Dijital çağ, yalnızca iletişim biçimlerimizi değil, düşünme tarzımızı, inançlarımızı ve kültürel kodlarımızı da dönüştürüyor. Bugün elimizde tuttuğumuz telefon, açtığımız bir platform ya da göz attığımız bir dizi, farkında olmadan dünyayı algılama biçimimizi belirliyor. Bu bağlamda “mabed” kavramı, artık yalnızca taş ve harçtan yapılmış mekânlarla sınırlı değil; dijital ekranların arkasında da yeni bir mabedin kurulduğunu görüyoruz. İşte İbrahim Varelci’nin “Dijital Mabed” adlı eseri, bu dönüşümün tam merkezinde duran, cesur sorular soran ve çarpıcı cevaplar arayan bir çalışma.
Yedinci Kat Yayınları tarafından yayımlanan eser, aslında bir akademik tez. Kitap, Netflix’te yayımlanan Fauda dizisi üzerinden Yahudiliğin temsillerini, inançların dijital platformlarda nasıl işlendiğini ve sinema-dizi diliyle kültürel aktarımın hangi ideolojik kodlarla şekillendiğini inceliyor. Yalnızca bir dizi analizi yapmakla kalmıyor; aynı zamanda dijital çağın birey ve toplum üzerindeki etkilerine, inançların yeni medya tarafından nasıl yeniden tanımlandığına dair geniş bir perspektif sunuyor.
Dijitalleşmenin Yeni Mabedi
“Dijital Mabed”in temel sorusu şu: İnanç, ritüel ve ideoloji, dijital platformlarda nasıl temsil ediliyor? Daha da önemlisi, bu temsil biçimleri toplumsal algıları nasıl dönüştürüyor? Bu sorular, aslında yalnızca akademik bir merakın değil, hepimizin gündelik hayatının parçası. Çünkü hepimiz, farkında olsak da olmasak da dijital içerikler aracılığıyla şekillenen bir gerçeklik içinde yaşıyoruz.
Kitap, Siegfried Kracauer’in “gerçekliğin kurtarılması” düşüncesinden Walter Benjamin’in sanat eserinin “aura” kaybına, Baudrillard’ın simülakr kavramına kadar geniş bir düşünsel arka planla destekleniyor. Bu teorik çerçeve, eseri kuru bir dizi çözümlemesi olmaktan çıkarıyor; medya, kültür ve din ilişkisine dair derin bir tartışmaya dönüştürüyor.

Fauda: Bir Dizi, Bir İdeoloji
Fauda, İsrail-Filistin çatışmasını merkezine alan bir dizi olarak dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Ancak Varelci, diziyi yalnızca bir eğlence ürünü olarak görmüyor. Onun çözümlemesine göre, Fauda aynı zamanda bir propaganda aracıdır; Yahudiliği belirli imgeler üzerinden idealize ederken, Filistinlileri çoğunlukla şiddet ve kaosla özdeşleştirir. Bu noktada, dijital platformların yalnızca kültürel içerik sunmadığı, aynı zamanda ideolojik yönlendirmeler yaptığı gerçeği açığa çıkar.
“Dijital Mabed” bu açıdan yalnızca Fauda dizisini değil, aynı zamanda benzer platform içeriklerinin taşıdığı politik ve kültürel yükü tartışmaya açar. Okur, kitabın sayfaları arasında şunu fark eder: Artık sinema ve dizi yalnızca sanat değil; aynı zamanda toplumsal algı mühendisliğinin en güçlü araçlarından biridir.
Günümüz İçin Neden Önemli?
Bu kitap, günümüz dijital dünyasını anlamak isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak niteliği taşıyor. Akademisyenler, medya çalışanları, sosyologlar, ilahiyatçılar ya da gündelik hayatta Netflix karşısına geçen sıradan bir izleyici… Hepsi için “Dijital Mabed” farklı düzeylerde düşünsel bir uyarı niteliğinde.
Bugün gençler, kimliklerini sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla kuruyor. Aile yapısı, toplumsal değerler ve inanç biçimleri, izlenen içeriklerle şekilleniyor. Bu bağlamda kitap, yalnızca teorik bir tartışma sunmakla kalmıyor; aynı zamanda günümüz insanının kültürel ve inançsal krizine ayna tutuyor.
Neden Okunmalı?
“Dijital Mabed”, reklam diliyle değil; düşünsel derinliğiyle kendisini okura kabul ettiren bir eser. Bu kitabı okumanın en önemli gerekçeleri şöyle özetlenebilir:
– Dijitalleşmenin kutsalları nasıl dönüştürdüğünü anlamak için.
– İnançların, ideolojilerin ve kültürün ekranlarda nasıl temsil edildiğini görmek için.
– Fauda gibi popüler dizilerin ardındaki görünmeyen politik ajandaları fark etmek için.
– Kendi kültürel kimliğimizi, medya bombardımanı altında yeniden düşünmek için.
Kitap, geniş bir okur kitlesine hitap ediyor. Akademik bir titizlikle yazılmış olsa da dili anlaşılır ve akıcı. Her bölüm, okuru hem düşünmeye davet ediyor hem de yeni sorularla baş başa bırakıyor.
Yeni Mabedin Eşiğinde
“Dijital Mabed”, yalnızca bir medya analizi değil, aynı zamanda çağımıza tutulmuş bir aynadır. Dijitalleşmenin sunduğu sınırsız imkânların arkasında yatan ideolojik ve kültürel yönlendirmeleri ifşa eden bir çalışma. Bu yüzden kitap, hem bir uyarı hem de bir çağrı niteliği taşıyor: Dijital içerikleri sadece izlemekle kalmayalım, aynı zamanda sorgulayalım. Çünkü yeni mabedin kapısından içeri girerken, hangi değerleri yanımızda götürdüğümüzü bilmek zorundayız.
Yazar Hakkında
İbrahim Varelci, yazar, senarist ve editör. Üç kitabı yayımlanmış olup; edebiyat, sinema ve din ilişkisi üzerine çalışmaktadır. “Dijital Mabed” adlı eseri, yüksek lisans tezine dayanmakta ve medya–din ekseninde dijitalleşmenin toplumsal etkilerini incelemektedir. Yedinci Kat Yayınları’ndan çıkan kitap, Türkiye’de bu alandaki öncü çalışmalardan biri kabul edilmektedir. Varelci, edebi üslubu akademik titizlikle buluşturmasıyla tanınmakta, yazılarıyla geniş bir okur kitlesine ulaşmaktadır.
İZDİHAM