10 Nisan 2017

Hayallerimizden Atlarken Paraşüt Veriyorlar mı Umut Niyetine?

ile izdiham

“Aslında hayallerimi üst üste koyup en tepesinden atlayacağım günü bekliyorum” İzdiham Dergisi’nin Berkan Ürgen adlı yazarından aldığım bir kesit. Hoşuma gitti ve ben de alıp twitterda paylaşma gereği duydum. Aynını facebookta da paylaştım. Birkaç arkadaşım beğendi ve mezunlardan Halime yorum yaptı. “Hiç korkmadan atla. O gün aşağıda seni bekliyor olacağım.”

Her mezunun kaderi miydi hayallerini gerçekleştirememek? Ya da her iletişim mezununun kaderi miydi? Açalım biraz. İşini severek yapan ve isteyerek, bilerek iletişimi seçenlerin kaderi miydi bu? Her sene sanırım firesiz 100 kişi mezun oluyor kendi üniversitemin gazetecilik bölümünden. İşi yapanların, sektöre girenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. İşin acı tarafı da alakasız bölümlerden mezun olup torpilli veya referansı olan kapıyor bu yerleri. Hiç değişmedi. Halime o yorumu yazarken bile bende küçük umutlar vardı. Ve hala da var aslında. Cevap yazdım. “Paraşüt falan vermiyorlar değil mi? Verseler de açamayız sanırım bu karmaşık duygularla sisteme henüz adapte olamamış bizler. Bekle beni. Belki bir yazı yazarım ve bir dergi kabul eder yazımı. Sonra küçük umutlar tekrar yeşerir zihnimde. Sonra zirveye çıkar ve tekrar tekrar atlarım. Geç olur yanına düşmem ama elbet düşerim.

Kafam çok karışık. Kitap okumayan hatta okul okumayan, bir yerlerden mezun vermeyen bir aileye doğmak gerçekten kötü. Aşağılamak değil bu. Ama zor. Göreviniz büyük ve aşılamaz duvarlarla çevrili. İlk olarak bu d-aşılamaz dediğim bu duvarları aşmalıyım. Aç kalacağımı sanmıyorum. Severek yapmak istediğim içimi yapamasam da yapmama fırsat sağlanmıyorsa da aç kalmam.

Bunun adı depresyon değil. Çözüm arıyorum. İşte efendim popüler sayfalarda, haber sitelerinde döner ya bir kaç haber. Dünya nüfusunun bilmem şu kadarı, Türkiye nüfusunun bilmem şu kadar insanı depresyonda. Üstelik yaş ortalaması da bana uyuyor. (15-29) Hem ben depresyona girip kendimi idam edecek de değilim ya? Ama edenler elbet olmuştur şu sistem içerisinde kendine yer bulamayanlardan. Umudu olanlar etmez kanaatindeyim.

Hayallerimi üst üste koyup atlamaktan söz ederken o sırada ilham gelmiş olmalı ki bu yazıyı kaleme almak istedim. Herkes yazıyor keza ben de yazabilirim dedim. Kalem armaya koyuldum ve buldum. Geçenlerde heves edip almıştım. Çok az kalmış ucuyla yazdım. Kağıt aradım, temiz bir sayfa açarsınız ya hani hayatınıza öyle bir kağıt. Neyse son sınıf derslerimin içinde yer aldığı defterimin boş olan birkaç yaprağına yazmaya karar verdim. İlk yazım.

Ara vermeden tam 16 sene okul okuyorsunuz. Sizi bir sürü sınava sokuyorlar. Aileler hep umutlu. Sizden başarılar bekliyorlar, başarı ölçütü sayılamayacak bu sınavlardan. Ama birileri başarılı sayılıyor bu sınavlar sonucu itibariyle. Ve hayatını geri kalanını mükemmel geçiriyorlar. En azından toplum onlara o kadar güveniyor ki Doğuda okuyan üniversiteliler bir anda hiç oluyor gözlerinde. Biz de onlardan birileriyiz. Tanıştırayım. Bu da aşılamaz duvarlarımızdan.

Alanınızda, okuduğunuz okulda en iyisi olabilirsiniz. Arkadaşlarınız sürekli sizleri takdir ediyor da olabilir. Son birkaç ay kaldı ben ve arkadaşlarımın okulu bitmesine. Mezuniyet törenleri ve onun öncesinde planlanan balolar vesaire. Çalan şarkılar, dönen fotoğraflar ve patlayan konfetiler. Ne kadar güzel, mezun olacağımıza mı seviniyoruz yoksa işsiz kalacağımız mı?

İkincisi daha kuvvetli bir ihtimal. Her şey ihtimal. Mezun olan her birey o hayalini kurduğu işe giremezse çevreleri tarafından yuhalanan bir sporcu gibi hissedecek. Sonuçta topluma ve çevrelerine umutlar verdiler. Evet bir paraşütümüz yok ama düştükten sonra da ölmeyeceğiz. Biraz geç olacak belki fakat elbet düşeceğiz işsizlik korosuna. Siz bu yazıyı okuduğunuzda ben ölmüş olmayacağım. Muhtemelen son sınavlarıma hazırlanıyor olacağım.

 

Harun Polat

İZDİHAM