9 Mayıs 2021

Serdar Arslan, Film Okumak Filmin İçeriğini Çözümlemekten İbaret değildir.

ile izdiham

İbrahim Varelci: Kitabın hayırlı olsun Serdar. Sinemaya gönül vermiş bir isimsin. Uzun zamandır film okuma dersleri de veriyorsun. Kitabını orada hazırladığın içeriklere göre mi şekillendirdin?

Serdar Arslan: Teşekkür ederim. Şöyle, kitap bir giriş yazısı ile geriye dönük on yıllık süreçte yazdığım sinema yazıları ve film eleştirilerinden oluşuyor.  Sinema yazıları ve film eleştirileri haricindeki giriş bölümü, bu derslerde şekillendirip oturttuğum düşüncelerime dayanıyor. Hatta kitabın giriş kısmı, derslerde anlattıklarımın bir özeti gibi de okunabilir. Diğer bölümler de bu özetin ortaya koyduğu bakış aşısıyla yazılmış yazılar ve eleştiriler…

İ.V: Sana en sık sorulan sorulardan biridir eminim: Herkes film okuyabilir mi?

S.A: Hayır. Çünkü film okumak sanıldığı gibi filmin içeriğini çözümlemekten ibaret bir eylem değil. Filmi kendi düşünce ve duygularını konuşmak için bahane etmek hiç değil. Kişisel olarak tabii ki bir filmin duygu ve düşünce dünyanızdaki karşılığı çok önemlidir. Fakat konu bir filmin anlamını bizden başkasına aktarmaya geldiğinde, orda kişisel değerlendirmeleri aşan bir bakış açısına sahip olmak zorundasınız. O bakış açısı da temelde film diline yaslanır. Filmlerin bir dili vardır ve filmler seyirci ile o dil üzerinden konuşur. Filmi okuyabilmek için o dilin gramer yapısını bilmeniz gerekir.

İ.V: Sinema yazarlığı ile film eleştirmenliği çoğunlukla karıştırılıyor. Film tanıtmakla o filme dair kapsamlı bir eleştiri yazmak farklı olsa gerek. Film okuma, bu disiplinlerin her birinden de besleniyor mu?

S.A: Soruyu sinema yazarlığı ve film eleştirmenliğini ayırarak sorman konuya dair dikkatinin göstergesi. Filmlere dair anlamlandırma ve yorum konusuyla ilgili gerçekten çok ciddi bir kavram karmaşası söz konusu.   Kitabın giriş kısmında bu konuya da kendimce açıklık getirmeye çalıştım. Sinema yazını alanındaki yazı türleri, bunlara yönelik adlandırmalar ve muhtevalarına yönelik özet bir çerçeve çizdim. Film okumaya gelirsek yaygın kullanım, bir filmin kişisel olarak değerlendirilmesi ya da bir uzmanın kendi uzmanlık alanı üzerinden filmleri konuşması gibi pratik bir karşılığı var.  Fakat burada merkezde filmden ziyade okumanın kendisi oluyor. Filmi merkeze aldığınızda ise okuma, eleştiri sınırlarına daha fazla yaklaşıyor. Benim çabam da bu yönde. Bir filmi okurken içerik, biçim ve yönetmenin üslubunu göz önüne alarak anlamlandırmak ve filmin değerini böylece ortaya çıkarmak…

İ.V: Filmi eleştirel bir gözle okumak, seyir zevkimizi baltalar mı?

S.A: Evet, kesinlikle. Onun için eleştirel film okuma ya da bütüncül eleştiri dediğim yaklaşımın ilk basamağına filmin bütün olarak izlenmesini koyuyorum. Ön okumalar, kâğıt, kalem olmadan… Bu, şundan dolayı önemli: Bir eseri sanat yapan muhatabında oluşturduğu bütünlük duygusudur. Bu filmler için de geçerli. Siz ister izleyici, ister okur ya da eleştirmen olun önce bütünlük içerisinde filmi kavramalısınız. Bu kavrayıştan sonra film zaten kademe kademe kendisini size açacaktır. Sonrasında filmi okuyup eleştirebilirsiniz. Tekrar izlemelerle dileğinizce filmi analiz edebilirsiniz. Bir de şu yönü var tabii, bir filmi okuyup eleştireceğiz diye neden seyir deneyiminden uzak kalalım ki.

İ.V: Filme dair derin okumlar yapabilmemiz için, okurlara neler önerebilirsin? Yani nereden başlamalıyız?

S.A: Bu soruyu “film okumak” ifadesindeki film ve okumak kavramlarını merkezde tutarak açıklayayım. Film okuyabilmek için öncelikle film konusunda bir çabanın olması şart. Yani sinema alanının kapsamını bilmek, filmin anlatı unsurlarını tanımak, sinemanın biçimsel tarafını keşfetmek, sinematografi unsurlarını ve filmin teknik yönüne dair bilgi edinmek gerekli.

İkincisi ise iyi bir okur olmak ve yapılacak okumalar ile dünya ve düşünce tarihini, medeniyetlerin dinamiklerini, sanatın tarihini ve kodlarını, kendi toplumunun dinamiklerini, toplumsal reflekslerini, zaman ve an idrakini kavrama çabasında olmak gerekir. Film sanatını tanımadan yani sinemanın tarihini, teorik ve teknik unsurlarını bilmeden veya deneyimlemeden, tüm bunları meczeden bütünsel bir bakış geliştirmeden ki bu bakış, derinlikli bir sinema kültürü edinmek anlamına gelir, yapılacak film okumasının kişisel bir okumayı aşması zor. Aynı şekilde sağlam bir okuma kültürüyle desteklenmeyen okumalar da daha çok filme dair yüzeysel bilgilerin aktarıldığı bir sinefil muhabbetine dönecektir. Yahut filmi okuyanın filmi bahane ederek yine kendi kişisel düşüncelerini ortaya koyma çabasından ibaret kalacaktır.

İ.V: Sinema izleyicisi hangi filmin okunmaya, analiz edilmeye değer olduğunu nereden anlayacak? Bunun için filmi izlemeden önce yapmamız gereken araştırmalar nelerdir?

S.A: Filmi eleştirel gözle izlemek seyir deneyimini baltalar mı? sorusu ile paralel aslında bu sorunun cevabı da. Film okumanın izlemeden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Yani ilk filmle muhatap olmak gerekli. Bunun nedeni daha önce ifade ettiğim filmi bütün olarak kavramanın yanında, filme kendimiz olarak temas etmek… Eğer bir eseri okuyarak yeniden üretecek ve anlam dünyasını genişleteceksek o esere kendimiz olarak yaklaşmamız gerekiyor. Yani filmin okunmaya değer odaklarını biz kendi bakışımızla keşfetmeliyiz. Filmin kendi dünyamızda bir karşılığı varsa o film okunur bir filmdir. Bu tespit edildikten sonra tabii ki araştırmalar, okumalar, hazırlıklar gerekiyorsa yapılır.

İ.V: Son olarak şunu sormak istiyorum: En son bir film galasında karşılaşmıştık, bir sinema filmi projenin olduğundan bahsetmiştin. Proje ne aşamada, çok merak ettim.

S.A: Evet, pandemiden önceki bir yılımı bahsini ettiğin projenin senaryo yazım ve çeşitli fon başvuruları ile geçirdim. Uzun metraj bir film projesine girişirken, filmi nasıl finanse edeceğinizi de düşünmek zorundasınız. Bunu yapmazsanız çok da gerçekçi bir çaba olmaz. Nitekim o bir yıllık yoğun çabama rağmen filmi gerçekleştirmek için bir kaynak bulamadım. Ve şuan rafa kaldırmış gibi oldum. Fakat bu yaz bir kısa film çekeceğim. Senin öykü yazarı olman ki senin de kitabın yeni çıktı, hayırlı olsun, dolayısıyla şu kısmı ilgini çekebilir: Tolstoy’un İnsana Ne Kadar Toprak Lazım? Hikâyesini bıraktığı yerden başlayan bir meselesi var çekeceğim kısa filmin.

İzdiham

Editör: İbrahim Varelci