1 Temmuz 2023

Halil Ecer, Beklemek Belası

ile ibrahim varelci

Beklemenin keşfini yapan zatı muhteremden henüz haber alabilmiş değiliz belki de hala bekliyordur. Tarihte ilk bekleyen kimlerdir sorusuna henüz bir cevap bulamazsak da beklemenin tarihçesini yazanlar aramızda dolaşıyor hala. Beklemek, bir yerinde durma biçiminden ziyade koşar vaziyette bir yerlere ve birilerine hareket etme durumudur. Bu koşma seansında garip olan yolun senden önce bitmemesidir. Yeryüzünün lanetlileri ve bekleyenleri olarak çağın tüm koşullarında ilkelliği ilk elden yaşayıp hüzne bulaşmadan bir yaşam hengamesindeyiz. Evet beklemek bir hengamedir. Beklemenin hengamesi aniden çıkıp gelecek olanın hiç gelmemesinden kaynaklıdır. Hengamenin arka planında belirsizlikler yatmaktadır. Bu belirsizlikler, çoğu zaman uzunca bir sürece yayılmakta ve belirsizliğin kendisi belirli bir rota çizme cüretinde bulunmaktadır. İnsanların bekleme deneyimleri sınavlara konu olmayacak bonus sorularla alakalı bir durumdur. Ve öğretmen not cimrisidir.


Halk için bekleme yerleri çoğu kez devlet tarafından düşünülür ve icra edilir. Otobüs bekleme yerleri, taksi bekleme yerleri, acil durumda toplanma alanlarındaki bekleme yerleri hatta beklememe yerleri dahi devlet tarafından belirlenmektedir. Devlet başkanının evinin önünde beklemek yasaktır. Güvenlik noktasında beklemek yasaktır. Beklemenin özgür bir alanda gerçekleşme arzusu devlet kayıtlarında çok yer almamaktadır. Beklemek bazen bir ordunun başındaki atlı komutanın stratejisidir bazen de saldırıya uğrayacak kavmin travmasıdır. Çocuğuna kavuşacak babanın hüznü, annesine kavuşacak olan çocuğun heyecanıdır. Beklemek son otobüsü kaçırma korkusu, otobüs şoförünün mesai bitimi ailesine kavuşmasıdır. Beklemek bazen son ezandan bir önceki ezanı duymak isteyen bir mümin sevinci bazen kiliseye yükünü bırakacak Hristiyan’ın son şansıdır. Şairin son dizesine ulaşma arzusu metnin satır aralarında kaybolan okurun son çırpınışıdır beklemek. En çok kim beklemiştir zamanın duru akışında hiçbir taşa takılmadan? Bekleyenlerimiz en günahsız olanlarımız mı? Bekleme belasına bulaşmadan aşılan yolların çorak topraklara varmasının altında yatanın beklemenin bir durma biçimi olmamasından ileri gelmektedir.


Küreselleşmenin hareketliliğe yüklediği kutsal anlamın dışında kalan tüm ilkel dürtüler toplaşıp bir ümmet oluşturmuş ve bu ümmetin adı bekleyenlerde saklıdır. Beklemek, sır gibi saklanan belgelerin satır aralarında avazını yükselten bir ses değilse bu suskunluk neden? Küresel dünya düzeninde beklemeleri emeklilik primine işlenmeyen kaç kişi var kaçı malulen mutlu bir yaşam sürmekte? Ve kaçı EYT kapsamında değerlendirilmekte. Beklemenin arkeolojisinde ayağında hal halı olan burnunda hızması pas tutmuş bir kraliçe yatmayacaktır muhtemelen. Çünkü definecilerin bekleyecekleri zamanları hiç olmamıştır. Yine de beklemenin tarihle bir ilgisi yoktur. Çünkü beklerken zaman da donmaktadır. Donan zamanın beklemekle olan münasebeti birkaç fetva ile mekruh kılınmış değil henüz. Fakat kutsal metinlerde sabretmek ve beklemenin ayrımı net çizgilerle ayrılmıştır. Beklemenin bedene ve ruha verdiği hüzün perdesi henüz aralanmış değildir. Beklemenin belaya dönüştüğü an tam olarak burada başlamaktadır. Bağımsız ve tarafsız jüri üyeleri tarafından değerlendirilmeyecek ağırlıkta olan beklemenin tanımını bekleyenler dahi yapamıyorken bu dünyaya beklemeye mi geldik sorusu da halen felsefi sırrını korumaktadır. Zaten bağımsız ve tarafsız olmak yaşamın her alanında işe yarayan bir şey değildir. Bir düğün örneğinde ya gelinin ya damadın tarafında olmak gibi tarihsel bir sorumluluk tarafsızlığa vurulmuş en büyük darbedir. Aksi takdirde enişte tarafından hor görülmekle sonuçlanır. Bu yanıyla beklemenin kendisi de tarafsız bir maiyet taşımamaktadır.


Beklemenin serbest piyasa ekonomisindeki karşılığına bakacak olursak cevap yükselen kurlardır. Bu yanıyla beklemeyi global dünya düzeninden çıkarıp penceresinin önünde çiçek büyütme hayalindeki genç kızın kalbine indirgememiz gerekmektedir. Bu ölçekte ise yaşamın tüm olağan akışında akmayan bir şeylerin farkına varanlar özne olarak ön plana çıkmaktadır. Fakat öznenin durumu Ortadoğu’da mezhebe takılmaktadır. Yine de herhangi bir haçlı seferine gerek kalmadan da ölebilir bekleyenler. Üstelik ölümü beklemek gibi bir gündemimiz yok. Buna rağmen bekleyenlerin neyi beklediği konusunda İsviçreli bilim adamları henüz bir adım atabilmiş değil. Yine de bekleyen kavmin son neferleri olarak beklenenin arzusu dünyayı anlamlı kılabilmektedir. Beklemeye değer herhangi bir şeyin dünyaya yüklediği anlam beklemeye zamanı olmayan dünyaya bir hediyedir. Bu yanıyla beklemek, hüznün içindeki umudun hatırına hala güzel ve güzel olmaya devam edecektir.

İZDİHAM