29 Mayıs 2017

Sören Kierkegaard, Kahkaha Benden Yana

ile izdiham

“Bütün insanlar sıkıcıdır. Sıkmak, kendini ve başkalarını sıkmak diye ikiye ayrılabilir. Başkalarını sıkanlar ayaktakımı, yığınlar ve genel olarak bütün insanlık kafilesidir. Kendilerini sıkanlar ise seçkinler, aristokratlardır; şu garip bir gerçek ki, kendilerini sıkmayanlar genellikle başkalarını sıkarlar, kendilerini sıkanlar da başkalarını eğlendirirler.” (s.57)

“İnsan umudunu kesmeden sanatsal olarak yaşayamaz; çünkü umut insanın kendini kısıtlamasını engeller. Umudun güzel rüzgarıyla denize açılmış insanı görmek ne hoş bir manzaradır, insan yedekte çekilme fırsatını bile değerlendirebilir; fakat umudun gemiye çıkmasına asla izin vermemek gerekir, hele kılavuz kaptan olarak hiç; çünkü umut sadakatsiz bir dümencidir.” (s.61)

“Unutmak, önceden pratiği yapılması gereken bir sanattır. Unutabilme her zaman insanın nasıl hatırladığıyla bağlantılıdır, fakat buna karşılık hatırlama da insanın gerçeği yaşayış tarzına bağlıdır. Yaşadıklarına umudun itici gücüyle dalan kimse asla unutmayacak biçimde hatırlar.” (s.61)

“Hiçbir an’a zamanı geldiğinde unutulmayacak kadar büyük bir önem yüklenmesine izin verilmemelidir; fakat her an, istenildiğinde hatırlanacak kadar büyük öneme sahip olmalıdır. İnsanın en iyi hatırladığı ve en çok unuttuğu çağ çocukluk çağıdır. İnsan ne kadar şiirsel hatırlarsa, o kadar kolay unutur; çünkü şiirsel olarak hatırlamak unutuşun başka bir adıdır.” (s.61)

“İnsanın esnekliği gerçekten unutma gücüyle ölçülebilir. Unutamayan kişiden bir şey olmaz.” (s.62)

“Unutuş, yaşanılanın, ruhun kendi müziği için bir yankı levhasına indirgendiği ideal bir asimilasyon işleminin gerçek ifadesidir. Doğanın muhteşemliği, bir zamanlar kaos olduğunu unutmuş olmasından gelir.” (s.62)

“Unutmak, kullanamayacağını kesip atmaktır.” (s.63)

“İki insan aşık olup da birbirleri için yaratıldıklarını düşünmeye başladıklarında, ayrılma cesaretini gösterme vakti gelmiştir; çünkü devam ederlerse her şeyi kaybedip hiçbir şey kazanamayacaklardır. Paradoks gibi gelebilir, duygu açısından öyle; fakat anlayış açısından öyle değil. Bu alanda insanların kendi ruh hallerinden yararlanması özellikle gereklidir; bu ruh hallerinin yardımıyla insan bitip tükenmeyen çeşitte kombinasyonların farkına varabilir.” (s.66)

“Tutarlılık derecesi daima sizin bir sanatçı mı yoksa bir hevesli mi olduğunuzu ortaya koyar. Gerçeğe baktığınız göz sürekli değişmelidir.” (s.68)

“Gariptir, mutlulukla mutsuzluk farklı olmasına rağmen, bazen suskunluğu dilemekte birleşirler.” (s.84)

“Her şeyden yürüyerek uzaklaşabilirim.” (s.88)

“Eğer şairin dediği doğruysa, bene vixit qui bene latuit (kendini iyi saklayan, iyi yaşar), o zaman ben iyi yaşadım, zira benim kuytum iyi seçilmiş.” (s.106)

“İnsan doğru kadını bulacak kadar şanslıysa, saniye geçmeden yanında asık suratlı bir kadın yazar buluverir ve elini gözlerine siper edip küçük kara tavuğun daha neler yumurtlayacağına hayranlıkla bakmalıdır.” (s.112)

“Ayartıcı bir şeydi kadın, belli bir an erkekten uzak durup kaçarak ayartıyordu, karşı konulamazdı çünkü karşı koyan kendisiydi. Tanrılar bayram ediyordu. Gerçekten de dünyada kadın kadar büyüleyici bir şey daha keşfedilmemiştir, masumiyet kadar mutlak bir büyüleyicilik, alçakgönüllülük kadar cezbedici bir ayartma ve kadınla kıyaslanabilecek bir aldatmaca daha yoktur.” (s.128)

“Ey muhteşem Doğa, eğer ben sana hayran olmasaydım bana bunu bir kadın öğretirdi, çünkü o varoluşun sultanıdır.” (s.130)

“Yarıda bırakmak, bunu yapmak güç ister, bir kördüğümü kılıçla kesmekten daha büyük bir güç ister; çünkü kördüğümün zorluğu insanda tutku yaratır, fakat yarıda bırakmak için gereken tutkuyu insanın kendisinin sağlaması gerekir.” (s.131)

“Ben şair olmak için dua etmedim, üstelik bu hediyeyi o bedele almazdım.” (s.205)

“Sadece gerçekte nasıl suskun kalacağını bilen bir kişi gerçekten konuşabilir. Suskunluk içebakışın, iç dünyanın özüdür.” (s.260)

“Bir yazarın ruhu üslubuna girmelidir.” (s.266)

 

 

 

Kaynak: Elifinkütüphanesi

İZDİHAM