23 Mart 2021

Kaan Eminoğlu: En Sadık Okurlarım Düşmanlarım

ile izdiham

Geçtiğimiz günlerde Kaan Eminoğlu tarafından hazırlanan 2020 Şiir Yıllığı yayınlandı. Edebiyatİst Dergisi tarafından ek olarak verilen yıllığı hazırlayan Kaan Eminoğlu ile editörümüz İbrahim Varelci konuştu.

Kaan Eminoğlu 1991 yılında Ankara’da doğdu. Kırıkkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi.Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Yüksek Lisans Programındaki eğitimini tamamlayamadı.  MEB’e atandı, istifa etti.  Ekim 2018 tarihinden itibaren KANON 2010 dergisini çıkarmaya başladı. Şiir ve düz yazıları Akatalpa, Budak, Dergâh, Edebiyat Ortamı, Eliz, Hece, KANON 2010, Kurşun Kalem, Sarmal Çevrim, Sincan İstasyonu,Sözcükler, Şehir, Şiirden, Türk Dili, Üvercinka, Varlık, Yedi İklim, Yeni Gelen dergilerinde yayımlandı. Sizi İkna Edebilirim (2018) adlı şiir, Kırıp Döktüklerim (2020) adlı eleştiri kitapları bulunmaktadır. Hâlen akademik çalışmalar yapmakta olup Emperyalizm ve Edebiyat (2020) adlı kolektif kitabın yazarlarındandır. 2020 Şiir Yıllığı’nı (2021) hazırlamıştır.  Hâlen ODTÜ Tarih Bölümünde ve Gaziantep Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalında öğrenim görmektedir. 

 İbrahim Varelci: Şiir yıllığı hazırlama fikri nasıl oluştu sizde?

Kaan Eminoğlu: Geçmişte çıkan şiir yıllıkları ile ilgili kapsamlı bir araştırma yaptım. Hemen hemen hepsini okuyup inceledim. Sonrasında bu yıllıkların ne kadar sorunlu olduğunu ve hemen hemen hepsinin belli bir estetik ölçütesahip olmayan; şiir yıllığı adı altında çıkan şair yıllıkları olduğunu gördüm. Hatta bu durumla ilgili edebiyat kamuoyu tarafından çok sert kabul edilen bir yazı kaleme aldım. (http://www.turkiyenotlari.com/index.php/2019/11/19/90li-yillardan-itibaren-siir-yilliklari-ve-edebiyat-ortami-siir-yilligi-2019-uzerine-bir-inceleme/ )Ancak ben bu yazının sert olduğu fikrine de katılmıyorum. Günümüz edebiyat kamuoyu o kadar kırılgan ki en ufak eleştiriyi dahi sert olarak değerlendirme eğiliminde.

Bu kadar kötü yıllıklara maruz kalan okurun Türk şiirinin gerçek fotoğrafını görebilmesi için böyle bir işe girişmeye karar verdim. Okurun estetik algısına yapılan bu saldırıya karşı savunma hattı oluşturma ya da Kierkegaard’ın deyişiyle “Siyahın yanına beyazı koyarak siyahı teşhir etme” çabasının bir sonucu da diyebiliriz yıllığa.

İbrahim Varelci: Bu gibi yıllıkların tarafsızca hareket edilerek hazırlandığı söylenir, fakat bunun öyle olmadığını herkes bilir. Sizin tarafsız olmak gibi bir iddianız yok anladığım kadarıyla, bunda anlatmak istediğiniz başka bir şey mi var?

Kaan Eminoğlu:
Şiir yıllıkları ile ilgili söylenen en monoton yalanlardan birisi de yıllık hazırlıyıcısının “tarafsızlık” iddiasında bulunması noktasında ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar okuduğum hiçbir yıllıkta yıllığı hazırlayan kişinin tarafsız olmadığını kabul ettiği bir ibareye rastlamadım. Bu durum da bana çok ilginç geldi açıkçası. Zaten Türkçede tarafsızlık kadar istismar edilen başka bir kelime var mıdır emin değilim. Herkesten onay almak isteyen, iyi çocuk imajı ile çevresinden puan toplamaya çalışan herkes “Ben tarafsızım.” iddiasıyla lafına başlıyor. Tarafsız olmanın iyi bir şey olduğunu kim söylemiş bu genel kabulü halkımızın belleğine kim kazımış merak ediyorum. Edebiyatçı özelinde söylemiyorum, bir insan gördüğü bir kötülük karşısında, karşılaştığı bir çirkinlik karşısında “Ben tarafsızım.” diyebilir mi? Çoğu yerde tarafsızlık iddiasında bulunan kişi dürüst olmadığı gerçeğini de dile getirmiş oluyor aslında. İnsanlarımızın hisleri, duyguları, yaşantıları pragmatizm vebasıyla sarılmış adeta. “Tarafsız olursam ya da tarafsız olduğumu söylersem kimsenin gözünde kötü olmam.” düşüncesi hücrelerimize kadar işlemiş durumda. Ben bu tavrı ikiyüzlülük olarak addediyorum. Hayatımın hiçbir anında tarafsız olmadım, bundan sonra da olmayı düşünmüyorum.

Biri bana “O adam tarafsız.” derse bu lafı kendime yapılmış bir hakaret olarak kabul ederim. Benim yaşantımda pragmatizme yer yoktur. Fayda-zarar diyalektiği ruhu çürütür, doğru-yanlış diyalektiği bizi insan olarak daha üst mertebeye taşır. Yaşantısını doğru-yanlış diyalektiği üzerine kuran insan da birçok düşmana sahip olur. Bu genç yaşta bu kadar düşmanım olduğunu gören Hilmi Yavuz “Düşmanı olmayan adamdan korkarım.” demişti. Hocanın bu sözüne harfiyen katılıyorum. Kişilik sahibi, duruşu olan insanın düşmanı olur. Çünkü o tarafsız değildir. Yanlışa yanlış, çirkine çirkin demiştir. Ben yaşarken de yazarken de bu düstura göre hareket ediyorum. Taraflı olmayı bir nişan gibi göğsümde taşıyorum. Şiir yıllığının ilk cümlesinde de tarafsız değil, dürüst olduğumu söyledim bu yüzden. Kişilik kazanan insanın ilk hamlesinin taraf olup karşı tarafın nefretini kazanacak ölçüde başarılı olması gerektiğine inanıyorum. Sağ olsun benim en sadık okurlarım düşmanlarım. Onları memnun eden bir iş yaptığım zaman edebiyatla da hayatla da ilişkimi keseceğim zaten.

İbrahim Varelci: 2020 malum kötü bir yıl, hatta kâbus bir seneydi bile denilebilir. Şiirlere baktığınızda bu havayı teneffüs ettiniz mi?

Kaan Eminoğlu:
Türk edebiyatındaki ilk koronavirüs şiirini ben yazıp yayımlamıştım. (Sincan-İstasyonu Mart-Nisan 2020) Ardından “virüs, pandemi, sokağa çıkma yasağı, maske, mesafe” şiirlerinin ardı arkası gelmedi. Bu durum şiirin yaşamla ilişkisini koparmadığının bir göstergesiydi. Benim gibi bir şiirin değerini yaşamla kurduğu ilişki ölçeğine göre değerlendiren birisi için bu havayı teneffüs edebilmek önemliydi. Bu konuda (tematik inceleme) tatmin oldum diyebilirim.

Ayrıca -bu dönemle ilgili elimde net bir karşılaştırmalı sayısal veri bulunmasa da- insanların evlere kapanmasından dolayı geçmiş yıllara göre daha fazla sayıda şiir yazdıklarını düşünüyorum. Tabii ki daha fazla sayıda şiiryazılmış olması çalışmamı hazırlarken beni bir hayli zorlaştırdı. Haddinden fazla kötü şiire maruz kaldım. Ancak süreci kötü şiir zehirlenmesi yaşamadan aştığımı düşünüyorum.

2020 Şiir Yıllığı, Kaan Eminoğlu - Çayyolu Dergisi


İbrahim Varelci: 2020 yılına özel farklı imgeler arayışı tespit edebildiniz mi şiirlerde?

Kaan Eminoğlu:
2020 yılını unutmak ve virüs, mesafe, Zonguldak, evlere kapanmak gibi temlerin üzerinden kurulmuş yaratıcı imgelerle karşılaştım. Bu şiir adına sevindirici bir durumdu.

İbrahim Varelci: Yıllık hazırlamak meşakkatli olsa gerek. Okuyandan ziyade hazırlayana çok şey kattığını söyleyebiliriz belki. Siz ne dersiniz? Vay be, ne şiirler varmış dediniz mi?

Kaan Eminoğlu:
Her yerde söylerim: Şiir yıllığı karşılıksız çektir. Ben bunu hazırlarken karşılığında bolca küfür, hakaret ve itibar suikasti alacağımı biliyordum. Maalesef Türk edebiyatında kadirşinaslığa hasret kaldığımız bir dönemi yaşıyoruz. Bizde yıllığa giren şiirleri ve şairleri değil, giremeyen şiirleri ve şairleri konuşmak gibi bir hastalık var. Yapılan işi konuşamıyoruz. Yıllığın çıktığını/çıkacağını duyan kimi çevreler özelden mesaj atıp, mail yağmuruna tutup yıllıkta kendi isimlerinin olup olmadığını ya da hangi isimlerin olduğunu öğrenmek istediler. Şair yıllıklarına o kadar alışmışlar ki şiiri görmek yerine ismi görmek onları daha mutlu eder hâle gelmiş. Yıllığa bilerek içindekiler kısmı koymadım. Her sayfa okunsun. Karıştırılmadan aranan bulunmasın diye. Bu hareketim şiir okumaya tenezzel etmeden şair olmaya çalışan müteşairleri, Twitter trollerini ve emeklilikte yaşa takılan şairleri çok üzdü. Onların üzgünlüğü yaptığım işin düzgünlüğü konusunda beni ikna etmeye yetti de arttı bile.

Yılın en iyi şiirlerini derlediğimi düşünüyorum ama bana kalırsa yıllığın en iyi şiiri Yüksel Pazarkaya’nın Bildirim 2020 şiiriydi. Hüseyin Ferhad’ın şiiri ondan sonra gelir. Cahit Tanyol’a bir saygı duruşu olarak Limana Dönseydi Gemi şiiriyle başlattım yıllığı. O da yıllığın ayrı bir güzelliğiydi. Hangi şiiri ön plana çıkarsam diğerine haksızlık olacak gibi geliyor. O yüzden bu topa daha fazla girmeyelim en iyisi. Bu topa girsek de kimseyi ikna edemeyiz. Şairler egosu yüksek insanlar. (Ben dâhil.) Bunun nedenine ilişkin benim şöyle bir tespitim var: Şairlerin çoğu yeteri kadar sevilmemiş insanlar. Sevgi ihtiyacı karşılanmayan birey libidosunu aktaracak bir kişi bulamadığı için başka bir arzu nesnesine (şiire) ya da kendi benliğine aktarmasına neden oluyor. Libido arzu nesnesi olan şiire aktarılırsa şiir büyüyor, benliğe aktarılırsa ego şişiyor. Şiir yazamayanın narsisizmi de bu noktada başlıyor. Ben sevilmemenin hıncını şiirde çıkarıyorum o yüzden egomu şişirmeye pek fırsatım kalmıyor. Fırsatı olanlar zaten Twitter’da tanımadıkları insanlara nefret saçıp vasatlıklarını telafi edecekleri birlikteliklerle var olmaya çalışıyor. Böyle var olmaktansa hiç olmamayı tercih eden benim gibilerse soylu yalnızlıklarıyla yürümeye devam ediyor. O yüzden bu yıllık yalnız bir adamın hazırladığı yalnız bir yıllıktı. Her bir sayfasında bu soylu yalnızlığın alın teri var. Umarım bu emeğin şiirini de yazabilirim bir gün.

Röportaj: İbrahim Varelci

İZDİHAM