5 Eylül 2020

Kurt Vonnegut’un “Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian” kitabından alıntılar

ile izdiham

Daha önce herhangi bir insana veya hayvana saldırdığı görülmemiş olan Pitbull bir yirmilik bir çitin üzerinden atlayıp köpek Teddy’e saldırmış. Kalbi sorunlu ve silahsız Mr Biagini Teddy kaçabilsin diye Pitbull’u elleriyle tutmak zorunda kalmış. Pitbull birçok yerinden ısırınca kalbi bir daha atmamak üzere duruvermiş.
Bu kahraman hayvansevere Teddy adında bir köpek uğruna ölmenin nasıl bir duygu olduğunu sordum. Mr. Biagini felsefi bir cevap verdi; “Vietnam Savaşı’nda bir hiç uğruna ölmekten evlâdır” dedi.

*

Cehennem diye bir yer yok, cehennem diğer insanlardır!

*

Kontrollü Ölüme Yakın deneyim yolculuklarımda 1727 de ölmüş olan Isaac Newton ile aziz Peter ile karşılaştığım kadar sık karşılaştım. Her ikisi de öteki dünyadaki mavi tünelin tarafında kalıyorlar. Aziz Peter iş icabı orada olsa da Isaac Newton ise mavi tüneli ne olduğu, mavi tünelin nasıl çalıştığı konusunda doymak bilmez merakı yüzünden orada.

85 yıllık hayatında değişkenler hesabını icat etmesi, Yerçekimi, hareket ve Optik kanunlarının sisteme bağlayıp ölçmesi, İlk aynalı teleskobu tasarlanmış olması yetmiyor, Evrim teorisini akıl etmeyi Darwin’e, mikropları Pasteur’a ve izafiyeti Einstein bırakmış olduğu için kendisini affetmiyor.

*

Neden günümüzde bu kadar çok insan boşanıyor? Çünkü artık hiçbirimizin kalabalık aileleri yok. Eskiden bir kadınla bir erkek evlendiğinde gelin, her şeyi konuşabileceği bir sürü yeni insan kazanırdı. Damat da saçma sapan fıkralar anlatabileceği bir sürü ahbap edinirdi.
Fakat çoğumuz, bugünlerde evlensek diğerimiz için sadece bir kişi daha oluruz.

*

“Elliot’ı görür görmez sevdim.”
“Kullanabileceğin bir başka sözcük yok mu?”
“Neden başka?”
“Sevgiden başka.”
“Bundan daha iyi hangi sözcük olabilir ki?”

*

Fabrikalar, çiftlikler, ırmağın öte yanındaki madenler -hemen hepsi otomatik olarak işletiliyor artık. Amerika bu insanlara artık savaş için bile ihtiyaç duymuyor.

*

Cömert ol. İyi yürekli ol. Sanatlara, bilimlere boş ver. Hiçbir zaman hiç kimseye yararı olmamıştır bunların. Yoksulların içten, gerçek dostu ol.

*

Yaşamak zaten güç, bir de durmadan parayla mı uğraşsın insanlar? Herkese yetecek kadarı var bu ülkede, biraz paylaşmak yeter.

*

Ama Allah aşkına söyle baba hem yoksullarla çalışıp hem de zaman zaman Karl Marx’la karşılaşmamak mümkün mü? Ya da Incil ‘le? Bu ülkede insanların hiçbir şeyi paylaşmamalarını korkunç buluyorum. Bebeğin biri, doğduğunda ülkenin büyük bir parçasına sahip olsun-benim gibi-bir başka bebeğin de hiçbir şeyi olmasın: Buna izin veren devleti vicdansız sayıyorum ben. Bana kalırsa, devlet hiç olmazsa bebekler arasında eşitçe bölmeli her şeyi. Yaşamak zaten güç, bir de durmadan parayla mı uğraşsın insanlar? Herkese yetecek kadarı var bu ülkede, biraz paylaşmak yeter.

*

Hamlet’in, benimle karşılaştırdığın zaman, büyük bir kolaylığı vardı: Babasının hayaleti ona ne yapması gerektiğini bütün ayrıntılarıyla anlatıyordu, oysa ben talimatsız gidiyorum. Ama bir yerlerde bir şeyler bana nereye gitmem gerektiğini, oraya varınca ne yapmam gerektiğini ve bunu niçin yapacağımı anlatıyor.

*

Aydın bir kişi olduğuna içtenlikle inanıyor ama aslında hiçbir şey bilmiyordu; kafasından geçebilecek tüm sorunların tek bir çözümü vardı: Para, hem de bol para.

*

Olağan dışı birisi olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Değilsiniz…

*

“Sevilmemek, unutulmak istiyorsan, makul ol.”

*

“Yabancısı mısınız buraların?”
“Ben her yerin yabancısıyım.”

*

Biliyor musun bence hava kuvvetleri, deniz kuvvetleri ve deniz piyadelerinin tek varoluş nedeni yoksul Amerikalılara temiz ve ütülü kıyafetler giydirebilmek-sırf zengin Amerikalıların göz zevki bozulmasın diye…

*

“Anlamıyorum, hiç anlamıyorum. Ya da bazen anlıyorum da… Sonra yine anlayamıyorum.” 

*

“Baba, bu insanlarda beni en çok kızdıran ne cahillikleri ne de çok içki içmeleri. Dünyada güzel olan her şeyin, kendilerinin ya da atalarının yoksullara bir armağanı olduğunu düşünmeleri.”

*

Yalnız yağmurun onulmaz duygusallıktaki şıpırtısı işitiliyordu şimdi.

*

Bana benzemek istemiyorum.

*

Bunny’nin eli Amanita’nın omzunu giderek daha çok sıkıyordu; sonunda itiraz etti Amanita:”Canımı acıtıyorsun”.
“Kusura bakma. Acı duyabildiğini bilmiyordum.”

*

Bunda gülünecek bir şey bulamadı Mushari. Aslında yasaların şakadan anlamaz ruhuna öylesine gömülüydü ki, hiçbir olayda hiçbir zaman gülünecek hiçbir şey bulamıyordu.

*

“… Yaşamak zaten güç, bir de parayla mı uğraşsın insanlar? Herkese yetecek kadarı var bu ülkede, biraz paylaşmak yeter.”
“İnsanları ne teşvik edecek o zaman?”
“Yemeğinin nereden geleceğini, doktorun parasını nasıl vereceğini bilememek, ailene iyi giyecekler, sağlam, rahat neşeli bir biçimde yaşayabileceği bir yer, iyi bir eğitim, arada sırada da bir damla eğlence verememek
korkusu mu teşvik dediğin? Para Irmağı’nın nerede olduğunu bilmemenin utancı mı?”

*

“Sherman Wesley Little,” diye yazdı Eliot. “İndi, İnt-TRNC-İŞZ-2DS-K3Ç-Ç2ÇF-RB 300$.” Çözümlendiğinde, bu şifreli yazıdan çıkan anlam şuydu: Little, Indianapolisli’ydi, intiharı düşünen bir tornacıydı, işsizdi, İkinci Dünya Savaşı’na katılmıştı, bir karısı ve üç çocuğu vardı; Çocukların ikincisi çocuk felci geçirmişti. Elliot ona 300 dolarlık bir Rosewater bursu vermişti.

*

Ahlak kurallarını yasalaştırdı ve bu yasaları güler yüzlü olmayan, zalim polislere uygulattı.

*

Bitti, elleriyle, sırtlarında çalışan insanlar: Bunlara gerek yok artık.

*

Trout ellerini iki yana açtı. “İşte bu durumda, insanların insanlara, insan oldukları için değer verdiklerini görüyoruz. Çok ender görülen bir şeydir bu. Bundan ders almamız gerek.”

*

“Burası Tac Mahal değil, kabul. Ama öbür Amerikalılar böylesine kötü yaşarken Tac Mahal mi olmalıydı?”




Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian
Çevirmen: Eda Nur Timur
April Yayıncılık, 2018.


Kurt Vonnegut’un “Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian” kitabından alıntılar

İZDİHAM