Site icon İzdiham Dergi

Serkan Fırtına, Metinler

Serkan Fırtına’dan bir çocuk tiyatrosu metni. Kendisi İzmir’de yaşıyor.

Çağımızın çocuğa yönelik oluşumlarından biri de kuşkusuz çocuk tiyatrosudur. Kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasında; toplumsal aşamaların gerçekleştirilmesinde, sanat ve kültür yönünden çağdaş, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı, yaratıcı kuşakların yetiştirilmesinde çocuk tiyatrolarının önemli bir etken olduğu günümüzde kanıtlanmış bulunmaktadır.

Çocuk tiyatrosunun toplumsal değerini ortaya koyan en önemli katkılarından biri, çocuğun sanat ve kültür açısından eğitildiği bir etkinlik olmasıdır. Güzel sanatların tümünü içeren tiyatro, çocuğun genel olarak sanatla karşı karşıya geldiği, sanatın yücelten büyüsünün tadına ulaştığı bir kurumdur. İnsanların sanatı sevdikleri ve sanata değer verdikleri ölçüde birbirleri ile daha köklü ve içten ilişkiler kurdukları gerçeği göz önünde tutulacak olursa, çocuk tiyatrosunun toplumsal önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Çocuğun aile ve okul eğitiminin yanı sıra, tiyatro yolu ile eğitilebileceği gerçeği çocuk tiyatrosunun toplumsal değerini arttırmaktadır.

Çocuk tiyatrosunun bir başka toplumsal değeri de, çocukların ruh sağlığı açısından söz konusudur. İnsanlarda, birlikte yaşamanın, çeşitli toplumsal sınırlamaların, baskıların ve sorunların yol açtığı birçok rahatsızlıklar görülmektedir. Bu rahatsızlıklar giderek kişinin ruhsal yaşamını etkilediğinden, ruh hastalıkları dediğimiz çeşitli oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Psikiyatristlere göre, ruhsal bozuklukların başlangıcı, insanın toplumsallaşmayı öğrendiği çocukluk evresine rastlamaktadır. Çocukluk evresindeki çeşitli nedenlerden kaynaklanan ruhsal yaralanmalar, yetişkin insanda ruh hastalıklarına dönüşebilmektedir. Bu nedenle çocuk tiyatrosu yolu ile çocukların ruhsal yaralanmalarının bir dereceye kadar giderilmesi ve çocuğun kendisini yaralayan sorun ve olayı aşması sağlanabilir.

Sanat, özellikle tiyatro sanatı, başlangıcından bugüne kadar insanların sanattan duydukları hoşlanmanın yanı sıra görevci niteliğinden ötürü varlığını sürdürmüştür. Bu görevi de toplumsal, kişisel sorunları ele alması, toplum bireylerini çözüme yöneltmesidir. Güldürerek, düşündürerek, sorgulatarak yürütmüştür bu görevini. Bu nedenle, çocuk tiyatrosu da çocukların kişisel ve toplumsal konumlarını dramatik bir anlatım içinde çözümleyerek, onların tiyatro yolu ile yaşadıkları çevreye farklı açılardan bakmaları sağlayarak, yaratıcı yanlarını ortaya çıkarmaktadır. Edilgen bir yapıdan etkin birer kişilik konumuna geçmeleri sağlanır.

Dengeli ve sağlıklı bir toplumun temellerinin atılmasında çocuk tiyatrolarından bu yönde yararlanmak son derece olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bugün çağımızda çocuk tiyatrolarının büyük önem kazanmış olması, toplumsal değerinin, görevinin ve yararının bilincine varılmasındandır.

Ülkemizde çocuk tiyatrosu, gerek ödenekli gerekse de özel tiyatrolar tarafından geleceğin seyircisini yaratma perspektifinde ele alınmaktadır. Ancak işlevsel olarak yeterli araştırmaların ve uygulama birimlerinin düzeyi bir tartışma konusu. İyi niyetli bazı çabalara rağmen, özel çocuk tiyatrosu adı altında, bir çok topluluk, niteliksiz, sadece para amaçlı, yeterli eğitimden yoksun olduklarını belli eden çalışmalar yapmaktalar. Bu konularda yeterli bir etik kurul ya da var olan denetleme mekanizmaları çalışmadığı/olmadığı için istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Kolay para kazanma yöntemi olarak bakılan çocuk tiyatrosunun yanlış yapılması, bireylerin tiyatro ve sanat konusundaki etkilenimlerini çok farklı, hatalı, eksik yönlere çekmektedir. Özellikle son yıllarda “yaratıcı drama” kavramının da çocuk tiyatrosu ile beraber anılması ve uygulanmaya geçilmesi sonucunda işin ciddiyeti daha da artmaktadır. Büyük şehirlerden başlayarak, Anadolu’nun hemen hemen her şehrinde rastlayabileceğiniz “korsan” çocuk tiyatrolarını engelleyebilmek, bürokratik çabalarla beraber etkin bir seyirci müdahalesi sonucunda da olabilir. Okullara “oyun bağlama” adı altında gelen tiyatrolara, bir idareci bir veli, bir yurttaş olarak, bazı sorular sorulmalıdır. Aldıkları eğitim, referansları, oyunlarının daha önce çekilmiş olan görüntüleri, gibi konular hakkında ayrıntılı dökümanlar istenmelidir. Bahsettiğim konularda da “korsan” tiyatrolar çoğu zaman uyanıklık yapmaya çalışmaktadırlar. Sonuç olarak işini ciddiyetle yapan tiyatrolar harekete geçmeli, mesleklerini, onurlarını ve geleceğin seyircileri ya da oyuncuları olacak çocuklara sahip çıkmalıdırlar.

 

SERKAN FIRTINA

Dramaturg/Metin Yazarı

İzdiham

Exit mobile version