu bir yerlerde komşunun ve katilin ne anlama geldiğini fillerin, Orantısız güce maruz kalıyordum senegalde olmayan her bir fıskiye için […]
çok da etkisi olmayan cümleler karşılıyordu bir yerlerde komşunun ve katilin ne anlama geldiğini fillerin, Orantısız güce maruz kalıyordum senegalde olmayan her bir fıskiye için […]
Bütün yabancı gecelerini dünyanın Toplamaya yeltenirse eğer bir çocuk Yanına benim de bir kolumu koysun dünya Hiçbir açıklama yapmayan kadınların Dünden kalan soykırımları tamamladığını Nasıl […]
gün esmerliği öğretir Türkçe’nin çocuklarına namazı kaçırmış mü’min kalplerin pişmanlığıdır akşam renklerin uyumuna dikkat: sarıdan sonra yeşil yanar trafik lambaları neyi anlatırsa anlatsın hayat hız […]
aşkın ilk adımlarını sızlatan safran melekesine yandığım dirim yolunda tütsem erer sırrına cenin beni kekeleme adımı bana bağışla yorgun madenler yatıyor altımda oğullarımızla karıştık ve […]
Kentlilerin toptan ölümleri üzerine ve ölü gözlerine doldurulacak toprağın kalitesine dair […]
Unutmanın kendini bir köşenin tozundan arındırdığı dakikalar vardır. Bu dakikalar ya gelir ya gelmez veya ona doğru gitmek mi gerekir, bir çetrefil soru yumağıdır. İşte […]
Çağdaş adam peynirini yer Mozart dinler Kapatır şırrak diye Kapısını bir dolabın Zedelenir mi bu Harikulade müzik On sekizinci yüzyılın Bekâreti Sevgilim, sevgilim Mozart Hayatımıza […]
güldükçe aydınlığa çıkamıyoruz gibi bir his var içimde yürüyorum bir tane yüz göremiyorum su gibi müstehcen, ponponlu, umarsız kadınlar kılıcı kalkık adamlar, yeniyetmeler, şişkin terbezleri […]
Başlık bana ait değil, Foreign Policy dergisinden.Geçen yılın başlarında yayınlanmış bir yazıdan. 2015 Nobel Edebiyat Ödülü hiç beklenmeyen birine, “gazeteci kitapları” yazan Belaruslu Svetlana Aleksiyeviç’e […]
Jean Paul Sartre, Edebiyat Nedir?, Payel Yay., William L. Randall, Bizi Biz Yapan Hikâyeler, Ayrıntı Yay., H. E. Bates, Kısa Öykü: Yazınsal Bir Tür Olarak, […]
Bir şehri sevmek için illa orada doğmuş, büyümüş olmak gerekmez. Sonradan gelip yerleşmiş olanlar da o şehri sevebilir. Şehri sevmek onu güzelleştirmek demektir. Rant uğruna […]
En nihayetinde cenazemize gelecek olanın gözleri için Bir şiirim olsun istedim Yaşım yirmi bir ve yolun kıyısındayım cahit amca Vuslatı tespihine sığdıran insanlara özendim bir […]
Yaşamak, yeni bir emre kadar yasaklanmıştır. Bundan böyle kimse soru sormayacak. Şairlerden ve peygamberlerden Çekmediğimiz kalmadı bunca yıl, Başımıza gelmedik bela… Tarih konuşuyor, dinleyin! Kapılar […]
Şiir en çok da özgüveni yıkar. Kendi şiirini okumak cesur olmaktır. Bu yüzden küs yetişir tüm şairler. Ve bu yüzden piç doğar tüm şiirler. Hepsinin […]
Aralığın sonu, sabahın dördü İyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum New York soğuk olsa da, seviyorum buraları Akşam boyunca Clinton Caddesi’nde müzik oluyor Duydum ki, […]
Kalenderiz, sesimiz çatal, suyumuz karanlık Karanlık ve acı mı? Acı da ne demek? Kaderimiz bir Pazar’ın akşam saatleri Gel Allah’ın zabıtası topla bizi Kalenderiz, sakalsız, […]
Gecelerin birinci sınıfından eski Yunan-Latin gecelerine gidiyor ölüm Veya 17. yüzyılın büyük akşamlarına… Kurallara, ideallere uygun Türüne model olarak kabul edilmeyen mutsuzluklarla, tane tane arapça […]
*Hüseyin Karacalar’a Hiçbir sabah beni koynunda bekletmedi Terimin o hiç kurumadığı alnımda Çok çabuk unutulmuş bir hafızaydı bendeki Unuturdum uzunca bekleyişlerin nemini Tabanlarımın düzlüğünde susmazdı […]
Bu metin Edebiyat Ortamı Dergisi’nin Kasım-Aralık 2015 sayısında yayınlanmıştır. Epeydir kafamı kurcalayan sorular vardı? Şu arabesk meselesi… Çokça okumalar yaptım, bir şeyler yazayım istedim lakin […]
“… Ve başlangıçta yalnız karanlık vardı” Şimdi hangi tene uzansa ellerim gündüzden Dokunmadan geri dönüyor gecenin arzusuna En yeni tarihidir aşk insanın, ama neden Her […]
Yağmurlardan gelmiştir bir elinde çiçek, öbür elinde çilekli pasta Yaz denizi üzerinde gülümseyen martıdır, kokusuyla dolaşır aşkın Bir sinema gibidir yüzündeki incelik, Fatih Akın filmleri […]
Bakır ve ter kokan ikindi üstleridir zorlayan göğsümü Deştim nefesimi maddenin hallerinden soyutlayarak Ben ki kendi külümde duru harfler arıyorum ateşe suya ve sabuna dokunmayarak […]
305. Öfke geçiyor. Korku geçiyor. Acı geçiyor. Zaman da. Ve başka şeyler de elbet. Her şey zamanla geçiyor ve zaman da her şeyle geçiyor. Geçenlerde […]
ömrün boyunca çocuk kalasın diye bir yıl önceden havalandırdığım şiirden bülbülü düşürmedim hiç rüyalarından duman o zifiri odadan uçarak güle çalmış ölümle çarpışmadan uyandığım her […]
Kötümser bir dünyadayız ve burası başına herhangi bir kötülük gelse mutlu olacak, ancak böyle kendini haklı hissedebilir. Çünkü, bütün yaşam acı çekmelidir. Pesimizm bir din […]
garsona “çocukluğuma dönmek istiyorum” sipariş ediyor herkes herkes naylon kelimelerle konuşmaktan yorgun herkesin parmak izine bak: “herkes” yan masada anıların başında nöbet tutmaktan bıkan adam […]
bir ergenin kavga çıkartması gibi sevdim seni gözlerin yüzünden sana dik dik bakan şarkılar besteledim kimse orta dereceli bir memurdan bu kadarını beklemezdi öğle tatilinde […]
gök gürültüsünün ona dokunmak istediğine inanıyordu karda yürürken çıkan sesin kendisiyle konuştuğuna ve yılanların dilini anladığına yüz yıl önce kaybolmuş bir anının bir çukura saklanıp […]
Çam kokusu kokusu ol sen Ağzının ıslaklığını içmiştik beraber Yaz var ve yaza yakınız diye Kokusu ol çam kokusu sen Düşten uyanıyorum öğleyin dağ köyünde […]
Afrika’ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu. Kendimize işkence etmek için kullanmak isteyeceğimiz bir şey hep bulunur sanırım. Hipodromda başkalarının hislerini […]
Sevgili Paul, Dostlukları, nasıl kurulduklarını, -bazılarının- böylesine uzun, kimi zaman (yanlış bir tanımla) açığa vurulmamış bir biçimi olarak yorumlandıkları tutkusal bağlardan da daha uzun sürmelerinin […]
“Gene gelirsiniz. Gene gelirsiniz”. Karşılıklı bir aldanmanın peşinen mağlup hükmünde vedaya bakan bir cümle: “Gene gelirsiniz”. Mağlup, çünkü araya zaman girdikten sonra bu kente tekrar […]
Narlı Bahçe’yi arıyordum. Hangi coğrafyaya ait olduğunu bilebilsem yollara düşmeye hazırdım. Ama bir türlü hatırlayamıyordum: Batıda mıydı Narlı Bahçe, doğuda mı? Uzun yolların ucunda mıydı, […]
Şu bizim öküz, attı gitti beni buralara. Kız Hacer abla, insanın bir evi olmalı bir de sevişince sırtını dönüp yatmayacağı bir kocası. Yok abla, bununla […]
-Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır. -Eskiler’in edebinden, kendini geri çekme arzusundan ne kadar uzağız. -Onca beklememe karşın, döndü mü peki? -Zangır zangır bir tren geçerdi ya, […]
Bazı hikâyelerle akrabalığınız var sanırsınız, sonra beraber düştüğünüz ilk sayfanın hatırına küfredersiniz dünyaya. Ağız dolusu, yaprak yaprak gocunarak kelimelere. Kırk şiirin sonuna bitiştirilmiş bir hikaye […]
Profesörün Evleri, s. 45-50 Profesörün iki evi vardı, biri diğerinin içinde. Dışarıdaki evde yaşardı karısı ve çocuğuyla birlikte, rahat, temiz, biraz dağınık, onun bütün kitaplarını, […]
Aletler kaynarken belediye başkanı başını koltuğun arkasına dayadı ve bir parça rahatladı. Pazartesi gün ılık ve yağışlı başladı.Sabahın köründe kalkma alışkanlığında olanlardan diş hekimi Don […]
Yağmurun üçüncü günü evin içinde öyle çok yengeç öldürmüşlerdi ki, sonunda Pelayo onları denize atmak için seller altındaki avludan bata çıka geçmek zorunda kaldı, çünkü […]