6 Temmuz 2016

Bir Batı Trakya Türküsü

ile izdiham

Bu türkünün Trakya türküsü olduğu söyleniyor. Sözlerini dikkatle okumayın. Biz okuyunca çünkü, çünkü biz okuyunca iyi olmadı.

 

 

Yeni Cami Avlusunda

yeni cami avlusunda
ezan sesi var
ezan sesi değil be annem
sevdiğimin yası var

eller bana ağlamaz be annem
kara yazma bağlamaz
bir sevdiğim bir de güzel annem
buna yürek dayanmaz

tabutumdan al kan akar
cümle alem bana bakar
genç ölümüm yürekler yakar
uyan sevdiğim uyan

 

 

Türkünün hikayesi: 

Yeni cami avlusunda isimli Rumeli yöresine ait Türk halk müziği türküsünün öyküsü.

Balkan Savaşları sonrasında, Selanik kaybedilir. Ama Selanik, yüzyılların Türk Şehri’dir ve 1. Dünya Savaşı’nda da Osmanlı Devleti’ni yalnız bırakmaz. İşte Selanikli Hasan da, Yemen’de Osmanlı için savaşan Türkler’den birisidir.

Hasan, nişanlanalı henüz birkaç hafta olmuştur. Osmanlı’nın bir cihan harbine girdiğinin duyulmasıyla, artık vatan toprağı olmayan; ama Osmanlı sınırları içinde olmasa bile, Türklüğünü mutlak suretle koruyan Selanik, Osmanlı’ya, yani gerçekte bağlı olduğu ülkeye, asker göndermeye devam edecektir.

Yemen, yamandır. Yakılan ağıtta da söylendiği gibi, giden gelmez. Harp biter, arap ülkeleri kaybedilir. Buna rağmen ne Hasan, ne de savaşa giden diğer Selanikliler geri dönebilmişlerdir. Nişanlısı Emine, diğer gençlerin yavukluları, karıları gibi, Hasan’ın ya ölüsünü veya dirisini beklemektedir artık.

Yemen’e gidenlerin hepsinin öldüğü düşünülür o günlerde. Herkeste gidenin sağ döneceği umudu vardır ama; aynı zamanda herkes, gideni ölmüş sayar. Bir yanıyla bekler, diğer yanı kaybettiğini çoktan kabullenmiştir. Böyle günlerden birinde, Emine’ye bir haber gelir: “Hasan geldi!” Emine sözün gerisini söyletmez, bir koşu meydana gider, Hasan’ı aramaya…

Emine, herkesten Hasan’ı sorar. Sordukça karşısındaki susar, karşıdakiler sustukça Emine kızar, kızdıkça daha fazla, daha fazla sorar. En sonunda, Hatice Molla Emine’nin kolundan tutar, Balkan Savaşı’nda gâvurun yıktığı caminin yerine yaptıkları camiye, “Yeni Cami”ye götürür.

Emine şaşkın, önce anlayamaz olup biteni. Hatice Molla’ya bakar, Hatice Molla yere bakmaktadır. Sağda solda ağlaşan kadınlar… Yemen’e giden, gelmiştir ama; sağ değil, selamet değil. Dizleri boşanır, yere çöker; çöktüğü anda minareden bir ezan sesi yükselir.

Vakit geçtikçe Emine’nin cami avlusundaki çöküşü, aynı anda ezanın yükselişi, Emine’nin dayanamayıp Hasan’ın beylik tabancasıyla intihar edişi dilden dile yayılır. Hikâye, Selanik’ten çıkar, türkü olur, kulaktan kulağa, Emine’yle Hasan’ın memleketine geri gelir.

Türküyü yakan çok aranır, bulunamaz. Kimilerine göre “İstanbul’dan Selanik’e gelen gezgin bir ozan” yakmıştır türküyü; kimileri “Türküyü Hatice Molla yakmıştır. Hikâyeyle birlikte türkü de Selanik’ten çıkmıştır.” der.

 

https://www.youtube.com/watch?v=pye6T0TqhMI

 

 

 

 

Beyhan Yörür

İZDİHAM