Servet Sena Sorkun, Aynı Notaya Yamanmak: Güncellik ya da Üretkensizlik Üzerine
Sanatta on yıllar boyu aynı eserle anılmak, eserin güncel kalmasından mı yoksa sanatkârının onu aşamayacak üretkensizliğinden midir? Üretilen eserin türünün, sunulduğu yayın organlarının, toplumsal ve kültürel değerlerin, sosyolojik etkilerin üzerine de uzun uzadıya düşünmek gerekir.
Aynı notaya yamanan eserler diyince akla birçok şarkı gelebilir. Bugün geriye baktığımızda, Adele’den Rolling in The Deep, Lana Del Rey’den Summertime Sadness, Pink Floyd’dan Wish You Were Here, Sezen Aksu’dan Firuze, Şebnem Ferah’tan Mayın Tarlası, Nazan Öncel’den Dillere Düşeceğiz, Tarkan’dan Şımarık, Teoman’dan İstanbul’da Sonbahar, Tom Odell’den Another Love, MFÖ’den Sarı Laleler, Levent Yüksel’den Zalim, Haluk Levent’den Elfida, Sagopa Kajmer’den Baytar, 50 Cent’den Candy Shop gibi nice hatırı sayılır örnekler sıralayabiliriz.
Sanatçılar 90’larda tek şarkı ile ünlenip ününü kaybetmiş şarkıcılarla elbette aynı kefeye koyulmamalıdır. Fakat eserlerinin güncelliği ve yaşayan sanatçıların “üretkensiz”liği üzerine tartışılabilir. Adele’in, internet sitelerinde dolanan on yıl önceki “Rolling in The Deep” 2011’ de piyasaya sürülen şarkısının konser performasına seyircilerin verdiği reaksiyon ile 2022’deki konserinde verdikleri reaksiyon hemen hemen aynı. Salonlar dolusu insan hep bir ağızdan şarkıyı bağıra bağıra söylüyor, görsel bir şölen ortaya çıkıyor. Böyle olunca şarkıcının “üretkensiz”liğinden doğan bir “güncel”lik tartışılabilir hale geliyor. Bu üretkensizlikten kastettiğimiz şey “yeni bir hit üretememek”tir. Çünkü Adele aralıklarla birçok şarkı piyasaya sürmüş, gündemde kalmayı başarabilse de başka bir “hit” e tam anlamıyla imza atamamıştır.
Tom Odell’in Another Love şarkısı ise 2012’de piyasaya sürülüyor. 2022’de listelerin en üstüne yerleşerek 2025’te de dinlenmeye devam ediyor. Sosyal medyada şarkı bir akım eşliğinde kullanılmaya başlıyor. Dünyada ve ülkemizde gençlerin sokaklarda bu şarkıya eşlik ettiği videolar tıklanma rekorları kırıyor. 2012’den 2025’e dinleyici için değişen ne idi? Radyoda dinlemek, Youtube gibi platformlarda dinlemek ile kısa bir sosyal medya videosundan dinlemek arasındaki fark ne idi? Cevabı çok kolay. Kullanımı basit olanın benimsenmesi de kolay oluyor. Dolayısıyla bir grup insan tarafından “onaylanan” her şey bir süre sonra sıklıkla sosyal medyada karşımıza düştüğünden kararın merkezinde de siz olamıyorsunuz. Bu durumda Tom Odell’in şarkısı 2012’de başarısız mıydı? Belki hak ettiği değeri görememişti belki yayın organları başarılı değildi belki de doğru kitleye sunulamamıştı. Fakat çağı aşan bir eser olduğu aşikardı.
Sagopa Kajmer’in Türk toplumuna “rap” müziği aşılayan ilk birkaç isimden biri olduğunu hemen hemen her rap müzik dinleyicisi bilir. Baytar şarkısının klibini herkes hatırlamasa da şarkının nakaratını birçok dinleyici bilir. Bu da o dönem için “görsel”den çok “ses”in önemli olduğunun bir kanıtı olabilir. Şimdilerde klibini, görselini beğendiğimiz, sosyal medyadaki “reels”ların arkasına uyumlu her şarkının “viral” olabilmesi de bu durumla tamamen ters orantılıdır. Görsel dünya “ses”in önüne geçebilmiş midir? Henüz hala müzik zevki denilen şeyin var olduğuna inandığımızdan bu cümleyi kabul görmemek daha doğru olacaktır. Kajmer’in 2010’larda daha iyi bir “hit”inin olamamasını da buna bağlayabiliriz. Dinleyicinin ihtiyaçları değiştiğinde, sunulan malzemenin pek bir değeri kalmaz. Bilinir ki Türkler çağları aşan Türkülerle dinleyicinin gönlünde taht kurmayı başarabilmişlerdir. Bu Türkçe müziğe kaynaklık edip yön gösterebilecek en önemli örnektir. Aşıklar günün ihtiyaçlarını, ortak dilde ve ayrıştırmadan sunabilmişlerdir. Toplumsal sıkıntıları, büyük bir ustalıkla “tanınırlık” kaygısı olmadan dile getirmişlerdir. Peki ya pop, alternatif ve rock müzik vb. türler bunu ne kadar başarabilmiştir? Güncelin sanatçısı, günün ihtiyaçlarını karşılamak zorunda mıdır?
Gerçek bir sanatçı günün değil “gerçek” dinleyicilerinin, takipçilerinin ihtiyacını karşılar. Üstelik bunun için ekstra bir çaba da sarf etmez. Her şey çok tabii gerçekleşir. Yani yine “gerçekten” çağları aşabilen bir sanat eseri, bilinçli bir reklam çalışmasının içinden geçmeyen ya da geçirilemeyen eser türüdür, sadece en doğal halinde kendini dış dünyaya sunar. Sonuç olarak, sanatta on yıllar boyu aynı eser ile anılmak bir “hit”in sonucuyken viral olmak bir “şans”ın sonucudur. Üretkensizlik problemi “hit”i aşamamaktan değil, tabir caizse “çalışkan” olmamaktan veyahut “çok şanslı” olmaktan gelir. Gerçek bir eser sunan sanatçı “ortak dilde”, “ayrıştırmadan” bunu başarabilendir. İster bir renk ister bir ritm ister bir kelime ile…
*Söğüt – Türk Edebiyatı Dergisi Sayı 20 / Mart – Nisan 2023 sayısında yayımlanmıştır.
İZDİHAM