17 Ocak 2017

Peyami Safa’nın Şimşek Kitabından Seçtiklerimiz

ile izdiham

” Hiçbir şeyi çok düşünmeyiniz! Yüzünüzün güzelliğini muhafaza etmek için size verebileceğim en iyi ilâç bu nasihattir.” (sf.6)

“Kadınlar fedakârlık ettikleri erkekleri severler; onlar sana yedirsinler.” (sf.17)

“İnsan mahzun olduğu zaman pek karışık düşünür. Ne düşündüğünü de anlatamaz.” (sf.37)

“Başka bir adama ihtiyacı olmayan adam yoktur.” (sf.61)

“Sana anlatmak lâzım gelince kederimi birdenbire çok bayağı buldum. On dakika evvel, salonda, dudaklarımı dişlerimle yiyerek için için kıvranırken zannediyordum ki benim ıstırabım yalnız bana mahsus bir şeydir, dünyada eşi yoktur ve hiç kimse benim çektiğimi çekmemiştir. Bu bir gaflet. Herkes ıstırabının nevini kendi şahsına münhasır sanır. ” (sf.61)

“En basit adamın hayatı bile, başka bir adam için namütenahi, karışık, içinden çıkılmaz bir esrar yığınıdır.” (sf.63)

Büyük bir iptilâ ile sevdiği insandan şüphe edenlerin kalblerine gelen nefretin aşkla mücadelesi, katlanılmaz acılardan biridir. İnsan iğrenç bir mahlûk sevmekle kendi kendini itham eder; fakar sevdiğinin ihanetini iyice bilmediği için teselli bulmaya da çalışır, burada şüphe nefrete kuvvet verdiği gibi, ümid de aşkı canlandırır. Şüphenin verdiği bu nefret korkunçtur. Saf ve temiz sanılan sevgilinin sadakatsizliği ihtimaline katlanamamak, deli olmak veya kendini vurmak ihtiyacı, her sevdalının en dehşetli duygusudur. (sf.76)

Niçin böyle? Hayat bu. Bir şeyler oluyor, birçok şeyler, insanın istediği ve istemediği birçok şeyler… Sebebi anlaşılmıyor. (sf.95)

“Bilmek her zaman iyi değildir, tahammül edilemeyen hakikatler vardır, can çekişen bir hastaya ölmek üzere bulunduğu haberi verilemez.” (sf.134)

“Aşkta haysiyet veya zillet aramıyalım. Her ihtiras gibi, aşk da insanı en büyük irtifadan en derin uçuruma atar. Bu yükseliş ve alçalış başdönmesinin adı aşktır.” (sf.134)

“Bir kere kırılan kalbin bir daha yapılamayacağı pek yanlış bir tarzdır. Daima kırılan ve daima yapılan şeyin adı kalbtir; çünkü bu canlı birşeydir; daima değişir ve yeniyi yaratır; kalbi porselen vazo gibi câmid birşey farzetmek doğru mudur?” (sf.160)

Derin bir feragata kabiliyeti olanlar, derin bir aşkla sevmekten korkmayabilirler. (sf.163)

Herşeyden vazgeçen herşeye malik olur. (sf.164)

Malik olduğumuz şeylerin çok aziz olması, onların günün birinde bizden mutlaka ayrılacakları için değil midir? Ebedî nalik olacağımızı bildiğimiz hangi şey azizdir? Biz herşeyin kıymetini ölümüne borçluyuz. (sf.164/165)

“Ruhta istemekle vazgeçmenin bir med ve ceziri vardır, insan ona hâkim olmalı.” (sf.165)

Arzu ile gaye arasında ümid verici bir mesafe olmadıkça arzunun yaşaması imkânsızdır. (sf.181)

Her iki cinsin birbirine oynadığı büyük tahakküm oyununda kadın esaretiyle galebe çalar, erkek hakimiyetiyle mahkûm olur. Burada da zıdların garip bir vahdeti vardır. (sf.223)

Yeni doğan çocuk gibi, sarhoş ve deli gibi haykırmak, âkil insanların kana kana tadamadıkları en tabiî ihtiyaçların birincisidir.( sf.241)

Ruha ait bütün tasniflerimiz yanlıştır. Belki bir ruhî tahlile yardım ettiği için ancak faydalıdır. (sf.252)

 

 

 

 

 

Peyami Safa

İZDİHAM