4 Şubat 2017

Hermann Hesse, Doğu Yolculuğu

ile izdiham

“Kemandan mı? Ben aslında Kral Davud’u düşünmüştüm.”

“Nasıl? Kral Davud’u mu düşünmüştünüz? Onun bununla ne ilgisi var?”

“O da müzisyendi. Çok gençken Kral Saul’a müzik çalardı, kimi zaman onun moralini müzikle düzeltirdi. Sonra kendisi kral oldu, türlü türlü kaprisleri ve eziyetleri olan büyük, kaygılı bir kral. Başında bir taç taşıdı ve savaşlar yönetti ve daha neler neler, bazı sahici kötülüklerde de bulundu ve çok ünlü oldu. Ama onun öyküsünü düşündüğümde, öykünün en güzel tarafı, genç Davud’un hoplaya zıplaya zavallı Saul’a müzik çalışı; bence daha sonra kral olması çok yazık. Müzisyenken çok daha mutlu, çok daha güzeldi.”

“Elbette,” diye haykırdım heyecanla, “elbette daha gençti, daha güzeldi, daha mutluydu müzisyenken. Ama insan ebediyen genç kalamaz ki, üstelik sizin Davud müzisyen olarak kalsaydı bile zamanla yaşlanacak, çirkinleşecek ve yüreği kaygıyla dolacaktı. Buna karşılık, büyük Kral Davud oldu, büyük işler başardı ve mezmurlarını yazdı. Yaşam yalnızca bir oyundan ibaret değil ki!”

Leo ayağa kalkıp selam verdi.

“Gece oluyor,” dedi, “birazdan yağmur yağacak. Davud’un başardığı büyük işleri, bunların gerçekten büyük olup olmadığını çok iyi bilmiyorum artık. Ve itiraf etmem gerekirse, mezmurları hakkında da çok fazla şey bilmiyorum. Bunlara bir diyeceğim yok. Ama yaşamın yalnızca bir oyun olmadığını bana hiçbir Davud kanıtlayamaz. Tam da öyledir yaşam, güzel ve mutlu olduğunda: Bir oyundur! Elbette akla gelebilecek başka her şeye dönüştürülebilir yaşam, bir görev ya da bir savaş ya da bir hapishane haline getirilebilir ama bu onu daha güzel kılmaz. Görüşmek üzere, memnun oldum.”

Hermann Hesse

İZDİHAM