28 Şubat 2016

Italo Calvino, Yeni Bir Sayfa

ile izdihamdergi

İtalyan Edebiyatının en özgün, en yaratıcı yazarlarından biri olan Italo Calvino, uluslararası saygınlığı ve duruşu olan bir yazardır aynı zamanda.

1985′teki zamansız ölümüne kadar adı, gerek İtalyan edebiyatına, gerekse dünya edebiyatına getirdiği yenilikler ve yazılarındaki incelikli politik göndermeleriyle yazıldı.

Calvino, duru zekâsı ve coşkulu hayal gücüyle ilgi alanını Ortaçağ’ın masalsı öykülerinden modern uzay fantezi ve bilim kurgularına kadar genişletir.

Halk hikâyelerinden, şövalyeler ve şövalyelik ruhundan, sosyal-politik alegorilerden ve sözde-bilimsel efsanelerden beslenir. Değişik İtalyan lehçelerinden halk hikâyeleri derler.

“Edebiyatın çabası gerçekte dilin sınırlarından kurtulma çabasıdır; bu çaba, söylenebileceklerin en son noktasına kadar uzanır; edebiyatı harekete geçiren, sözlükte olmayanın çağrısı ve çekiciliğidir.”

Çok verimli bir edebiyat yaşamı olan Calvino, sıra özel yaşamıyla ilgili konuşmaya geldiğindeyse her zaman gönülsüzdür.

Sayısız söyleşi yapmış olsa da çok özel duygu ve düşüncelerini açık etmekten geri durur. Okurlarının kendisini yalnızca yapıtlarıyla tanımasını bekler, başka bir şeyle değil.

Fransız eleştirmen Paul Fournel, Calvino’yu “az konuşan adam”, ama bununla birlikte kendini kitaplarıyla anlatan biri olarak tanımlar. Bu “gizli” adam, hakkında pek çok şey yazılmasına karşın bir muammadır.

Yine de Calvino’nun yaşamıyla ilgili bildiğimiz bazı şeyler yok değil. Bunlar yazarın hayatında silinmez izler bırakmıştır:

Bilimi çok önemseyen, sol görüşlü, güçlü bir ailede yetişmesi, Nazi işgali altındaki İtalya’da Faşist rejim döneminde (1943-45) yaşadıkları, Einaudi’de editör olarak geçirdiği yıllar ve Paris’teki uzun süreli ikâmeti…

Yaşam öyküsü

Italo Calvino, 15 Ekim 1923′te Havana-Küba’nın bir banliyösü olan Santiago de Las Vegas’ta doğar. Anne-babası burada bilimsel araştırmalar yaparlar.

Tarım mühendisi ve botanikçi olan babası Mario Calvino, yıllarca Meksika ve başka Orta Amerika ülkelerinde yaşar. Annesi, Sardenyalı Eva Mameli-Calvino da, botanikçi ve aynı zamanda üniversitede hocadır.

Ebeveynleri, çocuklarına Italo adını verirler, çünkü onun İtalyan köklerini unutmasını istemezler. Ama Italo doğduktan iki yıl sonra Calvinolar İtalya’ya dönerek San Remo’ya yerleşirler.

Böylelikle Calvino çocukluğunu, İtalyan Riviera’sında, doğayla içiçe, zamanını babasının yönettiği bir çiçekçilik araştırma merkezinin olduğu San Remo’daki evleri “La Meridiana” ve ihtiyar Calvino’nun greyfrut ve avokado yetiştirmekte öncülük ettiği küçük bir çiftliğin bulunduğu köy evi arasında geçirir.

Ligurya kıyısında, tüm bu egzotik bitkilerin arasında yaşamanın Calvino üzerinde önemli bir etkisi olur.

Italo ve kardeşi Florio, Villa Meridiana’dayken günlerinin büyük bir kısmını ağaçlara tırmanarak ve dalların arasına tüneyerek geçirirlerdi.

Yazarın Il Barone Rampante (Ağaca Tüneyen Baron) adlı kitabı işte bu tecrübelerden doğar.

Calvino, 1927 yılında St George College çocuk yuvasına gider. Aynı yıl geleceğin ünlü jeologu kardeşi Floriano doğar.

1929 yılında Valdesi okuluna devam eder (İlkokulun sonuna doğru Calvino, Balilla* olur.) 1934′te G.D.Cassini lisesine girer.

Italo, okula başladığında, ona dini bir eğitim vermemiş olan ailesi din derslerinden muaf tutulmasını ister.

Bu durum, Katoliklerin çoğunlukta olduğu bir ülkede Calvino’nun bazı sorunlar yaşamasına yol açar.

Calvino’nun kitaplarla ilk tanışması 12 yaşındayken Kipling ile olur. Bu, onun egzotik dünyalara, fantastik serüvenlere olan tutkusunun başlangıcıdır.

Aynı dönemde mizah dergileri okumaya başlaması Calvino’yu çizgi roman çizmeye yöneltir. Öte yandan sinemaya da ilgi duyar. Bu ilgi ergenliği boyunca sürer.

San Remo’da yaşadıkları “bell’epoque” olarak tanımlanan bu dönem, dünya tarihindeki en dramatik olaylardan biriyle sona erer.

“Gençlikten, toplumdan, kızlardan, kitaplardan keyif almaya başladığımız zaman, 1938 yazıydı: Monaco’da bu dönem, Chamberlain, Hitler ve Mussolini’yle son buldu.”

Savaş başlar. Calvino’nun ideolojik duruşu belirsizdir.

16 ve 20 yaşları arasında kısa hikâyeler, tiyatro oyunları ve şiirler yazar. 1941′de liseden mezun olduktan sonra Torino Üniversitesi Tarım Fakültesi’ne yazılır. 1943′te Floransa Üniversitesi’ne transfer olur.

Lise arkadaşı Eugenio Scalfari ile olan yakın ilişkisi kültürel ve siyasi bir bilinçlenme dönemini başlatır.

Huizinga, Montale, Vittorini, Pisacane okumaya başlar. Politik fikirleri daha da netleşir; anti-faşist bir tutum benimser.

8 Ekim 1943′te Salò Cumhuriyeti* tarafından askere çağrılır. Fakat Calvino gitmez ve bu yüzden bir süre gizlenmek zorunda kalır.

Bir çatışmada genç bir komünistin ölmesi üzerine, bir arkadaşından kendisini İtalyan Komünist Partisi’ne tanıtmasını ister. 1944′te İtalyan Komünist Partisi’ne katılır.

Daha sonra Garibaldi grubuna dahil olur. Yirmi ay boyunca Deniz Alpleri’nde partizan mücadelesinde yer alır. Bu süreç içersinde anne-babası da kısa bir süre Almanlar tarafından tutuklanır.

Calvino, savaş bittikten, anne babası da salıverildikten sonra, gazete ve dergilerde çalışır. Torino’da Vittorini’nin dergisi Politecnico’ya, Parti’nin resmi gazetesi L’Unita’ya yazılar yazar.

Calvino, Parti’ye yalnızca ideolojik nedenlerle katılmamıştır; İtalya’nın yeniden yapılanmasında ve faşizme karşı çıkılmasında en gerçekçi programa Komünist Parti’nin sahip olduğuna inanır.

Calvino, bu arada Tarım Fakültesi’nden ayrılıp Edebiyat Fakültesi’ne geçer. Tezini Joseph Conrad üzerine yazar ve 1947′de mezun olur.

Aynı yıl Torino’daki Einaudi yayınevinde çalışmaya başlar. Daha sonraları bu yayınevinde editör olan Calvino’nun tüm yapıtları burada yayınlanır.

Kırkların sonu, ellilerin başında Calvino, savaş zamanında bir partizan ve anti-faşist olarak yaşadıklarını anlatan öyküler yazmaya ve yayınlamaya başlar.

Örümceklerin Yuvalandığı Patika adlı kitabını 1946′nın sonunda bitirdiğinde daha o zamanlar tanınmış bir yazar olan arkadaşı Cesare Pavese’ye gösterir.

Pavese, Natalia Ginzburg ile Einaudi yayınevini tekrar canlandırmaya çalışmaktadır. Pavese, bu kitabın yayınlanmasını önerir.

Kitap 1947′de yayınlandığında hatırı sayılır bir başarı sağlar (6000 adet satılır, bu savaş sonrası İtalya’da bir başarıdır).

Calvino’nun bir yazar olarak kariyeri başlar. İlk kitabı Örümceklerin Yuvalandığı Patika’yla da prestijli Riccione Ödülü’nü kazanır.

Canlı bir endüstri kenti ve proleter mücadelenin merkezi olan Torino’daki deneyimleri, yanı sıra Einaudi’de editör olarak tecrübeleri genç yazar Calvino’nun entelektüel ve artistik gelişiminde önemli etkenlerdir.

Calvino, kendini yaralarını saran bir ülkede ideolojik, politik ve edebi tartışmaların tam ortasında bulur.

Dahası bir editör olarak işinin gereği modern İtalya’nın en önemli yazarlarının eserlerine katkıda bulunma fırsatını yakalamış, aynı zamanda editörlük onu bir metin okuyucusu durumuna getirmiştir.

Bu deneyim Calvino’nun olağanüstü kurguların yanı sıra yarı-kurgu eserler yaratmasını sağlar. En göze çarpanı Bir Kış Gecesi Eğer bir Yolcu adlı kitabıdır. Bu kitapta yazarın, okur ve metin arasındaki en kapsamlı analizini görürüz.

1949′da yayınlanan ve kısa hikayelerden oluşan Karga Sona Kaldı adlı kitabında Direniş ve savaş sonrası İtalya’yı konu eder.

İlk eserlerinde Calvino, Cesare Pavese ve Elio Vittorini ile birlikte İtalyan neo-realizm akımının üyesi olarak görülür. Ancak bu tam bir hareket değildir ve belli bir edebi programı yoktur.

O dönemin pek çok yazarı Herman Melville, Ernest Hemingway, Sinclair Lewis, Sherwood Anderson, Edgar Lee Masters, John Dos Passos, Theodore Dreiser, William Faulkner gibi yazarların etkisi altında kalırlar.

Pavese ve Vittorini, bu iki anti-faşist romancı gerçekçi yazarların ateşli destekleyicisidirler.

1950′lerde Calvino, yayınladığı üçlemeyle yön değiştirir: İkiye Bölünen Vikont (1952), Ağaca Tüneyen Baron (1957) ve Varolmayan Şövalye (1959).

1960 yılında Calvino’ya Salento Ödülü’nü kazandıran bu son derece fantastik romanlar o zamanki toplumu konu almasa da alegorik olarak o günkü sosyal ve politik meselelere dair derin bir endişeyi dile getirir.

1957 yılında, pek çok İtalyan gibi, Calvino da Komünist Parti’den ayrılır. 1956′da Rusya’nın Macar İsyanına müdahalesi ve İtalya’daki sosyalist reformlar onu hayal kırıklığına uğratır.

Bir sanatçının, bir edebiyatçının politikadan uzak kalması gerektiğine inanır. Bu politik gönülsüzlük satirik ve alegorik novellası Arjantin Karıncası, Emlak Vurgunu ve Kirli Hava Buluntu’nda, ama en çok da son derece gerçekçi bir roman olan Gözlemcinin Bir Günü’nde görülür.

Kitapta gönülsüz bir sandık gözlemcisi olan Amerigo Ormea, “Ahlak insanı eyleme zorlar, ama ya eylem boşunaysa?”sorusu üzerine derin düşüncelere dalar.

1959′da Calvino savaş sonrası entelektüel sol kanadın öncüsü Elio Vittorini ile birlikte Il Menabò adlı dergiyi kurar.

Burada sol politik partilerin karşı karşıya kaldıkları ideolojik krizleri, aydınların rolünü tartışmış; sosyal, tarihî ve edebî sorunları çözmeye eğilmişlerdir.

Calvino, Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, modern dilbiliminin kurucusu İsviçreli Ferdinand de Saussure, eleştirmen Roland Barthes ve Vladimir Propp, göstergebilim ve yapısalcılığın etkisi altında bir kez daha biçemini değiştirir ve Kozmokomik Öyküler ile Sıfır Zaman’ı yazar.

Alışıldık temalarından uzaklaşarak yeni bir gerçeklik görüşünü anlatmak için modern bilimi, hayali koşullar yaratmak üzere bir araç olarak kullanır.

Calvino, 1964′te Paris’e taşınır, ama Einaudi’deki işinden ayrılmaz. Arjantin asıllı Esther Singer (takma adı Chichita) ile evlenir.

Bir yıl sonra kızları Abigail doğar. Calvino İtalya’dan uzakta yaşamaktan mutludur: “Benim için en ideal yer bir yabancı olarak yaşamanın en doğal olduğu yerdir,” diye yazar.

Paris’te şair, romancı, matematikçi Raymond Queneau ve matematik tarihçisi François LeLionanais önderliğinde yürütülen Oulipo (Potansiyel Edebiyat Atölyesi) çalışmalarından haberdar olur.

Grubun amacı yazı yazmakla ilgili tüm olasılıkları keşfetmek ve yazıya matematiksel yapıları uygulamaktır. Bunun sonucu Calvino, Kesişen Yazgılar Şatosu’nu yayınlar.

Burada daha çok anlatım diline ve yoruma odaklanmıştır. Kitapta öyküler büyülü tarot kartlarının okunmasıyla oluşturulur; kartlar yalnızca geleceği tahmin etmekte değil, ama geçmişi tekrar yaratmak için de kullanılır.

Calvino, 1969′da Queneau’nun Mavi Çiçekler adlı kitabını İtalyanca’ya çevirir.

1972′de Görünmez Kentler’i yayınlar. Bu kitabın kahramanı, zayıflayan imparatorluğundaki çeşitli hayali kentleri anlatarak yaşlı Kubilay Han’ı eğlendiren efsanevi Marco Polo’dur.

Calvino bir kez daha şaşırtır ve anlatıda bir gövde gösterisi olarak değerlendirilebilecek, Borges’in özyinelemeli labirentlerindeki gibi göndergesel bir edebi oyun olan Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu adlı kitabı 1979′da yayınlar.

1980′de Calvino ailesi İtalya’ya geri döner ve Roma’ya yerleşir. Yazar, burada, La Repubblica gazetesiyle olan çalışmalarını daha da yoğunlaştırır.

Denemelerini topladığı Una Pietra Sopra: Discorsi di letteratura e societa adlı kitabını 1980′de, Palomar’ı ise 1983′de yayınlar.

Bu kitapta ana karakter Bay Palomar, doğayı gözlemler ve anlatır; insan ve evren, doğa ve insan iletişimindeki gizli benzerlikleri bir iç konuşmayla sorgular.

19 Eylül 1985′te Calvino geçirdiği beyin kanaması nedeniyle Sinea’da yaşamını yitirir. Tam da bu sıralarda Charles Eliot Norton Lectures’ı sunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gitmeye hazırlanmaktadır.

Altı dersten oluşması gereken bu proje ne yazık ki tamamlanamaz, ama beşi bir kitapta yayınlanır: Amerika Dersleri.

Calvino’nun Türkçe’de yayınlanmış kitapları:

– Amerika Dersleri
– Bütün Kozmokomik Öyküler
– Görünmez Kentler
– Jaguar Güneş Altında
– Kesişen Yazgılar Şatosu
– Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler
– Örümceklerin Yuvalandığı Patika
– Öyküler
– Palomar
– Paris’te Bir Münzevi (Özyaşamöyküsel Notlar)
– Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü
– Sen “Alo” Demeden Önce

 

 

İZDİHAM