30 Ekim 2021

İKİ ŞİİR (III)

ile onurkorkmaz

“Ataol, Trabzon’dan Malazgirt’e sürgün ve hapis gitmişti. Ve elden, bana Yıkılma Sakın adlı şiirini gönderdi. Askerdi, yedek subay. Bir subaya karşı gelmekten hapsedilmişti. Muş’a gelen Malazgirtli Orhan adlı bir çocuk, Ataol’un şiirini getirdi bana. Ben de ona bir şiirle cevap vereyim dedim. Ama nasıl yapacağım? Hem askerlik hem şiir olmuyor? Hemen bir formül buldum. Diş çektirene üç gün istirahat veriyorlardı. Ağzımda da kök dişleri vardı. Dişçiye çıktım, üç diş kökü aldırdım ve üç gün istirahat aldım. Üç gün uğraştım, didindim, ama şiir bitmedi. Bitmeyince gene dişçiye çıktım, dedi ki; ‘Şu dişleri çek.’ Çürük olan ama tedaviyle kurtarılabilecek olan iki dişimi çektirdim. Dolayısıyla üç gün daha dinlenme imkânı doğdu ve altı gün içinde şiiri bitirdim.”

İsmet Özel

Aynı başlıklı bu iki şiiri yazılış sıralarına göre aşıda bulacaksınız.

Yıkılma Sakın

Kötü sey uzakta olmak
Dostlarindan, sevdigin kadindan
Yasaklanmak bütün yasantilara
Seni tamamlayan, arindiran
Kapatildigin dört duvar arasinda
Saglikli, genç bir adam olarak

Neler gelmez ki insanin aklina
Sevinçli, özgür günlere dair
Kalmistir yüzlerce yil uzakta
Onunla ilk kez öpüstügün sehir
Aci, zehir zemberek bir hüzün
Kalbinden girtlagina dogru yükselir

Görüyorsun iste küçük adamlari
Köhnemis silahlariyla saldiran sana
Kimi tutsak düsmüs kendi dünyasina
Kimisi düpedüz halk düsmani
Diren öyleyse, diren, yilma
Yürüt daha bir inatla kavgani

Babeuf’u hatirla, Nazim Hikmet’i
Bir umut atesi gibi parlayan zindanlarda
Hatirla Danko’nun tutusan kalbini
Karanliklari yirtmak arzusuyla
Ve fasizme karsi, zulme, zorbaliga
Düsün acilar içinde vurusan kardesleri

Elbette vardir bir diyecegi, bir haberi
Bir kaçaga çay sunan Kürt kadinlarinin
Daglar dilsizdir yalçindir
Ama gün gelir bir diyecegi olur onlarin da
Ve daglar, issiz tarlalar basladi mi konusmaya
Susmazlar bir daha, söz artik onlarindir

Kötü şey uzakta olmak
Dostlarından, sevdiğin kadından
Yasaklanmak bütün yaşantılara
Seni tamamlayan, arındıran
Ama bir devrimciyi haklı kılan
Biraz da acılardır unutma

Yikilma sakin geçerken günler
Yaralayarak gençligini
Onurlu, güzel geleceklerin
Biziz habercileri düsün ki
Ve halkin bagrinda bir inci gibi
Büyüyüp gelismektedir zafer

Yıkılma Sakın

Sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.

Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı
sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?

Yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
Boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
Bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.

Köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak…

İZDİHAM