BİR ADI GÜZEL
Çöp kamyonları gürültüyle ve kimseyi rahatsız etmeden dolaşıyor
Sokaklar loş ışık altında, lambaların mesaisi bitmek üzere
Samsun 4.55 treni homurdanmaya çoktan başladı
Yahya Kemal görse, bu istasyonu da severdi
Kurtboğan’ı o da bilirdi muhakkak, bir de burada görmeliydi
Köprüden geçiyoruz; geçilen ATM’lerin pek önemi yok, paramız yok çünkü
Ayaklarımız sola dönmeli, bir adı güzel sağ tarafta, alıkoyamıyoruz ayaklarımızı
Bakmakla geçiştirdik, Strabon belki de buralı değildir
Belki de bu saatte içilmez diyordur
Şehzadeler nehir kenarına dizilmiş, hepsinin alnından öperek geçiyorum
Akşemseddin buralarda bir yerlerde olmalı, Mehmet yalnız duruyor
Ve sola dönmemizin sebebi İmaret…
Güzel adamların sesi sinmiş iyice etrafa
Bu bahçe bu saatlerde gezilmek için yapılmış gibi.
Mihri Hatun buralarda bir yerlerde olmalı mutlaka
Abdurrahman Çelebi’ye hala doymamış, ayak seslerini bilenler duyar
“Açelya” diyen bir şair buralarda geziniyor
Ferhat’la Şirin’i içeri almak istemezdim
Onlara da bir yer bulunur diye düşündüm
Zaten çoğu yalnızca adlarını biliyor
Şirvanlı dediğimizde akla türbe geliyor nedense
Kim biliyor bir şairin içeride uzandığını?
Tekrar başa dönüyoruz Rahmi Abi kısık seste
Farkına varmadan doksan dokuzdan yüz oluyor
Bir ara kalede hissediyoruz kendimizi, güzel ışıklar var karşıda
Harşena üzerinde II. Kılıçarslan’ın akınlarına uğrar gibiyiz
Ve güneş dağlar arasından süzülüyor yine
Kuş sesleri birbirine karışıyor, şehirlerde böyle şeylere alışık değiliz
Belki de bu şehrin şairleri ölünce kuş oluyor
Her güne şairlerin sesleriyle doğuyoruz, kim olmaz diyebilir.
Şimdi yakın bir yerlerde bir anne semaveri tutuşluyor
Çay demlenmek üzere, kokusu burnumuzda
Adını saymadığımız birçok kuş beklerken kalemimizi
Bitirmek gerekli diye düşünüyorum
Bir adı güzelden söz açmıştık
Ey güzel kuşlar bu sabah adı güzelin penceresinde ötün!
Ömer Karpuzoğlu
Sn. Ömer Karpuzoğlu
Dileyelim ki şiir tarihimizde bir şehri anlatan şiirler arasında sizin şiiriniz de yer alsın bundan böyle. Amasya’ya yaptığınız seyahatten etkilenmiş olacaksınız ki bir şiir çıkarmayı başarmışsınız. Şiir çok miktarda, kentin barındırdığı, tarihi figürlere ve mimari yapılara atıf barındırıyor. Diğer yandan şiirde kullandığınız kavramlar ve göndermeler şiirinizi zenginleştirmiş.
Şiiri belgesel olmaktan çıkaran en önemli tema ise şiire adını da veren “Bir adı güzel”. Şiirin başlarında beliren bu gizemli varlık şiir biterken çok estetik bir biçimde yeniden görünüyor.
“Yahya Kemal görse, bu istasyonu da severdi” dizeniz şiire tarihsel bir süreklilik ve lirizm katıyor. “Güzel adamların sesi sinmiş iyice etrafa” dizesi ses ile güzellik arasındaki ilişkiyi insan ve mekan arasındaki bağa yeniden çekiyor. Şiirin en güçlü dizeleri “Belki de bu şehrin şairleri ölünce kuş oluyor/Her güne şairlerin sesleriyle doğuyoruz, kim olmaz diyebilir” ile şiirin sonlarında kendini gösteriyor. Kapanış ise şiirin iç ahengi, zerafeti ve dinginliği ile uyumlu bir bitiş sunuyor: “Ey güzel kuşlar bu sabah adı güzelin penceresinde ötün!”.
Belli bir mekanı anlatan şiirlerin fazla somut ve sınırlı kavramlardan oluşma riskine rağmen şiiriniz öznel duyumsama ve gözlemlerden damıttığı imgelemi doğru bir kurgu ve akış içinde sunduğundan oldukça etkili bir bütünlük arz ediyor.
Halit Ayarcı
İZDİHAM