19 Mayıs 2018

Yasin Kara, Kablo Değil Entegre Arızası

ile izdiham

Televizyon tamircisi Zeynel ağabeyin yanında yetiştirilmek üzere çırak olarak çalıştığım günlerde çalışma düzenleri bozulmuş televizyonları tamir ederdik. Dükkânımıza onarılması için bırakılan televizyonların sahipleri televizyonlarını bize bırakmadan önce “Ses geliyor ama görüntü yok. Bir kablosu kopmuştur.” diyerek teşhisi koyduktan sonra giderlerdi. Hiç büyük bir arıza olduğuna inanmazlardı. Mutlaka bir kablo kopmuştur. O kabloları tekrar bağlayınca görüntü, ses ne varsa görülmesi ve duyulması gereken hepsi yerine gelecektir. Bu tip kullanıcı söylemlerine alışkın olduğumuzdan gülümseyip geçerdik. Çok nadir de olsa kablosu koptuğu için arıza veren televizyonlara rastlardık. Ama çoğunu tamir etmek bu kadar kolay olmuyordu. O televizyonların içinde benim o yaşlarda günlük hayat ile olan irtibatımı kuvvetlendiren onca parça vardı. Direnç, transistor, bütünleşmiş vs. gibi. Bunlar bir cımbız yardımıyla sökülüp takılabilen elektronik parçalar. Direnç, üzerindeki renkler ve kod numarası ancak mercek yardımıyla görülebilen küçük bir parça. Küçük bir parça dediğime bakmayın televizyon devresinin üzerinde hemen hemen her yerde bazen bitişik halde, bazen de hiç tahmin edilmeyecek bir köşede, bir başına. Bir başına ama dirençli.

Bir televizyon tamircisi çırağı olduğum günlerde gönlümde kabul görmüş hayallerimden biriydi askere gidene kadar işi öğrenmek ve askerlik dönüşü kendime ait bir tamirhane açmak. yıllar geçti. Askere vaktinden çok sonra bir devlet memuru olarak gittim. Ustam Zeynel ağabeyin yanından ayrılıp envai çeşit iş kolunda çalışırken, 1082. Yedek memur olmaya hak kazanırken, askerdeyken ve askerlikten döndükten sonra hep bir arızanın içinde buldum kendimi. Anlaşma, sevme, konuşma, dinleme ve görme düzeni bozulmuş bir toplumun ben de bir parçasıydım artık. Kalbimde bir sıkıntı vardı ve yalnız çalışıyordu. Ya da yanlış. Bilmiyorum. Sevip de kavuşamadığım, konuşup da anlatamadığım, bakıp da göremediğim zamanlarım oldu. Bazılarında gerçekten bir kablo kopuğu vardı. Hep böyle ümit edilir ya. Kabloyu itinayla bağladım. Bazılarında yeteri kadar direnç gösterememe sorunu vardı. Her şeye rağmen direnç gösterebilenler hala yanımda. Yorulanlar kanalı çoktan değiştirdiler. Uzaktan kumanda etmek var değil mi şimdi? Evet, öyle yaptığımı da çok. Bunlar büyük sıkıntılar değil. Asıl sorun entegrede. Yani kalbin devresinde. Siyah ve onca hassas ayağı olan parçada. Sorun buradaysa konuştuğunuzdan, sevdiğinizden, üzüldüğünüzden ve gördüğünüzden hiçbir şey anlamazsınız. Kablo kopuğundan çok entegre bozukluğuyla dolu arıza defterim. Dirençli olmayı hiç ihmal etmedim. Elbet bir gün hüznümün yerine entegre edeceğim gülümsemeyi. İşte o zaman kopan kabloların lafı bile olmaz.

Sayısal lotodan biraz bahsedip bitirelim artık bu işi. Siz hiç rast geldiniz mi bilmiyorum ama ben çok gördüm cüzdanlarında paradan çok o haftanın ikramiyesini ıskalamış sayısal loto kuponu saklayan adamları. En çok ilgimi çeken bir gün mutlaka tutacağına inandığı altı farklı rakamı mütemadiyen kupona yazıp çekiliş akşamını bekleyen az paralı insanlar oldu. Kaybettikçe devam etmek. Israrla aynı altı rakam. Bir gün mutlaka tutacak demek. Bunu hiç tuhaf karşılamadım. Çünkü bana çok tanıdık bir eylemdi. Kendimi bildim bileli dünyada bir yerde olmak ve sevmek adına yaptıklarım her zaman aynı. Benim de numaralarım aynı. Bu numaralar bana çok şey kaybettirdi. Ama inandım. Bir gün böyle olmak beni neye en çok uzaksam ona yaklaştıracak. Para istemiyorum. Çok zengin ve çok mutlu olmak için hiç dua etmedim. Makul istedim. Uzaktan kumandalı bir teevizyon alacak kadar, bir kadın tarafından annesiz, babasız, kardeşsiz de sevilecek kadar. İşim zor değil mi? Sizin anlayacağınız kalbimin arızası küçük değil. Bu herhangi bir kablo kopması da değil. Entegre sorunu var. En iyisi iş yerinin gözle görülür bir yerinde ” bir ay içinde alınmayan cihazdan sorumluluk kabul edilmez” yazısı bulunan bir tamirci dükkânında unutulmak. Burada da aşktan bahsedilmeliydi galiba.

-Ben rüya tamircisiyim.
-Peki kendi rüyalarını tamir edebiliyor musun?
-Hayır. Bu pek mümkün değil.
-Neden?
-Çünkü parça sıkıntısı var. Bulamıyorum.

 

 

Yasin KARA
İZDİHAM