15 Haziran 2016

Tomas Tranströmer, Solitude

ile izdihamdergi

Neredeyse ölüyordum burada
Şubat ayı, bir gece vakti
arabam şeridinden çıktı
buzlar üzerine devrildi
Trafiğin karmaşası, ışıklarıyla
üzerime üzerime geldi.

Adım, kızlarım, işim, hepsi
özgürce savruldu ve geride kaldılar
küçüldükçe küçüldü,
uzaklaştıkça uzaklaştılar
Artık bir hiç kimseydim
bir çocuktum
çocuk parkında mahsur kalmış

Yaklaşan arabaların güçlü farları vardı
Üzerime dogru parlıyorlardı
Saf bir korkuyla  çevirdim hep direksiyonu
kaygan yumurta akı gibi,
aktı gitti ellerimden…
Saniyeler uzadıkça uzadı,
daha fazla boşluklar oluşturarak bende
büyüdüler, devleştiler
büyük hastane binaları gibi

Halbuki biraz olsun dinlenebileceğimi
nefes alabileceğimi düşünmüştüm
bu kaza olmazdan önce

Sonra hissettim,
Kum taneleri gibi uçuşuyordu kar
esiyordu şiddetli bir rüzgar
Arabanın sürüklenmesi sonunda durdu
Bir trafik levhası koptu fırladı yerinden
büyük bir tangırtıyla uzaklara savruldu
koyu karanlığa doğru

Ve sessizlik…Emniyet kemerime geri döndüm
Birinin gezişini gördüm
uçuşan kar taneleri arasında
benden ne kaldığını görmek için

Tomas Tranströmer, İZDİHAM 15. Sayıda yayınlandı.
Çeviren: Ahmet Cora