27 Ekim 2017

İşe Yarar Bir Şey

ile izdiham

11’e 10 Kala ve Gözetleme Kulesi filmlerinin ödüllü yönetmeni Pelin Esmer, sinemaya verdiği 5 yıllık aranın ardından filmografisinin en yetkin ve derinlikli eserine imza atmayı başarıyor. Gerek teknik anlamda gerekse karakterlerin incelikli kurulumuyla izleyicisine doygun bir sinema deneyimi yaşatan İşe Yarar Bir Şey, üzerine düşünmeyi gerektiren bir film.

Başak Köklükaya ve Öykü Karayel’e Yiğit Özşener’in eşlik ettiği oyuncu kadrosu filmin vermek istediği hissiyatla birebir örtüşüyor. Özellikle Başak Köklükaya’nın 9 yıl aradan sonra sinemaya döndüğü İşe Yarar Bir Şey, oyuncunun kariyeri için en doğru projelerden biri. Nitekim Köklükaya, 24. Adana Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu. Yine Adana Film Festivali’nde senaryo ödülünü de kucaklayan İşe Yarar Bir Şey, senaryosunda Barış Bıçakçı ve Pelin Esmer imzası taşıyor. Pelin Esmer’le gerçekleştirdiğimiz röportajda yönetmenin belirttiği üzere Barış Bıçakçı’nın “Şair bir kadın hakkında film yapmak ister misin?” sorusuyla başlayan ve uzun bir süreçte ortaya çıkan proje, şiirle iç içe şiir gibi bir film.

Bir şair olan Leyla’nın 25 yıl aradan sonra okul arkadaşlarıyla bir araya geleceği yemeğe doğru çıktığı yolda Canan ile karşılaşmasını konu eden İşe Yarar Bir Şey, birbirine dokunan bu iki hayatı bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak biçimde değiştirecek bir durumun ortasına bırakır. Boynundan aşağısı felç olan, yatağa ve dolayısıyla bir başkasına bağımlı yaşayan Yavuz’un hayatına son vermek istemesi ancak bu eylemi gerçekleştirememesi, onu kendisini öldürecek birini bulma arayışına iter. Bu noktada Canan, genç bir hemşire olmasının da verdiği kafa karışıklığıyla bu görevi üstlenir. Yolculuğun ortalarına doğru bu konuda Leyla’ya açılan ve içini dökmeye başlayan Canan, Leyla’nın da bu zorlu duruma dahil olacağından habersizdir. Canan’la birlikte karşısında Leyla’yı gören Yavuz ise, bir gün daha yaşamaya değecek şeyin ne olduğu sorusunun cevabını izleyiciye sessizce verir.

İşe Yarar Bir Şey: Hayata Vuran Yansımalar

Bu anlatının içerisinde karakterlerle ilgili yer alan ince detaylara değinmeden önce filmin ölüme getirdiği yaklaşımının farklılığından söz etmek istiyorum. Klasik anlatı sinemasında intiharın nispeten kötü gösterildiğini söyleyebiliriz. Çünkü sistemin içerisinde kalmak ve ona adapte olmak tüketimin gerekliliklerinden biridir. Bunu yapmayan birey, topluma uyum sağlayamamıştır ve suçlanabilir. Inception’da Mal karakterinin çocuklarını ve eşini geride bırakarak intihar etmesi gibi. Konuyu fazla dağıtmadan İşe Yarar Bir Şey’in klasik anlatı sinemasının sunduğu intihar imgesinden hangi noktada farklılaştığından bahsedelim. Yavuz karakterinin topluma uyumu ya da uyumsuzluğundan bahsedemeyiz. Film bize Yavuz’un kararını ne doğrulayan ne de yanlışlayan bir pozisyondan seslenir. Bu yalnızca Yavuz’un bireysel kararıdır, bir gün daha yaşamak gibi. Doğru ya da yanlışın olduğunun yani üzerine söz söyleyemediğimiz bir ölümün gerçekleşip gerçekleşmediğini de merak etmeyiz aslında. Çünkü Yavuz o gün ölmüş olabilir ya da üç gün daha onu hayata bağlayacak birkaç dize bulmuş olabilir. En nihayetinde Yavuz’un ölümü ne anlatının kendisini ne de onu takip eden izleyiciyi bir yere taşımayacaktır. Çıktığımız yolculuk zaten bu var olma ve olmama meselesinin inceliği üzerinedir.

İşe Yarar Bir Şey, sinematografisiyle de ön plana çıkan bir film. Gökhan Tiryaki’yle özellikle yansımalar üzerine çalıştıklarını belirten Pelin Esmer, bu yansımaları Leyla’nın karakterini tanımlamada oldukça etkin bir biçimde kullanıyor. Leyla, yanından geçip giden hayatları gözlemleyen ve o hayatların üzerine yansıyan, etkileyen de bir karakter. Yavuz örneğindeki gibi olayın içine karışsa da gözlemleyici kimliği devam ediyor. Gördüğü hayatlar üzerine düşünüyor, kurguluyor. Ancak uzun bir plan sekanstan oluşan yemek sahnesinde bu gözlemci kimliğinin bir nevi kırıldığını söyleyebiliriz. O ana kadar gördüğü hayatların üzerine düşünen Leyla, yemek sekansında üzerine düşünülen, konuşulan oluyor.

Yansımaların ve yemek sekansının haricinde filmin etkisini katlayan bir de Leyla’nın karar sekansı bulunuyor. Bu sekans, Canan’ın durumu anlatmasının ardından Leyla’nın ne yapacağına yönelik düşünme aşamasının ve verdiği kararın görselleştirilmiş mükemmel bir versiyonu. Leyla’nın yüzüne düşen gölgeler, kırmızı ışıklar, girilen ve çıkılan tüneller öyle estetik bir biçimde bir araya geliyor ki, hayranlıkla izleyeceğiniz bir sekans ortaya çıkıyor. Filmde yer alan karga, ayna ve çello motiflerine de bir yolculuğun tamamlayıcı unsurları olarak ayrıca dikkat etmek gerekiyor.

Kısacası, İşe Yarar Bir Şey içinden şiiri çıkarsanız da şiir gibi kalmaya devam edebilecek olan, karakter kurulumu, sinematografisi, oyunculukları ve senaryosuyla yılın öne çıkan filmlerinden biri olarak değerlendirilebilir.

 

 

 

Ecem Şen, Filmloverss

İZDİHAM