14 Haziran 2025

Enes Aydın, imkansızı En Verimli Ben Kullanırım

ile izdihamdergi

Kâbuslar görüyorum
Kan ter içinde uyanmak nasıl zormuş Sensizliğimin bilmem kaçıncı ayında
Sükût orucunun ikindi vaktindeyim Hayallerimin en güzel anında sen varsın Bazen yüzünü hatırlamakta zorluk çekiyorum Unutmak değil ha konumuz

Gözlerinin içine bakarak konuşmak isterdim Masada sarı lale ile karşında
Olmaz demenin suskunluğu
İmkânsızlığın tahtında sultanım oldun

Ah kader ki bu
Bazen güzelliklerin çok uzağında Çekilen çizgide bırakıyor seni

Seni görmek
Gönlümdeki hasretten daha acı Yanında olmak zamanla daha hasret Masada sarı lale
Gönlümde sen
İlk görüşte veda

Neydi kader sevgilim
Sevginin yaşanmayışı mı
Yoksa haberinin olmayışı mıydı? İki seçenekli kader var elimde Belirlemek iki dudağının arasında

Acısını hissettiğim kavuşamamak değil Olmayacağını bildiğim halde
Yenileceğimi bile bile
Senin haberinin olmayışını da buna katarak Hiç haberin olmadan teslim oluyorum

Bir pazar sabahı serin havada
Seni ilk gördüğüm yerdeyim
Sanırım hava güneşliydi bilmiyorum Gözlerinde, kelimelerinde her şeyimle Sana odaklanmış hayatım
Döngüsüz, anlık, mucize

Seninle göz göze gelmek istemiyorum Köşe bucak kaçmak geliyor içime Kaçırdığım gözlerimde
Soğuk bir hoşça kal kentinde

Bir daha görmemek dileğiyle uğurlamak istiyorum

Bakma böyle dediğime
Ah bir elimde olsa
Güzelliğine hayranlığımı anlatmak isterdim İnce bakışına, gözündeki ışığa
Ama yok bunu yapamam
Ne sana ne de sana olan sevgime

Mazur gör beni
Bir daha çıkma karşıma
Seni bir daha görmemekten değil
Sana bir kez daha vurulmaktan korkuyorum

İçtiğim bir fincan kahvede Masamda Ahmet Arif
Tam da bana göre bir kitapmış Hasretinden Prangalar Eskittim Şiiri de güzelmiş

Yazan da okuyan da ne kadersizmiş

İmkânsızı en verimli ben kullanırım Beni aramakta zorlanma
Nerede olmayacak iş varsa
Ya da bir bankta

Gönlüyle karakteri arasında kalmış birini görürsen Benimdir o, çekime geç otur

Ne zaman aklımdan gitsen Tam kurtuldum derken Unuttuğuma kızarak
Mıh gibi çakıyorum seni Utandığımı unutarak

Keşke elimde olsa da
Seni göçmen kuşların kanadına koysam Başka diyarlara gönderebilsem Masallar gerçek olsa keşke
Alâeddin’in sihirli lambasına hapsetsem Ya da ben uçan halıda
Senden çok uzaklara gitsem
Ama
Ne göçmen kuşların kanadı seni taşır Ne de masallar gerçekleşir

Hiç olmayan şeye nasıl veda edilir
Satırlar boynuma geçirilmiş pranga
Çok garip bu aşk dedikleri şey
Canlı bedende cenaze namazına niyet gibi bir şey

Sevgilim dinle beni
Seni kalbime, en derinine
Kazma kürekle değil
Kendi ellerimle kazdığım çukura
Narince bırakıyorum
Kapatıyorum umutsuz, imkânsız, haksız Aklına ne kadar olumsuzluk gelirse o şekilde Bir de yeşerme diye can suyunu dökmeden Gömüyorum

Veda kısmı geldi gibi duruyor Hayır sevgilim
Zaten ümitsiz yazmıştım Vedasız son buluyorum

Ahmet Arif ile
İçtiğim kahvede
Masadaki sarı lale
İki dudağının arasındaki kadere Seni gömdüğüm mezarıma Çıkıyorum vedası bana olan yoluma Dalgalı denizlerin ortasına

Gayrı bundan sonrasına
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâ

İZDİHAM