14 Aralık 2017

Mehmet Reşat Toprak, Proleter Derviş

ile izdiham

Defolu bir kelebek değilse bile (ah Didem Madak) yaralı bir kelebek gibi çıktığı vesikalık fotoğrafı elime geçtiğinde, babamla ilgili dehşete kapıldığım bir şeyi fark ettim. Babamın bende hiç fotoğrafı yoktu. Üstelik , üç yaşındaki bebelerin bile dahi becerebildiği , her gün milyonlarcasının çekilebildiği bir çağda.

Kendimden utanmakla başlayıp, babamın mizacına ve onun  şahsında bir neslin davranış kalıplarına bağlayarak tamamladığım gergin dönem geçtiğinde dönüp tekrar baktım resmine. Kim bilir hangi devlet kurumunun zorunlu talebi üzerine mecbur kalıp, krem rengi utangaç ceketi ve mahcup mavi gömleğiyle bakmış makineye. Yaralı kelebek daha makul. Çünkü bakışları yaralanmış. Parçalı bulutlu gözlerinde sanki biri ağlatmaya çalışmış da , o kendini tutmaya çalışıyormuş gibi bakmış. Yani işçi gibi bakmış. Mecbur kalmayınca fotoğraf çekemeyenler gibi bakmış. Evini ,ailesini tekkesi ve mabedi yapmış, proleter bir derviş gibi bakmış. Kaybedeceğini bile bile her defasında umut edecek bir şeyler bulan herkes gibi bakmış. Tütünün sarattığı bıyıklarını kimse fark etmesin diye içinden dua ede ede bakmış.

Hasta kızını geçmiş aklından. Flaş patlayınca şaşkınlıktan gözü kapattığı gözleri yüzünden fotoğrafçı kızmış da eli ayağına dolanmış gibi bir de. Bir çığlık gibi bakmış Bakışlarla atılabilen çığlıklar da vardır çünkü. Çaresiz anında bile cellatlarına küfür gibi gelecek gururlu bir ezilmişlikle.

Bunca yıl, bunca zaman geçmiş aradan hiç heves etmemiş, insanın elini dolduran havaya kaldırıp kendini kendine ispatladığın şu telefonlara. Hiç aklına gelmemiş evlatlarıyla gülümsediği bir fotoğrafı ellerinin arasında tutmayı istemek. Anladım. Anladım ve bildim ki her saniyenin kaydedilebildiği bir zamanda bile olsa birlikte fotoğraf çekmek istediğimde utanacağım bir adamın, babamın fotoğrafı olmasa da olurdu.

Bir kelebeğin ömrü kısa olur,hele de yaralıysa. Yarasını başka yaralarla pansuman etmeye alışmış ve muhtemelen bu sebepten erken ölecek olan insanlar, hiçbir ekrana ,hiçbir kağıda, hiçbir çerçeveye sığmasa da olurdu. Derviş olmak bunu gerektiriyordu çünkü.

 

 

Mehmet Reşat Toprak

İZDİHAM