26 Şubat 2016

Turgay Demir, Kapalı Hava Sendromu

ile izdihamdergi

kapalı havalarda kapatılsın sokaklar umutsuz insan istilasına.
sonra yasak edilsin gökyüzü,
sığınağını sapa yerde bırakmış serçelere.
ve bütün pencere kenarlarından toplatılsın çiçek vazoları;
birazdan düşecek yağmur aşkına
onu görmeye mani olmasın hiç bir şey diye, kederi vurup öldürelim.
görmüyor musunuz bir beton blok altına saklanmış
çakıl taşları, bitirim domates fidanları ve ayyaş kediler
zamane emperyal kuvvetlerinden
samimiyetsiz yeryüzü zırtapozları
ve üzerlerine serilen koyu kahverengi geceler.
bense dağ başında bir evcil tavşan
sen yaylada talihli bir çay fidanı.
üstümüzden eksilmeyen yağmur
tükenmem diyor oksijenimiz
her kim meylediyorsa durdurmaya dünyamızı
hüsrandadır anlayın.
bir çocuk,
seyrederken yağmuru
gözleri buğulanan.
olmasa gülüşleri kimse yüzüne bakmaz.
bakılacak bir yüzü de var üstelik bu yoklukta.
kimse kendinden fazla sevmiyor ki kimseyi,
çocuk ne yapsın
bu ayaklanmış insan ölülerini?
adam çocuktan farksız,
herkesi her şeyi seviyor da
yağmuru sevmiyor üstelik
hüznün ikiye kırılsın adam !
hiç sevilmez mi yağmur?
anlayın artık daima
eksiksiz,
intiharsız,
cinayetsiz,
depremsiz,
ve fırtınasız anlayın.
özleyerek öldürün ve sonra gömün.
sonra yine özleyin ve bu sefer de siz ölün özlemekten.
bir katliam gibi
ortalığa saçılan iyi niyetleri çiğnemekten sakınarak anlayın.
bekleyin hele dinsin şu yağmur.
benim kadar bilselerdi o mel’un filozoflar
yaşamayı,
sevmeyi,
yağmuru,
göğe bakmayı
ve görmeyi yalnızlığı;
anlasalardı bir merhaba ile fethettiğim kaleleri
uçurumları, fitneyi ve cânânı
erkenden ölürler miydi dersin?

Turgay Demir
İZDİHAM