Mücahit Danabaş, Capella
Şehrin ortasından denizlere açılan bir mavilikte
Elimde birkaç anı, dilimde gurbet türküsüyle
Söze adınla başlayıp adınla biten sessizlikte
Ruh üflüyor küllerime martılar
Ne güzeldi bakışlarımdan taşan kavga
Yılların eskisi ne varsa yamacıma düşüyor
Nasıl olsa bulurduk bir yolunu sevmenin
Zorda değildi meydanlarda haykırmak aslında
Yaşım henüz kelimelerin gölgesinde olmasa
Mutlak bir yol önümde
Neresinde dursam ağrım dinmiyor
Yürü diyor kaderim yürü
Nasıl olsa hak yarı yolda koymaz ya
Bir acı yel gibi geçiyor yıllar
Son nefes gibi iz bırakıyor anılar
Sen ki gözlerinde parıltıyı inci gibi taşırsın
Ben her gece deryaları arzularım
Derin, dipsiz ve karanlık
Yıllar sinemde ki yarayı dağladı,
İzi kaldı adının dudaklarımda.
Bilinmez bir sır gibi taşıyorum adını
Ama benden sen taşıyorsun hala
Hangi taşa sığınsam çatlıyor,
Taşlarla derdin nedir Capella
Kalabalık bir şehrin ortasından bağırarak geçtim
Kimseler duymadı Capella
Hepimiz aynı denizdeyiz
Kimi boğulmuş, kimi kurtulmuş, kimi çoktan ölmüş
Ben karaya çıkmış, yaramla oyalanıyorum hâlâ
Gülüşünle canlanan bir kalbi
Şimdi viranelerde bulmuşlar
Derdimi toprağa anlattım oda almadı Capella
Anladım sen bir kabukmuşsun
Nereye koysam yakışmıyor yaraya
Şifayı tebessümünde aramak ne büyük cüret
Dermanını bulamadım, bulunmuyor Capella
Serin bir rüzgâr tenime değip kırlarımda dolanır
Varoş bir semtin sessizliği göğümde yankılanır
Körpecik ciğerlere çekilen o tarifsiz gülüş
Sonu belli olmayan savaşı ruhumda başlatır.
İşte kurşun gibi ağır birkaç kelime
Rengi süte çalan eski bir müsvedde
Biraz deniz kokusu biraz da dalga
Hatırlatmasınlar artık seni bana.
İZDİHAM DERGİ
