Ahmet Hamit Yıldız, Mut
güldükçe aydınlığa çıkamıyoruz gibi bir his var içimde yürüyorum bir tane yüz göremiyorum su gibi müstehcen, ponponlu, umarsız kadınlar kılıcı kalkık adamlar, yeniyetmeler, şişkin terbezleri […]
güldükçe aydınlığa çıkamıyoruz gibi bir his var içimde yürüyorum bir tane yüz göremiyorum su gibi müstehcen, ponponlu, umarsız kadınlar kılıcı kalkık adamlar, yeniyetmeler, şişkin terbezleri […]
En nihayetinde cenazemize gelecek olanın gözleri için Bir şiirim olsun istedim Yaşım yirmi bir ve yolun kıyısındayım cahit amca Vuslatı tespihine sığdıran insanlara özendim bir […]
Yaşamak, yeni bir emre kadar yasaklanmıştır. Bundan böyle kimse soru sormayacak. Şairlerden ve peygamberlerden Çekmediğimiz kalmadı bunca yıl, Başımıza gelmedik bela… Tarih konuşuyor, dinleyin! Kapılar […]
Aralığın sonu, sabahın dördü İyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum New York soğuk olsa da, seviyorum buraları Akşam boyunca Clinton Caddesi’nde müzik oluyor Duydum ki, […]
Kalenderiz, sesimiz çatal, suyumuz karanlık Karanlık ve acı mı? Acı da ne demek? Kaderimiz bir Pazar’ın akşam saatleri Gel Allah’ın zabıtası topla bizi Kalenderiz, sakalsız, […]
Gecelerin birinci sınıfından eski Yunan-Latin gecelerine gidiyor ölüm Veya 17. yüzyılın büyük akşamlarına… Kurallara, ideallere uygun Türüne model olarak kabul edilmeyen mutsuzluklarla, tane tane arapça […]
*Hüseyin Karacalar’a Hiçbir sabah beni koynunda bekletmedi Terimin o hiç kurumadığı alnımda Çok çabuk unutulmuş bir hafızaydı bendeki Unuturdum uzunca bekleyişlerin nemini Tabanlarımın düzlüğünde susmazdı […]
“… Ve başlangıçta yalnız karanlık vardı” Şimdi hangi tene uzansa ellerim gündüzden Dokunmadan geri dönüyor gecenin arzusuna En yeni tarihidir aşk insanın, ama neden Her […]
Yağmurlardan gelmiştir bir elinde çiçek, öbür elinde çilekli pasta Yaz denizi üzerinde gülümseyen martıdır, kokusuyla dolaşır aşkın Bir sinema gibidir yüzündeki incelik, Fatih Akın filmleri […]
Bakır ve ter kokan ikindi üstleridir zorlayan göğsümü Deştim nefesimi maddenin hallerinden soyutlayarak Ben ki kendi külümde duru harfler arıyorum ateşe suya ve sabuna dokunmayarak […]
ömrün boyunca çocuk kalasın diye bir yıl önceden havalandırdığım şiirden bülbülü düşürmedim hiç rüyalarından duman o zifiri odadan uçarak güle çalmış ölümle çarpışmadan uyandığım her […]
Kötümser bir dünyadayız ve burası başına herhangi bir kötülük gelse mutlu olacak, ancak böyle kendini haklı hissedebilir. Çünkü, bütün yaşam acı çekmelidir. Pesimizm bir din […]
garsona “çocukluğuma dönmek istiyorum” sipariş ediyor herkes herkes naylon kelimelerle konuşmaktan yorgun herkesin parmak izine bak: “herkes” yan masada anıların başında nöbet tutmaktan bıkan adam […]
bir ergenin kavga çıkartması gibi sevdim seni gözlerin yüzünden sana dik dik bakan şarkılar besteledim kimse orta dereceli bir memurdan bu kadarını beklemezdi öğle tatilinde […]
gök gürültüsünün ona dokunmak istediğine inanıyordu karda yürürken çıkan sesin kendisiyle konuştuğuna ve yılanların dilini anladığına yüz yıl önce kaybolmuş bir anının bir çukura saklanıp […]
Çam kokusu kokusu ol sen Ağzının ıslaklığını içmiştik beraber Yaz var ve yaza yakınız diye Kokusu ol çam kokusu sen Düşten uyanıyorum öğleyin dağ köyünde […]
bir çok adın var senin evlerden evlere geçerken değişmez rakıda sınırsız…şarapta aynı sessizlik sarısabır çiçeklerinin okşanması sırf telaş! yüzünde gezinen gün sonları alacası var karanlığı […]
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda, Anladım ki, Duygusal acılar ve keder,bir uyarıydı bana, Kendi gerçeğime karşıyaşadığımı anımsatan. Biliyorum, bugün buna “özgün olmak” diyorlar. Kendimi gerçekten sevmeye […]
Boynu bükük bir adam merdivenin başında solayazan laleyi gül dalına bağlıyor bugün de hüznün yüzü çatallaşmış kaşında bu hengamede nasıl fırsat bulup ağlıyor Kalın kenevir […]
Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede. Ama görmüyorsun. Gece olmuş –insan neyi görebilir ki? Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok, diyor demek […]
1.Hava kararıncaya dek eline almıştı kadının elini. Konuşmuyordu uzaktan, belki de kendi içinde, güçlü atışını duyuyordu denizin nabzının. deniz, çamlar, tepeler eliydi kadının ona söylemese […]
pirinç ülkesi pervazlarda beliren ilk bir erik yeşili gibi dağılan tepelere güneş nasıl kayarsa gölge-tarlaların üzerinden kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle bu sabah yatağımın kenarında […]
nasıl oluyor bu yanlışlar ressamı kendini asacak bir devlet bulamıyor körlüktür desek değil, demesek; hiç yüzünü göğe düşürecek kadar mutsuz ve umutlu haysiyetiyle imtihan edilen […]
diyebilseydim ki arkadaşım musa peygamber dün bendeydi oturduk tek tek saydık putlarımızı benimki açık ara ilerideydi oradan öylece baktım -ora biraz beride musa’nın berisi beri […]
Hani erken inerdi karanlık, Hani yağmur yağardı inceden, Hani okuldan, işten dönerken, Işıklar yanardı evlerde, Eskidendi, çok eskiden. Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken, […]
kaç kişiyim bu yalnızlığın ortasında bir boğa, bir leopar Arena ve Opera İyot ve Rüzgar Arsenik ve Sözcükler arasında yüzüm çalılıklarla kaplı aralayan gözüpek avcılar […]
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl […]
bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, bir yanlışı düzeltircesine açmış; gelmiş ta ağzımın kenarında konuşur durur. bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, güverteleri uçtan uca orman; […]
Bilgisayar olarak kullanmış bir gölü Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali Bir ilk aptallığı düğüm sayarak Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış. Bu yüzden önündeki ayna […]
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım […]
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık […]
Şimdi utançtır tanelenen sarışın çocukların başaklarında. Ovadan Gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan Çeviriyor o küçücük güneşimizi. Taşarak evlerden taraçalardan Gelip sesime yerleşiyor. Sesimin esnek […]
Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum. Yıkadılar, aldılar, götürdüler. Babamdan ummazdım bunu kör oldum. Siz hiç hamama gittiniz mi? Ben […]
III Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların boşluğa […]
I Betonun hüznünden doğdum suyun isyanından güneşin kırılganlığına dokunup geliyorum. Sana söz yakışır, ağzını hazırla. Kırık bir şehir hikâyesinden doğdum, kırk meseleden bardaklar ve demli […]
Konuşmam artık, ağır sözler söylemem bir düş için sabahları göğsüme sedeften bir çiçek işlerim Hiç bilmedim,konuştuklarımdan ne anladın, ormanın korkunçluğunu söyledim, ovanın serinliğini sustum, sen […]
Bir çiçek açtığında Bir eski avluda Diyor ki; Çalıda sarı bir çiğdemim ben Ve senin çok eski cümlen. Sen otursan, gitmemiş ki! olsan Ben sana […]