14 Mart 2016

Mustafa Yeşilkaya, Emin e ve Diğerleri

ile izdihamdergi

gözlerin eme eme bu çıradan irin
nedenlerin cerahatlarını tüterdi adab-ı sihrin

göre göre göz içine düşen zaman düş boşluğuydu
peşin sürgünlerin dağlara gebe çığlık uçurumuydu

sereydin bi sergen o zeytinlerin böbreğini burdaydı sahan
nasılda kızarırdı taş taş üstünde anlardı yılan

dikey atıldığın hayatı çökerttin de daldın baş üstüne
feilatün kelamında sen çok selamlar soldun be emin-e

evvelin mıhlanmış avuçları tövbelerin artı karakteriydi hayata
bilmem ki geceleri tararken teni bela etmelimiydi toprağa

damarlarıma sürüldüğünde tahta salını suyun aşkı sandımdı
yer yerinden gürleye gürleye buzlardan ruh damladımdı

ki o muhakkak tanrıydı kırılan tüm kemiklerdeki kaynak
kaynakçası yakışmıştı duruşuna kılı kırk yararak

lakin aşk çekilende kökleri ilerlemezmiş güneşe
babam hep sorardı anneme aşk kaç yaşında diye

peksimet filan geçici derdi ve eklerdi midesinin kendi asidiyle eridiğini
bilirsin yağ yeşiliyle onar onar geçtilerdi ondan sesin paslanıverdi

üf ki ne üf alt parlayanda çekirdekten çeker elbet kalbini üzüm
zifiri aynaların karşılarında aşk taşlananda kırılıvermişti yüzüm

varınca taş doğuma koşmaları rüzgar olanda açlıklara
evinin saksısında üç beş çakılla belkim kumda sakalarsın balkonunda

biliyorum hiç kimsenin yüzüne rüzgarın tadilatı yaramadı cüzi
emin-e sen özgürlüğü yara mı sandıydın külli

Mustafa Yeşilkaya

İzdiham