8 Şubat 2018

Seri Katiller

ile izdiham

Ed Gein: Alkolik bir baba ve aşırı dindar bir annenin çocuğu olan Ed Gein, küçük yaşta sırasıyla babasını,abisini ve annesini kaybedince yalnızlığın da etkisiyle delirmiştir. Annesinin cinselliği büyük bir günah olarak görmesi, onu annesinin ölümünden sonra kadın vücudunu incelemeye itmiş ve anatomiye merak salmıştır. Annesini de mezarından çıkartarak diriltmeye çalışmıştır. Aslında Ed Gein klasik seri katil tanımlamasına uymamaktadır. O daha çok mezarlıktan çaldığı bedenler üzerinde, anatomi kitaplarından öğrendiklerini uygulamaya çalışmıştır. Bilindiği kadarıyla 2 kişi öldürmüştür ve kurbanlarını, annesinin ölüm yaşında(55) olan kadınlardan seçmiştir. Muhtemelen dünyanın gördüğü en psikopat insanlardan biri olan Gein, ayakkabı kutusunda vajina biriktirmiş, meme uçlarından kemer, kafataslarından bardak yapmış ve koltuklarını insan derisiyle kaplamıştır. 1957 yılında yakalanan ve doktorlar tarafından şizofreni tanısı konulan Ed Gein hapis yatmamış, 77 yaşında kanserden ölene kadar hayatını akıl hastanesinde geçirmiştir. In the Light of the Moon(2000) ve Ed Gein: The Butcher of Plainfield(2007) isimli iki başarısız filme konu olmuş, aynı zamanda Kuzuların Sessizliği, Teksas Katliamı ve Psycho gibi ünlü filmlerde de Ed Gein’den ilham alınmıştır.

Albert Fish:Babasının ölümünden sonra bir çocuk bakım evinde büyüyen ve bu ortama uyum sağlayamadığı için ruhsal sorunlar yaşayan Fish, 1910 yılında ilk cinayetini işledi. Çeşitli sapkınlıklara olan ilgisi günden güne artan Fish, kurbanlarını genellikle küçük ve savunmasız çocuklardan seçiyordu. Dine olan eğilimiyle tanınan Albert fish, kurbanlarını işkence yaparak öldürüyor, onların tanrıya verilen kurbanlar olduğunu düşünüyordu. Bir kurbanının ailesine kızlarını nasıl öldürüp yediğini anlatan mektup gönderince yakalandı ve elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Bu kararı “daha önce tatmadığım bu zevki tadacağım için heyecanlıyım” sözleriyle karşılayan Fish, 1936 yılında idam edildi. Albert Fish Kuzuların Sessizliği(1991) ve The Gray Man(2007) filmlerine konu olmuştur.

Elizabeth Bathory: “Kanlı Kontes” adıyla tanınan Macar asıllı Elizabeth Bathory, tarihin kuşkusuz en acımasız katillerinden biridir. 40 yaşına geldiğinde yaşlanma korkusu başlayan Bathory, hizmetkârına attığı tokat sonucu kanı eline damlayınca, genç kızların kanlarıyla duş alarak genç kalacağını düşünür. Uşağına emir vererek o hizmetkârı öldürtmüş ve kanını bir küvete doldurtup kan banyosu yapmıştır. Macaristan’ın en soylu ailelerinden biri olan Bathory ailesinden gelen Elizabeth, daha sonraları yaklaşık 650 genç kızı aynı yöntemle öldürtmüştür. Bu cinayetler ona dünyanın en ünlü kadın seri katili ünvanını getirmiştir. 1610 yılında cinayetleri işlediği ortaya çıkmış, bir soylu olduğu için yargılanamamıştır fakat hayatının geri kalanını şatosunda hapis hayatı yaşayarak geçirmiştir. Elizabeth Bathory hayatının anlatıldığı 2008 yapımı “Bathory” adlı filmin yanı sıra, Dracula gibi bir çok ünlü filme de esin kaynağı olmuştur.

Carl Panzram: “Keşke tüm insanlığın tek bir boynu olsaydı ve o da benim elimde olsaydı” sözleriyle hatırlanan Carl Panzram; 21 cinayet işlediğini, sayısız hırsızlık yaptığını ve kadın erkek toplam 1000′den fazla kişiye tecavüz ettiğini itiraf etmiştir. Yaptıklarından ötürü en ufak bir pişmanlık duymadığını defalarca kez belirten Panzram, vahşetini şu sözleriyle oldukça açık bir biçimde ifade ediyor.”Biraz düşünmek için bir kenara oturmuştum. Orada otururken yanıma 11 ya da 12 yaşında bir çocuk geldi. Bir şeyler arıyordu ve buldu da. Onu birkaç yüz metre uzaklıkta bir taş ocağına götürdüm, orada bıraktım ama önce tecavüz ettim, sonra da öldürdüm. Onu bıraktığım sırada beyni kulaklarından çıkıyordu ve asla bundan daha ölü olamazdı.” Kurbanlarını öldürmek üzere gittiği her eyalette farklı bir isimle karşımıza çıkan Panzram, 1930 yılında asılarak idam edilmiştir. Carl Panzram’ın hapiste bir gardiyana işlediği cinayetleri anlatmasını konu alan 1995 yapımı Killer: A Journal of Murder filmi başarılı seri katil fimleri arasındadır.

Dean Corll: Annesinin ikinci eşiyle birlikte kurduğu şekerci dükkanının büyüyerek bir şeker fabrikasına dönüşmesiyle Dean Corll fabrikanın başına geçmiş, yoksul çocuklara ve öksüzlere yaptığı yardımlar nedeniyle de “Şeker Adam” diye anılmaya başlanmıştır. Kısa bir süreliğine orduya katılan fakat eşcinsel eğilimleri olduğu gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılan Corll, tekrardan fabrikanın başına geçerek yardımlarını sürdürmüş fakat bir süre sonra işler kötüye gitmeye başlayınca fabrikayı kapatmak zorunda kalmıştır. Hakkında özellikle erkek çocuklara cinsel istismarda bulunduğu iddiaları günden güne yayılan Corll, ilk cinayetini 1970 yılında 18 yaşında bir öğrenciyi yakarak gerçekleştirmiştir. Daha sonraları yaşları 10-18 arasında değişen 27 çocuğu tecavüz ettikten sonra işkencelerle öldürmüş, cinayetleri işlerken yanında bulunan ve ona para karşılığında çocukları getiren 18 yaşındaki Elmer Henley tarafından vurularak öldürülmüştür. Elmer Henley açıklamalarında ona da tecavüz etmeye kalktığını ve bunun için öldürdüğünü söylemiştir.

Ted Bundy: Gelmiş geçmiş en karizmatik seri katil yakıştırması yapılan Ted Bundy, çevresinde iyi eğitimli, yakışıklı ve kibar biri olarak tanınsa da sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte 35′ten fazla kişiyi vahşice öldürme suçundan idam edilmiş bir sosyopattır. 3 kez hapisten kaçma başarısını gösteren Ted Bundy, mahkemede savunmasını kendi yapmayı seçmiştir. Bir çok kadın hayranından evlenme teklifi alan Bundy’nin idam kararını veren yargıç bile ona olan hayranlığını gizleyememiştir.

Charles Manson: Charles Manson’ın seri katiller içinde çok özel bir yeri vardır. Bizzat kimseyi öldürmemesine rağmen müritlerine verdiği emirlerle, aralarında ünlü yönetmen Roman Polanski’nin hamile karısı da dahil olmak üzere 40′tan fazla kişiyi öldürtmüştür. Manson etkileyici bir konuşmacı, oldukça zeki ve psikopat bir liderdi. Bir çiftlikte müritleriyle birlikte yaşamaktaydı ve onlara Manson Ailesi denmekteydi. Manson ve müritleri arasındaki ilişkinin Haşhaşi tarikatı lideri Hasan Sabbah ile olan benzerliği de dikkat çekmektedir.

Charles Manson oldukça başarılı bir söz yazarı ve müzisyendi. Öyle ki, 1970 yılında Manson’ın şarkılarından oluşan Lie: The Love & Terror Cult isimli bir albüm yayınlandı. Bunca vahşete rağmen Manson Ailesi’nin sonu, oldukça alakasız bir suçtan yakalanan bir müridinin işledikleri cinayetleri övünerek anlatması sonucu gelmiştir. Manson’ın aralarında ünlülerin de bulunduğu oldukça büyük bir hayran kitlesi bulunmaktadır. Yakalandıktan sonra ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Manson’ın, müritleriyle yaşamını ve işledikleri cinayetleri anlatan 2004 yapımı Helter Skelter isimli bir film bulunmaktadır.

Herman Webster Mudgett: Herman Webster Mudgett (16 Mayıs 1861 – 7 Mayıs 1896), daha çok Dr. Henry Howard Holmes lakabıyla bilinen, kayıtlara geçmiş ilk Amerikalı seri katildir. 1893 Şikago Dünya Fuarı zamanında Şikago’da zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel tasarladığı bir otel açtı. Dördü kesinleşen itiraf ettiği 27 cinayet olmasına rağmen, öldürdüğü insan sayısı 200 civarındadır. Bilinmeyen sayıda pek çok kurbanını “Dünya Fuarı” otelinden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan 1893 Şikago Dünya Fuarı’ndan almıştır.
H. H. Holmes’in cinayetleri o dönemin en çok konuşulan konularından biri oldu ve William Randolph Hearst’ın gazetelerinde dizi halinde yayınlandı. 2003 yılında Erik Larson bu cinayetleri konu alan “The Devil in the White City: Murder, Magic, and Madness at the Fair That Changed America” isimli çok satanlar listesine giren bir kitap yazdı. Holmes’in hikayesi öncesinde de David Franke’in “The Torture Doctor (1975)”, Harold Schechter’in “Depraved: The Shocking True Story of America’s First Serial Killer (1994)”, ve Herbert Asbury’nin “The Monster of Sixty-Third Street of Gem of the Prairie: An Informal History of the Chicago Underworld (1940)” eserlerinde işlendi.

Gary Leon Ridgway: “Green River Katili” olarak bilinen Gary Leon Ridgway (18 Şubat 1949), Amerikan tarihinin en azılı seri katillerinden biridir. 30 Kasım 2001`de çalıştığı Renton, Washington fabrikasından ayrılırken “Green River Katili”`ne atfedilen yedi kadının öldürülmesinden dolayı göz altına alındı. Yakalanması için yetkililer o sırada idam cezasını bekleyen ünlü seri katil Ted Bundy’den katilin düşüncelerini anlamak için yardım aldı. 4 cinayet DNA testi sayesinde ve 3 cinayet ise cinayeti işlerken yaptığı resimden dolayı onun işi olduğu anlaşıldı. 2 yıl sonra; 71 kişiyi öldürdüğünü söylemesine rağmen, 49 cinayetten dava açıldı. Ridgway 3 kere evlendi ve bir oğlu vardır. Kurbanlarının çoğunu kamyonetine bindirmek için cüzdanında taşıdığı oğlunun resmini kullanmıştır.

Wayne Bertram Williams:Wayne Bertram Williams dünyanın gelmiş geçmiş en azılı seri katili olarak kabul edilen kişi. Atlanta çocuk katili olarak da adlandırılır. Genellikle kurbanlarını önce boğduğu ardından da nehire attığı söylenir. Daha çok çocukları öldürmesi nedeniyle ulusal güvenlik birimlerince azılı seri katil olarak kabul edilir. 31 kişinden fazla insanı öldürmüştür.

Harold Shipman: İngiliz Doktor Harold Shipman’in 27 yıllık meslek hayatında 250 kişiyi öldürdüğü raporla belgelendi. Hastalarını yüksek dozda morfinle öldürdüğü belirlenen Shipman, 1998 yılında işlediği bir cinayet sonrasında tutuklandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Cani doktor, hücresinde intihar etti.

Meet Dion Milam: 44 tecavüz, 67 cinayet (12 tanesini yemiş), 1000’den fazla da yaralama suçu işleyen Milam yakalanıp idama mahkum edilmiş.

TÜRKİYE’DEKİ SERİ KATİLLER

Adnan Çolak: ”Artvin Canavarı” olarak isimlendirilen Çolak, 1992-1995 yılları arasında 11 yaşlıyı öldürdü. Öldürdüğü kadınlardan 6’sına tecavüz ettiği de anlaşılan Çolak, Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 ayrı idam ve 40 yıl hapis cezası aldı.

Hamdi Kayapınar: Kurbanlarını av kendini avcı olarak gören Kayapınar, 6 kişiyi öldürdü ve 4 kişiyi de öldürmeye teşebbüs etti. 1998- 2001 yılları arasında 6 kişiyi katleden Kayapınar, Kayseri’deki yargılamasında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Yavuz Yapıcıoğlu: 1993 yılında başladığı seri cinayetlerini 2002 yılı sonuna kadar elini kolunu sallayarak sürdürdü. 43 kişiyi öldürdü. İlk cinayetlerinden sonra çıkarıldığı duruşmada deli taklidi yapınca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Hastanede rolünü mükemmel oynadı ve Türk Ceza Kanunu’nun 46. maddesine göre cezai ehliyetinin bulunmadığına dair deli raporu almayı başardı.

İZDİHAM