Site icon İzdiham Dergi

Gülzade Aydemir, Her Ayrılık Bir Dönüşümdür

Çünkü insan, sevdiğini geride bıraktığında yalnızca bir kişiyi değil, kendi içindeki bir versiyonunu da geride bırakır. O eski sen, o hikâyeye aitti. Şimdi, boşlukta yeniden tanımlanmayı bekleyen yeni bir “sen” vardır.

Yalnız birinden değil, bir ihtimalden de vazgeçersin.

Ayrılıklar çoğu zaman iki bedenden çok, iki zihnin ortak kurduğu bir hayalin dağılmasıdır. Kaybedilen yalnızca “o kişi” değildir; onunla yaşanacağına inanılan yaşamdır. Milan Kundera’nın sözleriyle:

“İnsanın en acı verici trajedisi, bir olasılığın gerçekleşmemesidir.”

Bu nedenle ayrılığın acısı, gerçekleşmemiş bir ihtimalin yasını tutmaktır.

Düşüncelerin değişir, inançların sarsılır… ve hepsi yeniden hizalanır.

Bir zamanlar “doğru” sandığın şeyler, kalbinin yıkıntıları arasında yeniden sorgulanır. Belki artık sevgiye, güvene, bağlılığa başka bir yerden bakarsın. Çünkü Rainer Maria Rilke’nin dediği gibi:

“Her şey seni terk ederken, yalnızlık sana öğretir: seninle kalacak olan sensin.”

Ve işte o anda, bir dönüşüm başlar — görünmeyen, ama derin bir yeniden yapılanma. Ayrılık, insanı parçalasa da, o parçaların yeniden birleştiği yerden doğan benlik artık daha hakikidir.

Albert Camus’nün sözünü hatırlatır bu durum:

“Kışın ortasında, içimde yenilmez bir yaz buldum.”

Ayrılık da böyledir. Soğuktur, karanlıktır, ama içimizde bir sıcaklık kalır — kendine dönme, yeniden hizalanma ve yeniden inanma gücü.

Büyüme hiçbir zaman sessiz bir süreç değildir — aksine, en derin sarsıntıların, en keskin kırılmaların içinden doğar. İnsan bir şeyleri kaybettiğinde, aslında dışarıdan yıkılıyormuş gibi görünür ama içeride yavaşça yeniden kurulur.

O sancı, bir nevi doğum ağrısıdır.

Çünkü eski kimliğin, eski inançların, hatta bazen eski sevgilerin ölmesi gerekir ki yeni benliğin doğabilsin. Bu yüzden evet, büyüme sancılıdır… ama o sancının içinde saklıdır asıl iyileşme.

Rollo May bunu şöyle anlatır:

“Büyüme, acının öbür tarafında başlar.”

Ve yine Clarissa Pinkola Estés’in o muazzam cümlesiyle:

“Yaraların olduğu yerden ışık sızar, çünkü orası artık korunaklı değil, canlıdır.”

Zaman geçtikçe, o sancı yerini bir tür bilgelik sessizliğine bırakır.

Bir sabah fark edersin ki, eskiden seni paramparça eden o şey artık yalnızca bir hatıradır.

Artık acıtmıyordur, sadece şekillendirmiştir seni.

İZDİHAM

Exit mobile version