25 Kasım 2021

Marguerite Duras, Antiloplar

ile onurkorkmaz

Yüz elli yıl önce, bir gün, Fas kıyılarından binlerce antilop hep birlikte denize atladı. İtişip kakışarak boğuldular. Tüm Afrika’dan geliyorlardı, ormanlardan, dağlardan, savanlardan; kararlaştırılan gün, kararlaştırılan yerde toplandılar ve kendilerini öldürdüler. Toplanma yerine farklı uzaklıklardan geldiklerine göre, belli ki hepsi de aynı günde çıkmamıştı yola. Farklı farklı zamanlarda yola çıkmış olmalıydılar; kimileri için birkaç gün ya da hafta süren yolculuk, kimileri için aylarca sürmüş olmalıydı. Mozambik’in antilopları, sözgelişi nisanın son hilalinde çıkmıştı yola, Gine’ninkilerse haziranın dolunayında. O halde, onlara bu süreyi bildiren ilahi içsel buyruk yola çıkma gününü ve saatini son derece kesin bir biçimde belirtmişti. Her biri, söylenen saatte, belirli bir yöne doğru tam vaktinde hareket etti; üstelik anlaşılan bu karar hiçbir dış işarete de bakmıyordu, şaşılacak şey ama, tam tersine, bireysel bir istençten kaynaklanıyordu. Burada alınan karar, yasanın bilinmezliğine boyun eğme kararıydı, ancak, nasıl oyun oynama yeri olarak savanda karar kılındıysa, tıpkı onun gibi bir karardı bu. Antiloplar bir yerden bir yere göçmez, leylekler, kırlangıçlar, yabankazları gibi göçmen hayvanlar değildirler. Ormanlarını bırakıp gitmek gibi bir alışkanlıkları yoktur antilopların. Ama ormanlarını bırakıp gittiler. Belki de kendi türleri içinde eşine benzerine rastlanmadık bir buyruktu bu boyun eğdikleri, ya da belki insanların haberi bile olmayan, yüz yılda, bin yılda bir yinelenen buyruklar vardı. Bilemiyoruz. Neyse, antiloplar ölüme doğru yola çıkmak üzere ormandan ayrıldılar. Ancak Afrika’nın bütün antilopları değildi yola çıkanlar, yalnızca birkaç bin tanesiydi. O halde, belirtilen yasaya göre, antiloplardan yalnızca bir kısmı yola çıktı. Türün evrenselliği denen bu mantık, onun içine işlemiş olan, onda saklı duran bu akıl sır ermez kural, yaşamın sınır tanımayan, yüce anlamsızlığı kadar inandırıcı görünüyor.

Marguerite Duras

İZDİHAM