28 Şubat 2016

Yasin Kara, Seri Bağlantı

ile izdihamdergi

Beni fişlemişler anne.
İçinde İslam, devrim sol ve örgüt geçen devrik cümleler kurmuşlar hakkımda.
Sahi bunları sen bilmiyorsun değil mi?
Boş ver. Bilme daha iyi.
Ben de bilmiyordum.

Devrim,

Ömrümün 9. senesinde kalbimin ilk sessiz devrimine şahit olmuş bir Yasin’dim.
Sen gidince evimizin önündeki elektrik direğinin dibine devrilip;
Annemin olmadığı eve girmem diyerek
Bundan böyle, böyle işte demişim.
Sonra Peygamberimizi bildim;
Tanıdığım en müthiş devrimci.
Öyle değil mi anne?
Çocukluğumdan bu yana masanın üzerindeki kola dolu bardakları ve
Bir birine seri bağlantılı sevdalarımı içimin kuytularına devirirken hep bir başımaydım.
Kuru, kalabalıksa yalnızlık ıslak mıdır?
Göz çeperlerime düşen nem miktarıyla ölçüyorum acılarımı.
Korkma. Bu, bir devrim eylemi değil anne.
Söylemeye çalıştıklarım devrik cümleler kurmayı sevmem ile alakalı.

İslam,

Allah’ın bir kuluyum.
Bir olan Allah’ın kuluyum.
Sade bir Müslümanım. Elhamdülillah.
Cami cemaatini biliyorum.
Beni uçurumlardan kurtaracak dualar öğreneyim diye Kur’an kurslarına gittiğimi bir de.
“Herkesin bir hesabı var. Elbet Allah’ın da bir hesabı var.”
Bu ne güzel bir havale yöntemidir?
Allah’ım, sen iyi ki gözlerimi görüyorsun.
Yoksa ben hiç kaldıramazdım göz kapaklarımı düştükleri yerlerden.
Bir Haziran sıcağında Cuma vakti uçurumdan düşerken yüzümün yanan yerlerinde başladım İnşirah demeye.
Gülüşüme ne zaman düşecek ki İnşirah neşesi?
Ben bir devrimci değilim anne.
Hz. Muhammed’i severek Kudüs’e deviriyorum gözlerimi.
Sanırım bu yüzden devrimci, İslam’cı, solcu bir örgüt üyesi sanılıyor olmam.
Bir daha söylüyorum. Sen hiç korkma.
Kalbi olan cümlelerin sahipleri ücralarda devrilemez.

Sol,

Aklıma en çok kalbim geliyor bu yöne düşünce bakışlarım.
Acının, sağı – solu belli olmuyor.
Mesela ben onun gidişine üzülürken kalbimden çok ciğerlerimi ateşe vermiştim.
Tek vücut dünyaya gelmiş bedenim içinde nasıl bir acı paylaşımı yapabilirdim ki?
Bilirim ki;
Bir adam acıya düştüğünde ayak tırnağından saç tellerine kadar yanar.
İçimde kavimler göçüne benzer bir yer değiştirmenin izlerini taşıyarak yaşadığıma
her geçen gün daha çok inanıyorum.
Yaşamak adına kendimi ve seni hiç dinlemiyorken ben
Beni dinleyen lacivert adamlar kalbimi de dinlemişler midir anne?
Kalp damar yollarımdaki hüzün trafiği trafik polislerinin ve lacivert adamların hiç hoşuna gitmezdi ki.
Bu nasıl bir hüzün trafiğidir kardeşim?
Mütemadiyen yıkım var.
Mütemadiyen gidenler var.

Örgüt,

Caminin birinde kimsenin olmadığı zamanda ‘senden başka kimsem yok ki Allah’ım’ diyerek Rab’bi ile konuşmasına şahit olunca bir adamın camii avlusundan kalabalıklarımdan utanarak ayrıldım.
Örgütlenmeliyiz dedim.
Rab’bi ile konuşabilen ne kadar yalnız varsa memlekette
camilerde, oyunlarına bombalar düşen çocukların çığlıklarında, uzak denizlerde,
Neşet Ertaş türkülerinde, bozkırlarda, alçakların karşısında yüksek rakımlarda
sadece Allah rızası için örgütlenelim dedim diyedir belki de bunların hepsi.
Sen yine hiç korkma anne.
Benim ideolojik değil, kronik içsel acılarım var.
Ve annesi güzel ağlayan bir Yasin’im hala.
Sağımda solumda ömrümü kayıt alan melekler vardı bir de değil mi anne?
İlla bir örgütten olacaksam eğer, ben ömrü omuzlarındaki melekler tarafından kayıt altına alınan kul örgütündenimdir.
Olsa olsa bu olur.
Ölse ölse içimdeki kuşlar ölür.

Biterken Orhan Gencebay şöyle diyordu;

Hatasız kul olmaz.
Hatamla sev beni.

 

 

Yasin Kara
İZDİHAM