10 Mart 2016

Mustafa Aydoğan, Acemi

ile izdihamdergi

I.

Sesimi duyuyorum bazen… müthiş bir şey!
Bazen kendimle konuşuyorum… müthiş!
Çocuklar geçiyor yanımdan şaşırıyorum
Tutup öpüyorum kendimi çocuk kalsın için

Acemi sevdalarım çağırır telaşlandırır beni
Fotoğrafına bakarak gülerim karşıdan gelişimin
Göğsümde bir gül açar içinden dürbünlü
Ararım uzak hanlarda yitirdiğim çelişkiyi

Parmak kaldırsam gündüz müyüm gece mi
Kaldırsam, geri gelir mi kolum
Olduğu yerde durur mu hançerim sabaha kadar
Vursam hızla kalbime

II.
Ben böyle nereye, nereye böyle ben
Böyle ben bir masal uğruna taze ve alıngan
Aklım nereye, nereye kalbim, ben böyle nereye
Ruhumla yarışır gibi nefes nefese

Bir silkinsem içimdeki herşey dökülecek
O zaman anlayacağım hangi kuşa kanat olduğumu
Ama beceremem dökemem kimseye içimi
Fazladan bir şey olur, taşar ötekinin kalbi

Parmak kaldırsam parmağıma bakar gülerim
Derim ne sandın kendini böyle herkesin içinde
Olduğu yerde duruyor mu varır bakarım hançerime
İyisin derim, iyisin, büyüdün işte kanlar içinde

III.
Senin de ellerin var mı
Var mı gerçekten merak ediyorum
Başkalarının öyle çok ki
Bulamıyorum hiçbir şeyi yerinde

İsterse gidebiliyormuş insan istediği yere
Senin bana hiç geldiğin oldu mu
Anlat da biraz dağılsın ruhumun nemi
Yıllardır bir boşlukta uyumaktayım
Düşlerde buluruz birşeyler belki

Bir evim vardı çok eskiden
Yağmur geçerken kırmızı kiremitleri bir bir düşerdi
Merak ediyorum senin iklimin de böyle mi
Öyleyse, üşüyor olmalısın şimdi

IV.
İçindeki yalnıza bakan bir adam gördüm
Gözleri kör olmuştu
Bazen ben de karşılaşıyorum kendimle
Geçiyorum tek başıma uzun bir nehri
Geçiyorum resimlerin çatısından
Yerin bacasından
Sevinçlerin yırtık yerinden
Göz uçlarından
Geçiyorum bir mendilin sıcak katlanışından
Bir beyazlık çınlaması başlıyor
Bir zemheri bir düş travması
Ve eğiyorum kendimi ta içime kadar

Mustafa Aydoğan, Az Önce, Mart 2012
İZDİHAM