22 Eylül 2021

Sin Edebiyat’ın 29. Sayısı Yayınlandı

ile izdiham

İki ayda bir yayımlanan Sin Edebiyat’ın 29. sayısı (Eylül-Ekim 2021) Günümüz Şiiri temasıyla yayımlandı. Kapak çizimini Vietnamlı çizer Nguyen Thi Xuan Loc’ın üstlendiği Sin Edebiyat’ın bu sayısında şiirin; temsil gücü, performans sanatı olarak yeri, sinemaya yansımaları ve günümüzdeki konumu ele alındı. Klasik şiir dosyalarından ziyade “Şiir nedir?” sorusunun değil “Şiir nerededir?” sorusunun etrafında toplanan yazıların altında birbirinden değerli isimlerin imzası bulunuyor. Derginin bu sayısında: Ressam-şair Bünyamin K. (Söy. İbrahim Gökburun) ile Ketebe Yayınlarından okuruna ulaşan son kitabı Eskittiğim Çantalar ve şiir yolculuğu hakkında söyleşilirken günümüz Türk edebiyatına şiir kaydeden çeşitli görüşlerdeki şairlerle soruşturma dosyası oluşturuldu.

Medeni Yılmaz ve Veysel Karani Tur’un poetik eleştiri, Cahit Ökmen ve Şükrü Erbaş deneme, Esra Aydınlıoğlu şiirin müzikle ilişkisi, Serdar Solkun ve Erkan Karakiraz performans sanatı olarak şiir, Batıgün Sarıkaya ise şiirin sinemaya yansımalarını konu edinen yazılarıyla bu sayıda yer aldılar. Mert Moralı, Hatice Solak ve İbrahim Ercan çeviri şiirleriyle sayıya katkıda bulunan isimlerden oldular.

Dergide yer alan diğer isimler şöyle:

Soruşturma: Ömer Yalçınova, Kaan Eminoğlu, Naile Dire, Fatih Akça, Rahime Kasım, Devrim Horlu, Alptuğ Topaktaş. (Sorular: Yaşar Ercan-Halil Altun)

Öykü: Gökçe Gökalp Doğan, Uğraş Abanoz, Mavi Tuğba Ateş.

Şiir: Seymour Mayne (çev. Mert Moralı), Bilsen Başaran, Çınar Ekiz, Carlos Drummond de Andrade (çev. İbrahim Ercan), Pınar Çakmaklı, John Ashbery (çev. Hatice Solak), Carlos Nobrega (çev. İbrahim Ercan), Şevket Kadıoğlu, Hasret Yılancı.

İnceleme: Örsan Gürkan.

 Sunuş Yazısı:

“Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

…”

Yunus Emre

Dünya edebiyatının serüveni bir ses ile başladı. Ağızdan çıkan bu sihirli ses, sözlü edebiyatın temelini atan ilk eldi. Ses, sözcükleri; sözcükler sözleri; sözler betimleri; betimler metinleri; metinler edebiyatı; edebiyat da dilin çok katmanlı yapısını inşa etti. Ağızdan ilk çıktığında insanlığın ortak ürünü olan o ses, farklı coğrafyalarda farklı toplumlarda kendini dil olarak hayatta tuttu. Söylem gücünün maharetiyle de zenginleşerek günümüze kadar geldi ve edebiyat dediğimiz yazılı ve sözlü birikimin yankılarından tüm insanlığa yayıldı. Elbette bu sancılı süreç bir paragrafta yüzeysel olarak anlatılıp geçilecek kadar kolay olmadı. Fakat onun bu tarihsel yolculuğu; sanat, etik, gözlem, estetik, duygu ve düşünce bütünlüğünde o kadar genişledi ki artık o ilk sesten türeyen her yazınsal tür kendi temsiline ulaştı.

Yazınsal türlerin içerisinde en güçlü temsil şiire aittir desek kökten bir itiraz gelmemeli. Çünkü şiir; masallarda, destanlarda, ağıtlarda, kutsal metinlerde kısacası insanın etkin kültürleşme sürecinde yer alan tüm metinlerde doğrudan yer alan bir yazınsal türdür. Bu yüzden temsil gücü çok yüksektir. Bir bireyi, bir toplumu, bir dili kendiliğinden temsil edebilir. “Şiir nedir?” sorusuna herkesin kendince yanıtı vardır. Fakat şiiri bir tanıma indirgemek oldukça zor bir uğraştır.

Oxford Sözlük şiiri şöyle tanımlıyor: “Duygulardan, düşüncelerden, düşlerden, özlemlerden vb. süzülmüş yaşantı birikimleri olarak, ozanların, sözcüklerin sözlük anlamlarına kimi zaman değişik anlamlar da yükleyerek, dil içinde özel bir dil yaratarak oluşturdukları, imgelerden, simgelerden, söz sanatlarından, ritimden, uyumdan vb. yararlanarak ortaya koydukları, okurda estetik duygular uyandıran yazın ürünü.”

Sizin şiir tanımınız nedir?

Derginin Sosyal Medya Hesapları:

www.sinedebiyat.com

İZDİHAM