11 Eylül 2019

Şeref Bilsel’in Yalnız Edebiyat adlı kitabı çıktı

ile izdiham

-“İnsan bazen kalmak için gitmez mi harflere doğru”-

Ne zaman elime bir şairin düz yazıları geçse aklıma hemen GültenAkın’ın “Şiiri Düzde Kuşatmak” metaforu gelir. Şiirin yazılırken bir irtifa kazandırdığını, ama sözün doruklarına doğru bu yolculuğun menzilini ancak geri dönüp düze inerek ölçebileceğimizi hatırlarım. Şiir dediğimiz o yüksek kalenin de düze yakın dış surları olur; içerdekini, kalbe/merkeze yakın olanı korunaklı kılar. Şiir görkemini biraz da düzdeki bu hummalı çalışmalardan alır. Son dönem Türk şiirinin etkili kalemlerinden Şeref Bilsel de ‘Yalnız Edebiyat’ kitabıyla düze inerek şiiri tahkim ediyor. Daha önce ‘Yalnız Şiir’ kitabıyla şiir üzerine yazılarını bir araya toplayan Bilsel bu kez edebiyatın diğer alanlarına dair yazılarını sunuyor okura. Varlık dergisinde uzun süredir genç şairlerin şiirlerini değerlendiren Bilsel’in edebiyat yolculuğundaki duraklarını da keşfetme imkanı buluyoruz.

Baudelaire’in düz yazıda bile şair olunması gerektiği düsturuna sadık kalan bir kalemi var Bilsel’in: “Yazmak yolcu olmayı gerektirir, okumak ise kendine bir ev aramayı.” cümlesiyle başlayan ‘Yalnız Edebiyat’ bu düsturun bir senedi gibi de okunabilir. Bu yazılar aynı zamanda şairin hikayesine, okuma ve yazma serüvenine dair ipuçları verirken, yazarının şiirle dünya arasındaki soluklandığı noktaları da işaretliyor. Şair de düzyazıda soluklanıyor nihayet, dinlenmek ve soluğunu genişletmek için düzyazıya iniyor.  

yalnız edebiyat şeref bilsel ile ilgili görsel sonucu

Yitik Ülke Yayınları’ndan çıkan kitap beş bölümden oluşuyor: Edebiyat ve Kültür; Edebiyat ve Tercüme; Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Birkaç Sima; Cumhuriyet Sonrası Birkaç Sima ve Edebi Zeminlere Dair. Başlıklardan anlaşılacağı üzere şair pergelin ucunu modern şiire sabitleyerek Cumhuriyet, Tanzimat ve klasik şiirimize, oradan dünya edebiyatına doğru uzanıyor. Edebiyatımızda din, milliyetçilik, ütopya, antolojiler  ve delilik gibi pek çok farklı konuya değinen Bilsel, Eşref’ten Yahya Kemal’e, Kemal Özer’den Erdem Bayazıt’a kadar pek çok ismin şiirine dair dikkate değer yazılara ve tespitlere yer veriyor. Şiir tarihimize dair “içeriden” fikir sahibi olmak, edebiyatçıların dikkatlerden kaçmış inceliklerine tanıklık etmek ve şiire düzden bakmak için önemli bir kaynak kitap Yalnız Edebiyat.

Kuru gürültüyü sözden ayırabilmek için elzem olan bir ölçüye ihtiyaç duyarız. Edebiyat sanırım bu imkanı sunar. Sözü gürültüden ayıklamak insanı değerli kılmak için hayati önemdedir zira. Bunun yolu da yalnız şiirden devşirebileceğimiz bir duyarlıktan, sessizliği okuyabilme duyarlığından geçiyor. Bilsel de bu duyarlık arayışına yarenlik edecek olanlarla buluşmak için düze inmiş sanki: “Sessizliği okumayı bilenler için.”

Atakan Yavuz değerlendirdi.

İZDİHAM