19 Kasım 2016

Sema Enci, İçimdekiler

ile izdiham

merhametin parmak uçları soğuk
katılaşmış kelimeler ve bir kağıt gibi kıvrılmış günah
ihtişamlı tuzaklar
sen duvarları biliyorsun -yüksek
bağışlamıyorum suya eğilmeyeni
bağışlamıyorum sırtım gök
çatalından tanıyoruz perişanlığı
ne çok acıyor kökü ağacın
bağışlamıyorum dilleri kan ve irin.

din yara etrafımızda
tacirler satmayı bırakıp yağmaya daldılar
putlarına aşık bir yaşam.
bir cenin cinayeti ağzım
susmaya teyellenmiş
ne çok yanlış adamlar sevildi
ne çok konfor merakı
sakın kalbinin olduğunu kimseye söyleme.

diyeceklerim bundan ibaret değil
bundan ibaret değil gündelik ağrılar
çıkar ilişkileri, plastik sevgiler, obezit aşklar.

yüzümü alıp da gitsem…

annem kılcal damarlarıma göğsünü bastırmış
ipince sıkışmışız
ipince içli bir şarkıymış da, sarıveriyormuş çepeçevre
bir ilkokul azarı gibi içimiz
varı böyle anlıyorsun yoğu böyle.

umutlarımız derdest
sonra esmer şehirler…
sonra saçlarımı sevmediklerini söylediler
ben herkesin saçını da saçsızlığını da sevdim
siyasi demeçler ve korku hutbelerden yükseldi
üzgünlüğün dilinde şerh
suya serdim seccademi
sesimi geceye
korku belki de tek insandı
sonrası ıpıssız.

sakın kalbinin olduğunu kimseye söyleme

Sema Enci 

İZDİHAM