22 Mart 2016

Gökhan Özcan; İyi, Kötü, Çirkin

ile izdihamdergi

Yine hepimizi sarsan bir suç var ortada, birkaç da suçlu, çokça da lanet… Ve yine o suçun içinde işlenebildiği bir toplum yokmuş gibi davranıyoruz.

Evet, böyle dehşet verici suçların orantılı cezalarının olması lazım… Ancak toplum olarak insani değerleri ayakta tutamazsak bu ağır cezalar yine de caydırıcı olmayacak. Amerika’da idam var ama dünya tarihinin en meşhur, en acayip, en acımasız seri katilleri de Amerika’dan çıktı, çıkıyor.

Bir şeyleri çok daha iyi düşünmemiz ve çok daha iyi anlamamız gerekiyor, aksi halde ‘insan’ın içine yuvarlandığı karanlık girdapları çözemeyeceğiz!

Herkes birbirine “Nereden çıkıyor bu acımasız insanlar?” diye soruyor. Nasıl da dışımızda cereyan ediyor değil mi bütün bu keyif kaçırıcı işler?

Şiddeti, aramızdan sadece bazılarının ürettiği bir şey sanmak en büyük gafletimiz, aramızdan bazıları sadece kontrolünü kaybediyor!

Bir toplumda herkes sık sık başkaları hakkında kötülük dilemeye başlamışsa, birileri de çıkar o kötülükleri gözümüze sokarcasına işlemeye başlar! Üstelik suç fiilinin işlendiği ana kadar suçlunun kötülüğü de sadece bir ‘potansiyel’dir.

Suçluların yüzlerine bakın, çok azı dışında hepsinin yüzünde bu yaptıklarının şokunu, şaşkınlığını göreceksiniz!

Bugün cani diyerek lanetlediğimiz suçluların, düne kadar hayatın içindeki sıradan insanlar olduğunu unutacak mıyız?

Şiddetin en uç noktalara gelinceye kadar nerelerden geçtiğine, nelerden beslendiğine hiç kafa yormayacak mıyız?

İki tuşa basarak lanet korolarına katılmak sanal hayata uygun bir racon, sanal vicdanları da temizliyor olmalı. Peki sokaklarda yürümeyi, dolmuşa binmeyi güvenli hale getiriyor mu?

Hayatında hiçbir sosyal meseleye ilgi duymamış, bir derinlik kazanmamış, kendi ışıklı aleminde yaşayan ama toplumun sinir uçlarına dokunan bir şey olduğunda en klişe laflarla bundan ilgi devşirmeye çalışan ünlülerimiz var. Muhtemel ki, twit atarken pislik ellerine bulaşmasın diye lastik eldiven de takıyorlar.

Her gece salonunuzdaki televizyonda tam olarak kaç cinayet işlendiğini, kaç saldırı gerçekleştiğini, kaç tecavüz yaşandığını, kaç ihanet ilişkisi kurulduğunu sayabiliyor musunuz?

Medyanın her Allah’ın günü sırf ilgi çekmek, reyting almak, fazla tıklanmak adına yaptığı web sayfalarına bakanlar bütün bu insanlık sapmalarını neyin beslediğini görebilirler!

Büyük gazetelerin web sayfalarında her gün servis edilen ‘kadın’ odaklı haber ve görsellerin yaydığı kültürün, sokaklardaki taciz kültüründen ne farkı var?

Aynı sayfalarda cinayetlerden, tacizlerden, kavgalardan, kazalardan özenle seçilmiş video görüntüleri de var, bu şiddetin ve ölümün pornografisi değil de nedir? Kim seyrediyor bütün bunları, bu çirkin tezgah hangi müşteri için kuruluyor her gün?

Her gün başka insanlar hakkında söylediğimiz çirkin sözlerin, ettiğimiz küfürlerin, fütursuzca yaydığımız iddiaların, acımasızca yargıların, sonu gelmez çekiştirmelerin, bitmek bilmez iftiraların bir anda gerçek olduğunu ya da görünür hale geldiğini bir düşünün… Yine de kendimize insan demeye devam edebilir miydik?

Parmak uçlarıyla haysiyet cellatlığı yapmak, ona buna yaftalar asmak, onun bunun ipini çekmek, hatta önüne gelene küfür etmek, namusuna, kişiliğine, insanlığına dil uzatmak… Bütün bunlara sadece sosyal medyaya takılmak diyen bir toplumuz bugün biz!

Gerçeklere bakamayan, kendini düzeltemeyen, ikiyüzlü, her meseleyi çok yaygara kopararak ötelemeye çalışan, katı, kaskatı bir toplum oluyoruz hızla. Bizi ‘insan’da sabit tutacak çok az şeyimiz kaldı. Asıl ürkütücü yenilgimiz işte budur!

Gökhan Özcan
İZDİHAM