12 Ekim 2019

Abilmuhsin Özsönmez, Güneşli Araf Takvimi

ile izdiham

“Nebi (SAV), gölge ile güneş arasında oturmayı yasakladı” İbni Mace 3722

Biri gölgede diğeri güneşte iki ayak izi arasında
unutulmaktan mıdır nedir
yataklık etmiş onca keçiye bu taşın üzerinde
çok başlı ejderhalar gibi konuştuk, görece kırk kelimeyle
güneşe karşılıksız kara sevdalı taşları sıkıp
avuçlarımızı izlemeye gittik sonra
daha rahat gömülsün diye
toprakla boğulan suyla boğulandan
faili düşük buğday rekoltesi, diğer ölülerle.

İki iz arasında unutulmak nasıl hatırlanır ki
İbrahîm ile Abram arasında bir yerde vardık kıyısına,
tuzu çoktan unutmuş bir ekmek gibi açtı bağrını Fırat,
doğurdu ölümü ve dirimi.
Suyun üzerinde şakladı afili çentik
akmış kan alınmış toprak
zılgıt çekiyor çark kaburgamızdan yapılma
zarlarımız atılmakta

Güneşe kıvrılsak kuruyor,
gölgeye sır olsak ikindide açığa çıkıyoruz.
Üzerinde durduğumuz taşı sıla kılacak neyimiz kaldı.
Suya okunan rüzgâr tefsirini ve
taşların avucumuza kazıdığı güllerarasılık ilmini takas ettik, şeylerle.
Şeyler dört yana ilerledi, şeyler sola, şeyler sağa,
şeyler aşağıya ve şeyler yukarıya,
bütün alfabelerde inecek tek kitap kalmadı.
Damıtıp damıtıp ağlasak bunu beyhude, ışıkla
ve sözüm ona karanlıkla sınanacağız.
Araf’ın bereketle koalisyonuyla yekpare güneş rejimi
ve ilk damlasında memenin kalbe serilen keçe.

Ayağında rugan potin ve yün çorapla
müzelerce tedris edildi çocuk
gölge güneşin tevhidi fakat
duruyor taş gibi müfredatta kültürel çözülme

Abilmuhsin Özsönmez, Jengi adlı şiir kitabında

İZDİHAM