2 Ekim 2017

Halil İbrahim Sağlam, 24. Uluslararası Adana Film Festivali Değerlendirmesi

ile izdiham

Bu yıl 25 Eylül – 1 Ekim tarihleri arasında 24. defa düzenlenen Uluslararası Adana Film Festivali, ulusal ve uluslararası yarışma filmlerinin yanı sıra yılın en merakla beklenen filmlerine ev sahipliği yaptı. Lanthimos’tan Haneke’ye, Zvyagintsev’den McDonagh’a, Del Toro’dan Ramsay’a, Coppola’dan Östlund’a, Frears’tan Loznitsa’ya kadar birçok önemli yönetmenin son filmlerini Türkiye prömiyerinde izleme şansı bulduk. Bir hafta boyunca heyecanla bir filmden diğerine koşturduk, yoğun ve dolu dolu geçen bir festival oldu.

Adana halkının yerli ve yabancı filmlere olan katılımları yüksekti. Bu yoğunlukta bazı filmlerin gösterimleriyle ilgili problemler yaşandı. Wind River filmi gösterim şifresi gelmediği için 50 dakika bekletildi, The Killing of a Sacred Deer’ın son 15 dakikasında film kesildi ve anca 30-40 dakika sonra devam ettirilebildi, You Were Never Really Here filminin gösterimi yapılamadı, açılış filmi olan The Shape of Water açılış gecesinde gösterilemedi. Bazı filmler gösterilemeyince yerine başka filmler konuldu ama önceden izleyiciye bu bilgi verilmediği için salona gidenler şok yaşadılar. Yabancı filmlerin çoğunun Türkçe altyazıları ise yetersizdi, konuşulan diyaloglarla altyazıda yazan cümleler arasında anlamın değişmesi, hatta bazen birbirleriyle alakasının bile olmaması göze battı. Yine çoğu yabancı filmin gösteriminde altyazıların zaman zaman kayması ve kaydıktan sonra diyaloglarla olan ritmi 5-10 dakikada ancak yakalayabilmesi dikkati dağıttı. Küçük festivallerde böyle şeylerin olmasına sık rastlayabiliyoruz ama Adana Film Festivali gibi Türkiye’nin en büyük film festivallerinden birinde bunların yaşanması üzücü.

Festival programı bu yıl tüm sinemaseverlerin iştahını kabarttı, en iyi seçkilerden biriydi ama gelecek yıl festival ekibinin bu aksaklıkların oluşmaması için gerekli önlemleri almaları da şart.

24. Uluslararası Adana Film Festivali Ödülleri

adana-film-festival_onur-saylak-filmloverss

Ulusal yarışma bölümünün ödül dağılımında çeşitli sürprizler yaşandı. Onur Saylak’tan Daha ve Pelin Esmer’den İşe Yarar Bir Şey’in öne çıkmasını beklediğimiz festivalde en iyi film ve en iyi yönetmen ödülleri Onur Ünlü’nün Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filmine gitti. Onur Ünlü’nün absürt tarzını kara film estetiğiyle buluşturduğu film, her Onur Ünlü filminde olduğu gibi izleyiciye sık sık kahkaha attırmayı başarsa da yönetmenin filmografisinde gerilerde kalacak bir filmdi. En azından ödül töreni öncesi sinema yazarları ya da sektörden kişilerin en iyi film ödülü tahminlerinde Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok bulunmuyordu. Fatih Artman bu filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu ödülünü, Hare Sürel ise en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazanarak filmin ödül sayısını dörde çıkardı.

Yarışmanın en iyi filmlerinden olan ve herkesin bir şekilde ilgisini kazanan Daha, ana jüriden Yılmaz Güney Ödülü ve umut veren erkek oyuncu (Hayat Van Eck) ödülünü kazanırken ayrıca SİYAD ödülü ve Adana izleyici ödülünü de kazandı. 2014’te SİYAD ve izleyici ödüllerinin Yağmur: Kıyamet Çiçeği filmine gitmesi oldukça konuşulmuştu, üç yıl aradan sonra sinema yazarları ve Adana izleyicisi aynı tercihte buluşmuş oldu. Pelin Esmer’in ruhumuza hitap eden şiir gibi filmi İşe Yarar Bir Şey ise en iyi kadın oyuncu (Başak Köklükaya), en iyi senaryo (Barış Bıçakçı, Pelin Esmer) ve en iyi görüntü yönetmeni (Gökhan Tiryaki) dallarında üç önemli ödülü hak ederek kazandı. Emre Erdoğdu’nun ilk filmi Kar yarışmanın sürpriz filmlerindendi. Dinamik kurgusu, genç oyuncu kadrosu ve cesur tercihleriyle konuşulan film, en iyi kurgu (Ayris Alptekin), umut veren genç kadın oyuncu (Hazar Ergüçlü) ve umut veren genç erkek oyuncu (Halil Babür) dallarında üç ödülle geceden ayrıldı.

Semih Kaplanoğlu’nun merakla beklenen siyah-beyaz bilimkurgu filmi Buğday, geceden FİLM-YÖN jürisinden en iyi yönetmen ödülü, ana jüriden ise en iyi müzik ve en iyi sanat yönetimi ödülleriyle ayrıldı. Kaplanoğlu, FİLM-YÖN jürisinin kendisine verdiği yönetmen ödülü almak için sahneye çıktığında ilginç bir protesto yaşandı. Kaplanoğlu, sunucu Meltem Cumbul’un elini sıkmak için elini uzattı, Cumbul ise ellerini geri çekti. Yönetmen bir kere daha elini uzatmasına rağmen Cumbul tavrında diretti, Kaplanoğlu ödül konuşmasını yapmaya başladığı sırada ise Cumbul kürsüye sırtını çevirerek konuşma bitene kadar öyle durdu. Cumbul’un tavrının tamamen politik sebeplerden ötürü olduğunu tahmin etmek zor değil lakin iki taraf da konuyla ilgili bir açıklama yapmadılar. Yine de Türkiye’nin en iyi film festivallerinden birinin ödül töreninde böyle bir hareketin hiç yakışık almadığını söylemek gerek.

Amores Perros, 21 Grams ve Babel filmlerinin senaristi Guillermo Arriaga’nın jüri başkanlığını yaptığı Uluslararası Yarışma bölümünde ise en iyi film ödülü Cannes’da da “jüri özel ödülü”ne layık görülen Andrey Zvyagintsev imzalı Loveless filminin oldu. İkincilik ödülü olan ‘jüri özel ödülü’ ise Cannes’dan ödülsüz dönen Sergei Loznitsa’nın yönettiği A Gentle Creature filmine gitti. A Gentle Creature’ın ödülü açıklandığında filmin yönetmeni Andrey Zvyagintsev olarak anons edilince kısa süreli bir şok yaşadık, zira hem Loveless filminin oyuncularından Valeriu Andreuta hem de Zvyagintsev arkalardan sahneye doğru yürümeye başladı. Neyse ki, sahneye Loznitsa’nın ödülünü almak üzere Andreuta çıktı ve Zvyagintsev ön sıralardan bir yere oturdu. Aykırı filmleriyle sinemaseverlerin kayıtsız kalamadığı yönetmenlerden Yorgos Lanthimos’un The Killing of a Sacred Deer’ı ise –Cannes’dan en iyi senaryo ödülüyle dönmüştü-  mansiyon ödülüyle üçüncü olarak ödüllendirildi. Cannes’da ‘Altın Palmiye’ kazanmış olan The Square ve Venedik’ten en iyi senaryo, Toronto’dan izleyici ödülüyle dönerek yılın en beğenilen filmlerinden olan Three Bilboards Outside Ebbing, Missouri filmleri ise uluslararası yarışmadan ödülsüz döndü. Bu bölümde yarışan yerli filmlerden Daha ve Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filmlerine de ödül çıkmadı. Yalnız jüri başkanı Arriaga, Daha filminin genç yıldızı Hayat Van Eck’in performansını çok beğendiğini söyleyerek genç oyuncuyu konuşma yapması için sahneye davet etti.

24. Uluslararası Adana Film Festivali türlü aksaklıklara rağmen hem zengin programıyla bu yıl dolu dolu geçti hem de sinemaseverlere Guillermo Arriaga, Andrey Zvyagintsev, Sergey Loznitsa, Andrew Dosunmu gibi senarist/yönetmenlerle tanışma imkanı yarattı. Umarız filmlerin gösterimleriyle ve altyazılarıyla ilgili yaşanan problemler gelecek yıl tekrar etmez, ulusal ve uluslararası yarışma programlarıyla, dünya festivallerinden merakla beklenen birçok önemli filmin Türkiye prömiyerleriyle yine zengin bir program hazırlanarak çizgisini ve heyecanını devam ettiren bir festivale daha tanıklık ederiz. 25. Uluslararası Adana Film Festivali’nde görüşmek dileğiyle.

 

 

 

Halil İbrahim Baran, Kaynak: Filmloverss

İZDİHAM